BÜTÜN RENKLER AYNI ANDA KİRLENDİ BİRİNCİLİĞİ SALDA’NIN BEYAZINA VERDİLER

 Geçen aylarda NASA’nın Mars’a fırlatacağı bir keşif aracı için Amerika’daki bir üniversite İTÜ ve TÜBİTAK işbirliğinde bir proje yürütüldüğünü ve kaynakları sınırlı olduğu halde yaptıkları araştırmalar sonucu elde ettikleri verilerle NASA’nın Mars aracına katkıda bulunmayı amaçlayan güzel insanlarla ilgili bir haber okumuştum.

Yapılan bu katliama ise çok üzüldüm. Güzel ve değerli olan her şeye ama her şeye yapılan bu kıyımlar… Artık tahammül edebilmek o kadar güç ki. Yine çok üzüldüğüm bir başka kıyımı pistlerini kırarak dünyanın en iyi 3.havalimanı seçilmiş dünya standartlarındaki Atatürk havalimanına yapmışlardı. O kadar fazla geri döndürülemez şey yapılıyor ki? Uzungöl olayı, Hasankeyf…

Doğal olan ve güzel olan her şeyi ranta çevirme hastalığından ne zaman kurtulacağız çok merak ediyorum.  Dikkatler başka taraftayken, zamanında tepki alıp vazgeçtikleri ne varsa son günlerde uygulamaya geçtiler. Kanal İstanbul teşebbüsü ile başladı, çocuk istismarcılarını kurtaran yasal düzenlemelerle devam etti, suçluların affedilip salınmasıyla tüy dikildi. Salda’nın betonlaşmasının ve mahvedilmesinin de tam zamanıydı.

Aklıma kaz dağlarındaki maden ocakları geldi. O tarafa da dikkat eden olsun çok geçmeden sıra oraya da “tekrar” gelir. Doğal ve güzel olan ne varsa köküne kibrit suyu dökmeden rahat etmeyecekler çünkü. Öyle bir hal içindeyiz ki üzüntülerimiz üzüntü olmaktan çıktı. Kahroluyoruz. Ne yazık bize virüsten daha beter bir kabus yaşıyoruz. Daha binlerce yıllık gölü kurutmalarının üzerinden çok geçmedi. Bir tane fabrika açayım diyen yok, varsa yoksa beton rantı. Millet işsiz kaldı, bahçe düzenlemesine para harcanıyor, dağıtsana parayı ihtiyacı olanlara.

Milyon tane canlının hakkı olan, doğanın milyon yılda özene bezene yarattığı bir cennet parçası Salda gölü. Ve bizler bu güzelliğin kumlarını bile çalıp haram saraylarlarının plajlarına serdiler. Anlamak mümkün değil, Bu insanlar ormana düşman, kendiliğinden oluşan krater gölüne düşman, denizlere düşman, doğal hayata düşman bilime düşman…Ne desem boş bu olanlar için. Şu kaos ortamında bile ülkemizin bir güzelliğine daha dokundular. Bembeyaz kumsalı hafriyat alanına çevirdiler. Ülkeye zarar vermekten ne zaman vazgeçeceksiniz?

 “Paylaşılan olumsuz görüntüler, Salda Gölü’ünü koruma eksenli projemizi kesinlikle yansıtmamaktadır. Bizim projemiz, bembeyaz kumsallarıyla, turkuaz rengiyle, Salda’yı gelecek nesillere en güzel şekilde koruyarak aktarma projesidir” demiş Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Yüklenici villa dikse demek ki,  olan olduktan sonra ceza kesilip olaydan yırtılacak. İnsan niye bindiği dalı keser?

Ben lisedeki coğrafya kitaplarından hatırlıyorum Salda’yı. “Türkiye’nin en derin gölü" diye tabir edilirdi.  Ben oraya hiç gitmedim tabii. Ama daha o zamanlar başlamışlardı kovalara, şişelere doldurmaya o güzelim beyaz toprağını. Yanlarına alıp götürüyorlardı. Neden kumu götürürsün? Düşünmekten kahırdan kahıra sürükleniyorum. Halbuki huzur veren umutlandıran en güzel yeriydi Yeşilova’nın . Para hırsıyla gözü dönmüş siyasal islamcıların çullandıkları doğal bir güzellik. Parti teşkilatı mensubu işletmecinin gözleme satıp para kıracağı bu tesisler çok mu elzem gerçekten?

Yılda bir milyona yakın yerli ve yabancı turist yemeye, içmeye, uyumaya değil sadece dünyada başka yerde olmayan organizmaların suyuna verdiği maviyi, kumuna verdiği beyazı görmeye gelirdi Salda’nın.

Salda’nın o özgünlüğüne zarar vermek ne yüz milyonlarca yıldan beri orada yaşamış ne de oradan geçmiş hiçbir canlı türünün aklına gelmemişti. Ancak yandaş denen, doğayı katletmeye ve ranta doymayan bir tür, Covid-19 virüsünün insanlığı tehdit etmesini de fırsat bilerek dün damperli kamyonlarla, dozerlerle ve kepçelerle, o beyazı ve o maviyi bir daha kendilerini yenileyemeyecekleri şekilde katletmek üzere Türkiye’nin Maldivleri olan Salda’nın sahillerine girdi.

Geçmiş olsun Türkiye!

Dünyanın her tarafından özellikle metropollerden, Amerika’dan şehirlere inen ceylan, at, kedi, köpek resimleri paylaşılıyor sosyal medyada. İnsanlar evlere çekilince Ankara’da doğa kendi gelmiş, yıllar sonra yunuslar göründü mesela. Doğa güzelliğini göstermesini de cezasını vermesini de çok iyi biliyor.

Bu insanların kötülüklerinin azot döngüsüne karışarak bitmesi tek temennim.

Yorumlar