Deprem profesörü Ahmet Ercan Marmara depremi için tarih verdi
İSTANBUL Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan, Bursa'da yaptığı konuşmada, 2033 yılına kadar Marmara bölgesinde ciddi etkiler oluşturacak deprem beklemediklerini söyledi.
Abone olProf. Dr. Ercan, Bursa’nın merkez Osmangazi İlçesi Akpınar
Kentsel Dönüşüm Merkezi'nde deprem ve kentsel dönüşüm konusundaki
bilinçlendirme konferansına katıldı. Konferans öncesi gazetecilerin
sorularını yanıtlayan Ercan, Marmara bölgesinde 4 kola ayrılan
Kuzey Anadolu fay hattının yüzde 78 ile en gergin bölümünün kuzey
kolu olduğunu, Bursa'nın üzerinde bulunduğu kolun ise yüzde 13
gerginliğinde olduğunu söyledi.
EN ERKEN OLASI 2045
En şiddetli depremlerin sırasıyla Kuzey kolu, Bursa kolu, Gemlik
kolu ve Gölcük kolu üzerinde yaşanabileceğini kaydeden Prof.Dr.
Ercan, "Bursa'daki deprem oluşumları hem Marmara'dan, hem de
Batı Anadolu'dan etkilenir. Her iki işleyiş biriminin bileşkesi
Bursa'dır" dedi. Deprem bilimcileri tarafından son yıllarda
beklenen büyük Marmara depreminin şu an gerçekleşmesinin pek mümkün
olmadığına dikkat çeken Prof.Dr. Ercan, "Marmara şu anda gergin
değil. Marmara depreminin oluşabilmesi için gerginliğin 6 milyar
gigatona ulaşması gerekiyor. Şu anda Marmara da böyle bir güç
gelişmemiştir. Bu güç benim araştırmalarıma göre 2045 yılında
oluşabilir. Bu deprem olasılığı 2033 yılından 2075 yılına
kadar yayılabilir. Ancak en olası yıl 2045 dolaylarıdır" diye
konuştu.
"KENTSEL DÖNÜŞÜM SÜRECİ BEKLENENDEN YAVAŞ"
Gazetecilerin kentsel dönüşüm süreciyle ilgili sorusu üzerine
dönüşüm çalışmalarının beklenenden yavaş ilerlediğini belirten
Prof. Dr. Ercan, “Bunun ana nedenini evini vermek istemeyen
vatandaşlardır. Örneğin Bursa'da oturduğu konutun sahibi olma
oranı yüzde 33'tür. Bu yapıların çoğu da eski yapılardır ve bu
yapılarda ikamet edenler yaşlanmıştır. Yaşlanan kişiler genellikle
konutları ile bütünleştiği ileri için 'Ne olursa olsun 2-3 yıl daha
yaşayacağım' diyerek evini vermeyi reddediyor. Bu tür
olaylar kentsel dönüşümü yavaşlatmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti
her vatandaşını yaşatmak zorundadır. Dolayısıyla devletin
vatandaşın fikrini bu konuda sormaması, daha yaptırımcı olması
gerekiyor" dedi.