Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri Töreni'nde konuştu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri Töreni'nde konuşuyor. Erdoğan, “Bu ödüller, kendilerinden dışında hiç kimseye var olma hakkı tanımayan zorbalara karşı açılmış bir bayraktır. İlim ve fikir yoksunu bu zorbaların ilk günden itibaren Üstad Necip Fazıl'ı dillerine dolamalarının sebebi budur.” dedi.
Abone olCumhurbaşkanı Erdoğan, Necip Fazıl Ödülleri töreninde konuşuyor https://t.co/yJeRFJdLn6
— T.C. Cumhurbaşkanlığı (@tcbestepe) December 26, 2021
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
Ülkemizin ilim, sanat, ve kültür hayatına yön veren siz kıymetli dostlarımla 2 yıllık bir hasretin ardından tekrar bir araya gelmekten memnuniyet duyuyorum. Geçen sene salgın şartları sebebiyle Necip Fazıl Ödüllerini kazananları açıklamış fakat ödüllerini verememiştik. 8 yıllık süre zarfında ülkemizin kültür, sanat ilim hayatına önemli katkılar yapan pek çok saygın isme ödül verdik. Alim, sanatçı, şair ve münevverlerin hayattayken kıymetlerinin bilinmesini ödül verilenlere baktığımızda daha iyi anlıyoruz. 2014, ve 2017 yılında ödül takdim ettiğimiz 2 gönül insanını maalesef uğurladık. Nuri Pakdil ve Prof. Dr. Teoman Duralı, arkalarında bıraktıkları eserler dolayısıyla onların alem defterlerinin kapanmadığına inanıyoruz. Rabbim mekanlarını cennet, makamlarını âli eylesin.
"ÜSTAT KORKMADI, KORKUTULAMADI"
Bu ülkenin ufkunu genişleten üstat Necip Fazıl'ı da rahmetle anıyoruz. Üstadın izini süren güçlü bir düşünce ve edebiyat damarının bugünde ülkemizde ruhları temizlediğini görüyoruz. Üstat korkmadı, korkutulamadı. Çünkü o dava insanıydı. Verdiği cevap çok asildi. 'Siz burada hancı ben de bu dava da yolcu oldukça bu hana daha çok uğrarım' diyordu. Üstat bu en basit bir yerde geri vitese takanlardan değildi. Dimdik ayakta yoluna devam edenlerdendi. Bu ödüller aynı zamanda üstadın davasına, mücadelesine samimiyetle bağlı kaldığımızın bir göstergesidir. Bu ödüller ayrıca milletimizin ruh kökünü diri ve ayakta tutmamızın timsalidir. Üstad Necip Fazıl bir direniş önderiydi. Üstad Necip Fazıl, hayattaki en büyük gayesinin tarihini, dilini, dinini, aslını bilen 'fikir Mehmetçikleri' yetiştirmek olduğunu söylemiştir
"BU ÖDÜLLER FİKİR VE SANAT DÜNYAMIZIN ZORBALARINA KARŞI AÇILMIŞ BİR BAYRAKTIR"
Bu süreç içerisinde üstadın değerli evlatlarından Mehmet Bey'e çok teşekkür ediyorum. Bu ödüller fikir ve sanat dünyamızın zorbalarına karşı açılmış bir bayraktır. İlim ve fikir yoksunu bu yoksunları ilk günden itibaren ödülleri dillerine dolamalarının sebebi budur. Yıllardır al gülüm ver gülüm işlettikleri tezgahları dağılmıştır. Sadece AKM'nin inşa sürecinde sergilenen rezillikler bu zihniyetin gerçek yüzünün görülmesini sağlamıştır.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ÖDÜL ALAN İSİMLERİ AÇIKLADI
Türkiye'nin ilim, kültür sanat hayatına katkı sağlayan herkes bu ülkeye önemli hizmetler katmaktadır. Biz de bu hizmetlerin bilinmesi için katkı sağlıyoruz. Ödül jürisindeki değerli hocalarımız 7 kıymetli ismi listeye aldılar. İlk kısmında şiir ödülü; Mustafa Aydoğan. Hikaye ve roman kısmında Asla pes etme, Hatırla, Kar makamı gibi eserleri edebiyat dünyamıza kazandıran Mukkader Gemici'yi görüyoruz.
Değişim hayatın gerçeğidir, ancak değişimle yozlaşma arasında keskin bir fark vardır. İnsanlık son 2 asırda dejenerasyon yaşadı. İnsanı insanın kurdu olarak gören hastalıklı yaklaşan, "Altta kalanın canı çıktığı" bir sistem inşa etti. Beyaz adam, vahşi toplumlara sözde medeniyet götürme iddiasıyla insanlık tarihinin en büyük soykırımlarına imza attı. Pek çok yerde tarihin en vahşi cinayetleri gerçekleşti. Son 2 asırda yaşadığımız bir çok sorunun gerisinde insanı fıtratından koparıp metalaştıran bu anlayış oldu. İlim, hikmet, ahlak ve adalet temelleri üzerine kurulan İslam medeniyeti, dünyayı güzelleştirmeyi ve daha iyi yaşana bilmeyi tahin ediyor. İslam düşüncesindeki kıymetli eserleriyle Tahsin Görgün hocamızı tebrik ediyor, Fikir-Araştırma ödülünü kendilerine takdim ediyoruz.
Necip Fazıl, dili kesilmiş, eğitim imkanı elinden alınmış Anadolu insanının neyi varsa oraya koşturmuştur. Tiyatro ihtiyacı mı oluşmuş? Üstat hemen piyes yazmıştır. Dergi çıkarmak gerekiyorsa elini taşın altına koymuş, konferans vermek gerekiyorsa İstanbul'dan başlamış Anadolu'nun yollarına divan olmuştur. Bana da ara ara nasip olmuştur.
Gerçek bir aksiyon adamında olması gereken samimiyet, cesaretiyle davası için çalıştı, bedel ödedi. Millete özellikle de gençlere umut aşıladı. "Ayasofya açılacak, Ayasofya mutlaka açılacak" derken meydandan gençliğe böyle hitap ediyordu. Bu imanın gür sadasıydı. Ve bu da bize nasip oldu, Ayasofya açıldı.
Rahmetli Sezai Ağabey'in, "Kaderin üstünde bir kader vardır". Hem gördük hem yaşadık. Ve Ayasofya açıldı. O benim de içinde bulunduğum kuşağın mürşidiydi. Üstat varlığıyla koca bir neslin kaybolup gitmesine engel oldu. Gençlerin okumasından, araştırmasından daima mesrur ve mutlu olmuştur. Biz de her sene üstadın hayalini, en azından edebiyat alanında gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu yılki uluslararası Necip Fazıl ödülünü Haşim Cabrera'ya takdim ediyoruz.