Anasayfa /  Politika /  Cumhurbaşkanlığı

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ayasofya kararını imzaladı! Ayasofya Diyanet'e devredildi!

Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay'ın Ayasofya kararının ardından resmi sosyal medya hesaplarından bir açıklama yaptı. Ayasofya'nın Diyanet'e devredilerek ibadete açılması kararını paylaşarak, "Hayırlı olsun" dedi.

Abone ol
Abone ol 10 Temmuz 2020 17:10

Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya’nın Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredilerek ibadete açılmasına onay verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay'ın Ayasofya kararının ardından Twitter hesabından bir mesaj paylaştı.

 'Hayırlı olsun' mesajını yazan Erdoğan, Ayasofya'nın Diyanet'e devredildiğini ve ibadete açılmasına karar verildiği duyurdu.

 

 

 

 

Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine yönelik Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle Danıştayda dava açtı.


Davayı duruşmalı inceleyen Daire, 2 Temmuz'daki duruşmada tarafları dinledi.

Duruşmanın ardından dosyayı inceleyen Danıştay 10. Daire kararını verdi.

Daire, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti.

İŞTE KARARIN GEREKÇESİ
Danıştayın gerekçesinde Ayasofya'nın tapu belgesinde cami vasfı ile tescilli olduğu, bunun değiştirilemeyeceği kaydedildi.

Gerekçede, "Vakıf senedindeki cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır" denildi.

Danıştay'ın gerekçeli kararı şöyle:

"Ayasofya’nın statüsü muhafaza edilerek, hukuk düzenimizle güvence altına alınan, özel hukuk tüzel kişiliğine haiz mazbut vakıf niteliğindeki, Fatih Sultan Mehmet Han vakfı’nın mülkiyetinde olduğu, Ayasofya’nın vakfedenin iradesi gereği sürekli şekilde olarak cami olarak kullanılması için toplumun hizmetine sunulduğu, bedelsiz olarak kamunun istifadesine terkedilmesi yönüyle hayrat-taşınmaz niteliği taşıdığı, tapu belgesinde ve cami vasfıyla tescilli bulunduğu, vakıf senedinin hukuk kuralı etki değer ve gücünde olduğu, vakfedilen taşınmazın vakıf senedindeki niteliğinin ve kullanım amacının değiştirilemeyeceği, bu hususun tüm gerçek ve tüzel kişilerle birlikte davalı idare için de bağlayıcı olduğu, devletin vakıf varlığının vakfedenin iradesine uygun olarak kullanılmasını sağlama yönünde pozitif yükümlülüğü, vakıf mal ve haklarıyla ilgili olarak vakfedenin iradesini ortadan kaldıracak şekilde müdahalede bulunmama yönünde de negatif yükümlülüğünün bulunduğu,
Sonuç olarak da bu durumda Türk Hukuk Sistemi’nde kadimden beri korunarak yaşatılan vakfa ait taşınmaz ve hakların vakfıyesi doğrultusunda istifadesine bırakılan toplum tarafından kullanılmasına engel olunamayağı, vakıf senedinde sürekli olarak tahsis edildiği cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varıldığından bu hususlar dikkate alınmaksızın, Ayasofya’nın camii olarak kullanımının sonlandırılarak müzeye çevrilmesi yönünde tesis edilen dava konusu, Bakanlar Kurulu kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Dava konusu Bakanlar Kurulu kararının iptaline karar verilmiştir."

AYASOFYA İLE İLGİLİ YARGISAL SÜREÇ
Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya için ilk olarak 2005'te Danıştay'a dava açmıştı. Dernek, 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulmasını istemişti.

Danıştay 10. Dairesi, 24 Haziran 2005'te söz konusu Bakanlar Kurulu kararının yürütmesini durdurma istemini reddetmişti. Daire 2008'de ise Ayasofya Camisi'nin müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığına işaret ederek, davayı reddetmişti.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Dairenin bu kararını onamıştı. Dernek, 2016'da tekrar Danıştaya dava açmıştı.


Derneğin, Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuru hakkında ise 2018'de karar verilmişti. Yüksek Mahkeme, Ayasofya'nın namaz kılınması için ibadete açılması yönündeki talebin reddedilmesi nedeniyle din ve vicdan hürriyetinin ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvuruyu, "incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik" nedeniyle kabul edilemez bulmuştu. 

Yorumlar