Bağımlılara karşı samimi ve sabırlı olmak şart
Bağımlılara karşı samimi ve sabırlı olmak şart
Abone olBağımlılara karşı samimi ve sabırlı olmak şart . Bağımlılık tedavisi sonrasında bireylerin sosyal hayata katılmalarında aile, öğretmen, arkadaş, komşu, hatta işveren konumunda olan kişilerin tutum ve tavırları hayati önem taşıyor. Bağımlı yakınlarının, bağımlılıklar ve tedavi süreci hakkında bilgi sahibi olmalarını öneren uzmanlar; bu dönemi atlatmaya çalışan kişilere samimiyetle ve sabırla yaklaşılması, hayatın normal akışında yer almaları için onlara fırsatlar sunulması gerektiğini belirtiyor.
Bağımlılık tedavisi sonrasında bireylerin toplumsal hayata katılmaya çalıştığı dönem, desteğe en çok ihtiyaç duydukları evredir. Uzmanlar, bağımlıların tedavi sonrasında desteklenmemeleri halinde kişinin tekrar maddeye yönelmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiyor. Tedavi sonrası evrede aile, öğretmen, arkadaş ve hatta işveren pozisyonundaki kişilere önemli görevler düştüğünü belirten uzmanlar; bağımlı yakınlarının, bağımlılıklar ve tedavi süreci hakkında bilgi sahibi olmalarını öneriyor. Bu dönemi atlatmaya çalışan kişilere, samimiyetle ve sabırla yaklaşılması, hayatın normal akışında yer alabilmeleri için onlara fırsatlar sunulması gerektiğini belirtiyor.
Yeşilay Dergisi’nin Mart sayısında, tedavi sonrası dönemde bağımlıların desteklenmeleri amacıyla neler yapılması gerektiği ele alındı. Tedavinin uzman hekimlerin yanı sıra aile, arkadaşlar ve çevrenin de desteği ile yürütülmesi gereken bir ekip işi olduğunu vurgulayan Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi AMATEM Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Rabia Bilici, tedavinin etkili olması için kişinin hayatından o maddeyi çıkarmasının yanı sıra, aynı zamanda yeniden hayatını yapılandırması ve toplumla bütünleşmesi gerektiğini söyledi.
Bilici, şu bilgileri verdi: “Bu noktada aileye, öğretmenlere, arkadaşlara ve çevreye büyük sorumluluklar düşüyor. Tedavi ekip işidir. Psikiyatr, psikolog, sosyal hizmet uzmanı, hemşire ve aile birlikte çalışmalıdır. Madde kullanan çocuklar, düşük benlik algısı nedeniyle kendilerini sorunlu hissederler, problemin kendilerinde olduğunu zannederler. Ebeveynlerde çocuğu madde kullanmaya iten sorun hakkında farkındalık oluşturmak gerekiyor. Tedavi süreci, bağımlılığın etkileri, bağımlının psikolojisi ve yaşadıkları hakkında ebeveynler bilgi sahibi olarak tedaviye destek vermeliler. Tedavi sonrasında destek olunmaması halinde bağımlıların tekrar maddeye yönelmelerinin kaçınılmaz olduğunu unutmamalıyız.”
Sosyal hayata katılımda okulun da önemli bir yeri bulunuyor. Sınıf ortamı ve öğretmenin tutumu çocuğun iyileşme sürecinde en büyük destekçilerden biri. Bu sebeple çocuğu hiçbir koşulda etiketlemeden, okul idaresi ve rehberlik servisiyle eşgüdüm içinde çalışılması gerektiğini belirten Bilici, çocuğa kucak açmanın ve onun hayatını kolaylaştırmanın yanında, uygun aktiviteler, sorumluluklar vererek zamanını aktif ve verimli kullanmasını sağlamak gerektiğini söylüyor.