Bakan Vedat Bilgin 3600 ek gösterge ve asgari ücret için tarih verdi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, 'Sosyal politikalarla hayata geçirme konularında yeni meseleler vardır. Bunlardan biri asgari ücret meselesidir ve asgari ücretin enflasyonun üzerinde bir refah düzeyine taşıyacak bir komisyonun çıkmasıdır. 3600 ek gösterge meselesini Cumhurbaşkanımızın direktifleriyle sonuçlandırmak üzereyiz, Ocak ayında TBMM’ye getireceğiz' dedi.
Abone olÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
Bu göreve gelmeden önce de akademisyen olarak Memur Sen’in her toplantısına demokratikleşme ve sivilleşme çalışmalarına katılmış olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanım çok sık söylenen bir söz var. Her şey çok sık değişiyor ancak bunun üzerinde duran husus dünya sistemimizin değişmesidir. 200 yıldır üstünlük kuran batı dünyası bu üstünlüğünü kaybetmiştir. Geçtiğimiz dönemde küresel ekonomik kriz olarak adlandırılan 2009’da büyük bir sarsıntı yaşandı.
Bu batı sisteminin neoliberal politikalarının iflası şeklinde algılandı. Bugün pandemi ve sağlık krizi batı sisteminin sonunu geldiğini göstermiyor. Batı’nın hegomonik üstünlüğünde sona yaklaştığını gösteriyor.
Değerli Memur Sen üyeleri biz şunu biliyoruz. Batı sisteminin bir yüzü vahşi kapitalizmidir. Bir diğer yüzü de emperyalizmdir. Bu da en çok bizim coğrafyamızı tahrip etmiştir. Irak’ta kan gölüne dönmüş bir coğrafya var. Aynı şeyi Suriye’de görüyoruz. Bütün bu vahşetin nereye uzayacağını tahmin etmek zor değildir. Ancak bu dram Batı hegemonyasının sonunu getirecek bir olaydır.
Milli devletler olmazsa Batı emperyalizmine karşı direnmek asla mümkün olamazdı. Türk milli devleti sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde yeni bir vasıf kazanarak emperyalizme karşı bu coğrafyada attığı direnç noktasını oluşturmuştur.
Kanla Batı sisteminin burada kazanacağı hiçbir şey yoktur. Dolayısıyla Batı sisteminin terör, savaş, kan dökme gibi şiddet siyaseti artık kaçınılmaz bir şekilde kendi sonunu hazırlayan bir yöne doğru evrilmektedir.
Kalkınma bizim ülkemiz açısından yaklaşık 200 yıllık bir sorundur. Sanayi devrimine geç kalmanın bedelini ağır ödedik. Biz koskoca bir imparatorluğu kaybettik. Osmanlı İmparatorluğu kendi çağının bir dünya sistemiydi. Türkler Anadolu’ya geldikten sonra bu coğrafyada barış hakim olmuştur.
Bu bizim sadece geçmişe dönük bir övünç meselemiz değildir aynı zamanda kimliğimizi ortaya koyan bir olaydır.
Kalkınma yolunda gecikmiş bir ülkeyiz ama Türkiye son çeyrek yüzyılda ve özellikle son 20 yılda olağanüstü mesafeler katetmiştir. Kalkınma yolunda olan ülkelerin politikaları vardır.
İthal ikamesi yoluyla koruma sağlamak ve bebek endüstrileri geliştirerek bu ikame edilen endüstrileri rekabetle dışa açarak büyümeye devam etmektir. Geçmişteki yanlışlar Türkiye ekonomisini dışa bağımlı hale getirmiştir. Enflasyon krizleri hep bu ithal ikameci modelin yanlışlığının bir sonudur.
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yerli kaynaklara göre bir büyümeye geçilmiştir. Türk devletleri iş birliğini ifade eden örgüt kuruldu. Bütün bunlar Türkiye’nin sadece Suriye, Akdeniz’de değil tüm coğrafyada barışı temsil eden ama kalkınma sürecinde büyüyen bir ülke olduğunu gösteriyor.
Bugün dünyanın en hızlı büyüyen iki ülkesinden biriyiz. Yıl sonu itibarıyla da yüzde 10 büyüyeceğimizi tahmin ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanım büyüme ekonomik bir hadisedir ancak bunun yanında sosyal bir mesele de vardır. Demokratikleşme süreciyle devletin sosyal devlet kimliğinin ön plana çıkmasıdır.