CAN DAMARIMIZ TARIMI UNUTTUK
Türkiye’de sık sık et fiyatlarının artması ve bu sorunun giderilmesi için ithalata başvurulması konusu gündeme gelir. Kurban Bayramı’na az bir zaman kala et fiyatlarında yine büyük artışlar yaşanıyor ve yine et ithalatı tartışmaları gündemde.
Bir ülke toprağıyla, toprağının ona verdikleriyle gurur duymalı bunların kıymetini bilmeli. Siyasetçiler buna göre politikalar üretmeli. Özellikle son aylarda yoğun olarak yaşadığımız tarımsal sorunlar bağlamında “tarım politikalarının bir ulusal güvenlik sorunu olarak addedilip süreklilik kazanması” gerektiğini savunuyorum.
Türkiye’de hayvancılık politikalarının da hükümetlerin değişmesi ile değişmeyen bir milli karakter arz etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Çocukluğumda her evde 4-5 tane olan ve köyde binden fazla olan inek sayısı, 20-30’a düşmüş.
Köyümdeki durum ne ise Türkiye’de de durum aynı.
Bir köyde insanların süt ihtiyacının şehre inilerek maketlerden karşılanmasının ne kadar dramatik bir olay olduğunu düşünebiliyor musunuz?
Ben “ineklerden” elde ettikleri gelirle çocuklarını okutup “adam” eden pek çok aile tanırım.
Bundan dolayıdır ki “tarım ve hayvancılık” politikası partiler ve siyaset üstü olmalıdır.
Eski Maliye bakanlarından Zekeriya Temizel’in Somali izlenimlerini aktardığı bir yazısındaki tespitleri çok önemli:
“Somali kendi kendine yeten hayvancılığı ile bir zamanlar Arap yarımadasının et ihtiyacının yüzde 85’ini karşılıyordu. Somali’yi yönetenler hızlı kalkınacaklarını düşündükleri için eski sömürgecilerinden borç aldılar. Bu sömürgeciler diğer Avrupa ülkelerine törenlerle borç verdiler. Bu alınan borçlar üretime geçmediği için ödeyemediler ve IMF’ye gittiler.
Arap ülkelerinin et ihtiyacının yüzde 85’ini karşılayan Somali’de bu nedenle ilk iş olarak Hayvancılık Bakanlığının verdiği hizmetler paralı hale getiriliyor. Hayvancılık Bakanlığına bağlı Veteriner Şubesi kapatılıyor veya özelleştiriliyor. Asıl ve en çarpıcı olanı su kullanımları. Su, bedava olmaz deyip suyu paralı hale getiriyorlar ve su kaynaklarını özelleştiriyorlar.
Özelleştirilmeyen diğer su kaynakları ise kurutuyor. Salgın hastalıklar başlıyor. Sığır vebası çıkıyor, üretim duruyor. Somali’de tarımla birlikte hayvancılık da çöküyor. Somali Afrika’nın en aç ülkesi haline geliyor!
Somali’nin geldiği nokta şimdi şudur. Tarımı ve hayvancılığı niye çökertiyorlar? Somali, Arap ülkelerine yüzde 85 et satarken şimdi AB ve Avustralya Arap ülkelerine et satıyorlar.
Bunun altında yatan ise AB ortak piyasasında inanılmaz üretim fazlası vardır. Somali’ye uygulanan bu programlar, dünyada gelişmekte olan 100 ülkeye daha uygulanmaktadır.
AB ortak pazarında tereyağı ve et dağlarından bahsediliyor. Bunu tüketmek durumunda. İmha etmeyi de kendine yediremiyor. Politikalarla bunu satmaya çalışıyor.” (Zekeriya Temizel’in Somali izlenimleri, H. Performans gazetesi, 2008 Mart sayısı)
Demem o ki bu ülke her kim tarafından yönetilirse yönetilsin “tarihten ibret alma” bilinci ile hareket edilmeli ve bu toprakların kıymeti iyi bilinmeli.