Deprem sonrası salgın mı olacak? Salgından nasıl korunulur?
Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve 10 ili birden etkileyen yıkıcı depremlerin ardından bölgede ki bir çok vatandaş çadırlarda yaşamaya başladı. Bu şekilde olunca bir çok uzman deprem sonrası karşılaşılabilecek salgın hastalık risklerine karşı uyarılarda bulundu. İşte detaylar...
Abone olKahramanmaraş'ta meydana gelen ve 10 ili birden etkileyen yıkıcı depremlerin ardından bölgede ki bir çok vatandaş çadırlarda yaşamaya başladı. Bu şekilde olunca bir çok uzman deprem sonrası karşılaşılabilecek salgın hastalık risklerine karşı uyarılarda bulundu. İşte detaylar...
Yaşadığımız deprem, bu afeti tüm yönleriyle ele almamızı ve kısa sürede organize olmamızı gerektiriyor. Uzmanlar afetlerin hemen ardından hijyenin azalması, temiz su kaynaklarına ulaşımın zor olması ve sabun kullanılmaması durumunda virüs ve bakterilerin yol açtığı salgınlarla karşılaşmamızın kaçınılmaz olduğunu söylüyor. Bu noktada salgınları önleme yollarının ve salgınla mücadele yöntemlerinin öngörülmesi büyük önem arz ediyor.
KOLERA ENDİŞESİ
Afet sonrası salgınlar arasında karşılaşılabilecek en önemli hastalığın ” Kolera” olduğuna dikkat çekiliyor ve bir kolera salgınında, özellikle çocuklarda ishal, kusma ve sıvı kayıplarına bağlı ölümler görülebileceği söyleniyor. Depremden etkilenen komşumuz Suriye’nin kuzeyinde, Eylül ayından itibaren görülen salgının da özellikle çocuklarda görüldüğüne dikkat çekiliyor. Yalova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kurucu Dekanı ve Rektör Yardımcısı - Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vefik Arıca, “Hijyen kurallarına uyulmadığı ve temiz suya ulaşımın zor olduğu afetlerde kolera için gerekli önlemlerin şimdiden alınması gerek. Afet sonrası beklenen diğer enfeksiyonlar; tifo, paratifo ve dizanteridir. Bunlar da özellikle hijyen kurallarının az olduğu ve temiz suya ulaşılamayan bölgelerde çıkar” diyerek devam ediyor: “Ekim ayından itibaren ülkemizde de yoğun görülen üst solunum yolu virüslerinden İnfluenza, Rinovirüs, RSV, Adenovirüs ve Koronavirüs adı verilen 5’li virüs pandemisi ile bakteriyel etkenli Strep A bakterisinin (5 virüs 1 bakteri pandemisi) afet sonrası salgınlarda artması doğal kabul edilir. Bu artış, afet sonrasında toplu yaşam merkezleri, toplu yemek yeme, hijyen kurallarının ve temiz suya ulaşmanın az olduğu yerlerde görülür. Gerekli önlemlerin alınması halinde bu sorunlar kolaylıkla aşılabilir” diyor.
ZEHİRLİ İSHAL RİSKİ
Afet ardından özellikle ishal vakalarında artış görüldüğüne dikkat çekiliyor. Bu artış en fazla ‘zehirli ishal’ adı verilen “rotavirüs ishali”, “adenovirüs ishali”, “dizanteri ishali” gibi vakalarda meydana geliyor. Öncelikli korunma yönteminin bol su ve sabunla el yıkama olduğu dile getiriliyor. Prof. Dr. Vefik Arıca, afetin ardından başta bebek ve çocuklar olmak üzere tüm canlılarda bitlenme ve uyuz vakalarıyla karşılaşılabileceğini söyleyerek “Buna yönelik hijyen kurallarının artması ve ilgili vakaların tespit edilmesi, vakaların çevreye yayılmasının önüne geçilmesini sağlar” diyor.
TETANOZ, KUDUZ VE KIZAMIK AŞILARI
Afetin ardından salgın riski açısından Türkiye’de tetanoz, kuduz ve kızamık aşılarının ihmal edilmemesi gerektiğine dikkat çeken Arıca, “komşumuz olan ve depremi yaşayan Suriye’nin kuzey bölgelerinde, özellikle çocuklar arasında son dönemde kızamık vakalarında artış olduğunu biliyoruz. Bu nedenle rutin prosedürde 12 aylıkken yapılması gereken kızamık aşısının afet dönemlerinde 9 aylık hatta 6 aylık çocukluk yaşına kadar ek bir doz olarak vurulması çocuklarda kızamık salgını görülmesini engelleyebilir. Bunun dışında toprak, çimento ve demirden bulaşabilen tetanoz vakaları ölümcül olabileceği için özellikle enkaz altından çıkartılan ve enkaz işleriyle uğraşan gönüllü veya görevlilerin son 10 yılda tetanoz aşısı olmadılarsa mutlaka aşı olmaları gerekir”diyor.
KUDUZA DİKKAT!
Prof. Dr. Vefik Arıca, şu an için kuduz salgını beklenmediğini dile getirerek, “Kuduz nadir rastlanan, fakat bulaştığı vücutta beyin ve sinirlere ciddi zarar vererek ölümlere yol açabilen bir hastalık Taşıyıcı bir hayvan tarafından ısırılma, kuduzun en sık görülen bulaşma şeklidir. Hastalık başta köpek olmak üzere, taşıyıcı hayvanlar olan; yarasa, tilki, rakun, çakal, kedi ve farelerden bulaşırken insandan insana ve ölü insandan bulaşmaz. Kuduz hastalığı, hayvandan insana ısırık veya tırmıklama yoluyla geçer. Bulaşmaya neden olan hayvanın salyasıdır. Afet sonrası aç kalan hayvanlar, ölen her canlıyı yiyerek etrafa saçabildikleri için önlem alınmazsa kuduz vakalarının sayısı artabilir. Bu 3 aşı dışında Sağlık Bakanlığı tarafından çocuklara ve bebeklere rutin olarak önerilen aşıların ihmal edilmemesi, zamanında yapılamadığı takdirde, en yakın sağlık kuruluşuna giderek aşılama yapılması gerekir. Bu tür afetlerde bebeklere her ne olursa olsun anne sütü verilmeye devam etme çabası da çok önemlidir” diyor. Arıca, bu süreçte Sağlık Bakanlığı yetkilileri ile sağlık çalışanlarının gerekli önlemleri en üst seviye de alarak canla başla çalıştıklarını da belirtiyor.