Beril Pozam:Yalı Çapkını her hafta beni de şaşırtıyor.
Henüz anaokulundayken tiyatro oyunlarında sahne almaya başladı Beril Pozam. Daha sonra, lisedeyken katıldığı bir tiyatro yarışması sayesinde “Benim mesleğim bu!” dedi ve işte o zaman kariyerine doğru emin adımlarla yürümeye başladı. Şimdilerde “Yalı Çapkını” dizisindeki Suna karakteriyle izleyenleri büyüleyen güzel oyuncu, romantizme bakışından olaylarla başa çıkışına, beslenme tarzından sosyal sorumluluklarına pek çok konudaki düşüncelerini MAG Okurlarıyla paylaştı...
Beril Pozam:Yalı Çapkını her hafta beni de şaşırtıyor.
Henüz anaokulundayken tiyatro oyunlarında sahne almaya başladı Beril Pozam. Daha sonra, lisedeyken katıldığı bir tiyatro yarışması sayesinde “Benim mesleğim bu!” dedi ve işte o zaman kariyerine doğru emin adımlarla yürümeye başladı. Şimdilerde “Yalı Çapkını” dizisindeki Suna karakteriyle izleyenleri büyüleyen güzel oyuncu, romantizme bakışından olaylarla başa çıkışına, beslenme tarzından sosyal sorumluluklarına pek çok konudaki düşüncelerini MAG Okurlarıyla paylaştı...
Lisede yer aldığınız bir tiyatro oyunundan sonra bu meslekte ilerlemeye karar vermiştiniz. Peki ilk oyununuzu sergilerken hissettikleriniz nelerdi?
Liseler arası tiyatro yarışmasına Turgut Özakman’ın “Duvarların Ötesi” adlı oyunuyla katılmıştık. Aslında benim sahne üzerindeki ilk deneyiyim değildi, anaokulundan beri bütün etkinliklerde sahnedeydim zaten; fakat ilk defa bir oyunla sahneye çıkmıştım. Sahne üzerinde olmaya alışık olmama rağmen bu seferki deneyim bambaşkaydı. O zamana kadar hissettiğim bir halin içindeydim. Bu halden gerçekten büyülendim. Perdeler henüz açılmamıştı, ben sahne üzerinde oturuyordum, yüzüm ellerimin arasında öylece kalakalmıştım. Bana bu hissi yaşatacak başka hiçbir mesleğin olmayacağını o an anladım ve o hissin peşinden gittim.
Bilkent Üniversitesinde okurken, mezuniyet projeniz olan Arthur Schnitzler’in “La Ronde”sini Türkçeye çevirmiştiniz ve bu da sahnelenmişti. Dillere ilginiz var mıydı? İlk yabancı dilinizi ne zaman öğrenmeye başladınız? Hangi dilleri biliyorsunuz?
Ben yabancı dil öğrenmeye bayılıyorum. Sadece dili değil, bir kültür de öğrendiğim için çok keyif alıyorum. İlkokulda İngilizce öğrenmeye başladım, en akıcı olduğum dil İngilizce. Biraz Almanca, biraz da karmaşık olmayan dertlerimi anlatacak kadar İspanyolca biliyorum.
Şimdi, gerçek bir hikâyeden alınan “Yalı Çapkını” dizisinde rol alıyorsunuz; ama gerçekçi hikâyeler mi fantastik öyküler mi sizi daha çok heyecanlandırıyor?
Ben hikâyenin önündeki gerçekçi ya da fantastik ve benzeri sıfatlarla pek ilgilenmiyorum açıkçası. Ben iyi anlatılan, etkileyici hikâye izlemeyi seviyorum, türü ne olursa olsun.