BABA

 Yapraklı  ‘’ Nüfus Cüzdanı ‘’ bende.. Ekmek istihkakını  aldığına ait damgalar var kimi sayfalarında. Doğum yeri ve yılı yazılı dikdörtgenin hemen altında yanıt niteliğinde. Yenipazar ve dokuz yüz otuz altı ibareleri var. Yenipazar’dan kasıt Bulgaristan’ın Novibazar vilayeti; doğum yılı da dokuz yüz otuz beş aslında!. Üzerine basa basa söylediğini unutur muyum hiç?

Dokuz yüzlerden başladık, devam edelim. İdadi mezunu dedem Hüseyin Yılmaz, dokuz yüz kırk yılında biricik eşi Refiye ve beş yaşındaki oğlu Ahmet’i alıp yanına göçmüş vatana. Sınır kapısından Çeşme’nin Çiftliğine yönlendirmişler. Okumuş adam dedem!. Öğretmenik yapmış bir süre.. TC  Ziraat Bankası’na girmiş sonra.. Veznedarlığı kısa sürmüş; şube müdürü yapmışlar.. Bitlis, Siirt dolaşıp durmuşlar!. Dört evlatları daha olmuş; ikisi hayatta şu sıralar.. Her biri devlet memuru sıfatıyla göçmen ana-babanın hayırlı evlatları olarak görevlerini  lekesiz olarak bitirmişler..

Benzerliğimiz çok merhumla!. İlk evlat.. Her iki tarafın ilk torunu olmak gibi!

Babası ( bence ) tül bir perde çekmiş kendisiyle arasına ki; o perde bir duvara dönüşmüştür ikimizin arasında.. Hayatta olduğu sürece yaşadığımız didişmeler bir delik açma uğraşıydı o duvarda aslında. İtiraf ediyorum; son ana kadar beceremedik!.

Bir kez isyan ettim!.  18 yaşımın havailiğinde fitil gibi sarhoş olup evin önünde ‘’ Erkekse dışarı çıkması gerektiğini ‘’ defalarca haykırmama rağmen; görünmediğini hatırlıyorum!. Yarım saat sonra falan, bahçede yüzümü yıkarken dengemi kaybedip kafa üstü düşerken dengemi sağladığı elini de hatırlıyorum.. Mümkün mü unutmam!.

Memleketi  Deliorman!.  ‘’ Ya deli yetişir ya pehlivan oralardan; ben pehlivan olamadım! ‘’ aforizmasını unutamam..  Aydın’ın Bozdoğan ilçesinde çiğ balıkla rakı içtiğinden dolayı  ‘’ Müdür Bey’in deli oğlu ‘’ olarak yaftalamışlar, anlatırdı.. Ne ileri görüşlüymüş; suşiye tonla para veriyorlar şimdilerde!.

Tek evladımın en azından çocukluğuna yetişti.. Hatta Zeyno’nun elinden  ‘ Babalar Günü ‘ hediyesi bile aldı.. Tesellimdir!..

Teselliden öte yaşadığım ise  ‘’ Artık çok geç ‘’ kalıbına uyuyor.. 

Vefatından hemen önce, hastane odasının yarı açık kapısından gülümsemesini unutamıyorum!. O gülümseme, aramızdaki duvara vurulmuş ilk kazmaydı!..

O kazma ve duvarı yağmurlu bir günde babamla birlikte gömdüm ben; kimse bilmez!.

Şimdi!.. Hayattaysa babanız; koşun sarılın ellerine!.. Yıkın duvarları, parçalayın!...

Yorumlar