Devlet Bahçeli flaş açıklamalarda bulundu
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti genel merkezinde düzenlenen "MHP Siyaset ve Liderlik Okulu 15. Dönem Eğitim ve Öğretim Yılı" açılış törenine katıldı. Bahçeli, "Kırmızı bültenle aranan bir katilin müttefik bir ülke tarafından takdir ve taltif edilmesi ayıptır, hukuk dışılıktır, namertliktir" dedi.
Abone olMHP Genel Başkanı Bahçeli, "Kırmızı
bültenle aranan
bir katilin müttefik bir ülke tarafından takdir ve taltif
edilmesi
ayıptır, hukuk dışılıktır, namertliktir." açıklamasında
bulundu.
Milliyetçi Hareket Partisi Siyaset ve Liderlik Okulu'nun
15.Dönem açılışı nedeniyle Devlet Bahçeli'nin Barış Pınarı
Harekatı
ve gündemle ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
İşte Devlet Bahçeli'nin o açıklaması:
TERÖR BÜTÜN İNSANLIĞA ÇEVRİLMİŞ KANLI BİR
SİLAH
"Terör, insanlığa ve insanlık değerlerine karşı cephe alan,
şiddet
saçan, saldırı yapan, vahşet yağdıran büyük bir felaket, vahim
bir
tehdittir. Terörist, aklı ve ahlakı buharlaşarak iradesi
alınmış,
vicdanı çalınmış, hoşgörü ve merhametiyle birlikte değer ve
maneviyatı çöle ve çöpe dönmüş cinayet ve suç makinesidir.
Hiçbir
insani miras, hiçbir beşeri ve demokratik kıymet terörizmin
kahredici yüzüne, terörün karanlık yönüne cevaz ve icazet
veremeyecektir. Terör bütün insanlığa çevrilmiş kanlı bir
silah;
barış, huzur ve güvenliğin önüne döşenmiş mayın tarlası, ölüm
tuzağıdır.
İLKEL VE İLKESİZ GÜRUHTAN BAŞKASI DEĞİLDİR
Aynı zamanda terör örgütleriyle birlikte terörizmi hâkimiyet ve
hegemonya vasıtası olarak gören, bu çerçevede pişkince ve
pervasızca kullanan ülkeler güçlü olmaları şöyle dursun
bütünüyle
sabıkalı ve suçludurlar. Bir damla petrolü bir damla kandan
daha
önemli ve öncelikli görenler insanlık onuruna kast etmiş,
mazlumlara sırt dönmüş ilkel ve ilkesiz güruhtan başkası
değildir.
Hatta kan kokusu almış bir köpek balığından daha tehlikelisi,
petrol kokusu almış emperyalist haydutluk ve hayasızlıktır.
Terörün
medeni ve modern dünyada asla yeri olamayacaktır.
AÇIK VEYA GİZLİ BİR SAHİBİ OLDUĞU
Şayet bugün terör varsa, terörizm asimetrik mücadelelerin, çıkar
ve
güç çatışmalarının kör bir aracı olarak kullanılıyorsa esasen
ne
hukuktan, ne medeniyetten, ne de gelişmişlikten bahsetmek
temelsiz
bir uydurmadan öte anlam taşımayacaktır. Terörizmi perdeleyen,
terör örgütlerini önce kurgulayıp sonra adı konmamış ittifak
kümesinde buluşan ve bu yolla mazlum toplumlara ateş ve yıkım
ihraç
eden ülkeler zulmün asıl elebaşları, zehrin ve zilletin asal
elemanlarıdır. Bilinmelidir ki, terör örgütlerinin destek ve
yardım
almadan var olmaları ham bir hayaldir. Geldiğimiz bu aşamada
bütün
kanlı ve bölücü örgütlerin açık veya gizli bir sahibi olduğu
tartışma götüremeyecek, aksi ileri sürülemeyecek skandal
nitelikli
bir vakadır.
AĞIR BEDELLER ÖDENDİĞİ AŞİKARDIR
PKK/PYD/YPG'yi eğitip, donatıp silahlandırarak kiralayanlar,
DEAŞ'ı
planlayıp, projelendirip tetikçi olarak kullananlar hiç kuşku
yok
ki sadece Türkiye'nin değil insanlığın topyekûn düşmanlarıdır.
Zalimlerin her yerinden kan damlayan paslı mızrağı hiçbir
çuvala
sığmamaktadır. Ülkemiz terör illetinin pek çok badire ve
belasına
yıllarca doğrudan muhatap kalmıştır. Bu kapsamda ağır bedeller
ödendiği aşikârdır.
TRUMP'IN KÜSTAH MEKTUBU
Türk milleti terörle yaşamaya, hunhar eylemlere boyun eğmeye
asla
yanaşmamış, bunu gündem konusu dahi yapmamıştır. Çünkü şerefli
bir
milletin ihanet ve melanete teslimi tarihin hiçbir devrinde
görülmemiş, bundan sonra da görülmeyecektir. Türkiye bugüne
kadar
yalnızca terör örgütleriyle mücadele etmemiş, perde gerisinde
el
ovuşturan, zulmün senaryosunu yazan muhasım ülkelerle de kıran
kırana hesaplaşmıştır. Türk milletine biçilen kefen her
seferinde
yırtılıp atılmıştır. Çok açık ifade etmek gerekirse bu zahmetli
süreç med-cezir halinde devam etmektedir. Kuklaları temizlemek,
piyonları alt etmek önemli olduğu kadar, bunları kumanda eden,
iplerini tutan, silik bir gölge gibi sahne arkasında duran
ahlaksız
ve alçaklarla da mücadele elbette kaçınılmaz bir
mecburiyettir.Türkiye'nin yaptığı ve yapması gerekeni de budur.
VATANSEVERLİK BASİRETİYLE AÇIĞA ÇIKARMIŞTIR
Teröre menfaatleri gereğince göz yumanlar, teröristi görücüye
çıkarmakla kalmayıp sabırsızlıkla kucaklamayı ve görüşmeyi
bekleyenler rezalet ve hıyanetin etrafında birbirine tutunmuş
suç
ortaklarıdır. Kimin kiminle aynı hizaya girdiği, kimlerin
kimlerle
silah çatıp kurşun askerliğe heves ettiği artık gizlenemeyecek
boyutlardadır. 9 Ekim 2019 tarihinde başlayan Barış Pınarı
Harekâtı
adeta bir turnusol kağıdı işlevi görmüş, gizli kapaklı
niyetleri,
Türklüğe hasım çevreleri vatanseverlik basiretiyle açığa
çıkarmıştır. Türkiye'nin teröre karşı haklı, hukuki ve meşru
harekatı karşısında nefesi kesilen, korkuya kapılan, keyfi
kaçan,
rahatı bozulan, yarası olduğundan sürekli gocunan mihraklar
terör
örgütleriyle al takke ver külah içinde olan yerli ve yabancı
işbirlikçilerdir. Bunlar izan, irade ve insaflarını çoktan
kaybetmişlerdir. Barış Pınarı Harekatı sonucunda terörizme bel
bağlayanlar, terör örgütleriyle ihanet mesaisine girenler
kesinlikle deşifre olmuşlar, yakayı ele vermişlerdir. Bunlar
beşeriyetin utanç vesikalarıdır.
AB ÜLKELERİ TERÖRÜ AKLAMA VE ARKALAMA YARIŞINA
GİRMİŞLER
Arap Ligi sakat tutumuyla Siyonizme ve Büyük İsrail hedefine
alenen
hizmet ettiğini göstermiş, dahası Türkiye'ye hançer kaldıran
terör
sponsorları birer birer kıyıya vurmuşlardır. Sözde demokrasi,
insan
hakları ve demokrasi müdafaası yapan, aslında bu değerlerle
uzaktan
yakından alakaları bulunmayan AB ülkeleri terörü aklama ve
arkalama
yarışına girmişler, nihayetinde tarihin bir kez daha Haçlı
tarafında durmuşlardır. Avrupa Parlamentosu 24 Ekim 2019'da
kronik
siyasi hastalığından dolayı felce uğramış, Türk düşmanlığından,
Türkiye'ye şaşı ve şaibeli bakışından dolayı itibar ve
inandırıcılığını tekraren sıfırlamıştır. Terörle mücadelemizi
saptırıp Türkiye'yi kınayan ve yaptırım kuyruğuna saplanan
Avrupa
Parlamentosu, geçmişte teröristleri ağırlamasıyla, hunhar
eylemlerle yana yana gelmesiyle nasıl ve nerede durduğunu
gözler
önüne sermiştir. Her şey belirgin ve ortadadır.
KARANLIĞA TESCİLLİ ŞEKİLDE KUCAK AÇMIŞLARDIR
Ne ibretlik bir tablodur ki, demokrasi beşiği, özgürlük
kundağı,
hak ve hukuk kaynağı olmakla övünenler terör örgütlerinin dümen
suyuna çoktan girmişler, cinayetlere taammüden ortak olmuşlar,
karanlığa tescilli şekilde kucak açmışlardır. Bu nedenle AB
ülkeleri ve Avrupa Parlamentosu ahlaken ve vicdanen sınıfta
kalmakla yetinmemiş, asıl kınanması gereken odakların bizzat
kendileri olduğunu da canilere destek vererek işaret ve ispat
etmişlerdir. Türk vatanında gözü olan, Türk milletinden
asırlardır
nefret duyan sömürge zihniyeti, batıl ve günahkar haçlı
bereketsizliği yeniden vandal simasını göstermiştir. Bununla
birlikte KKTC Cumhurbaşkanı çirkef ve çirkin mesajlarıyla
Kıbrıs
Harekatı ve Barış Pınarı Harekatı'nı aynı kefeye koyarak
oturduğu
koltuğa, dökülen şehit kanlarına, Kıbrıs Türklüğüne ihanet
ettiğini
kanıtlamıştır. Nitekim uyuyan Komünist uyanmış, zalimlerle
birlikte
eşzamanlı olarak devreye girmiştir.
MELANET VİRÜSÜNE YAKALANMIŞTIR
ABD Başkanı Trump ise gerek tehdit dozu yüksek mesajlarıyla
gerekse
de Sayın Cumhurbaşkanımıza yazdığı çukur ve çürük mektubuyla
iki
ülke arasındaki ilişkilere önemli ölçüde hasar ve zarar
vermiştir.
Türk milleti Trump mektubunu gıyaben yırtmış ve çiğnemiştir.
Kod
adı Mazlum, asıl ismi canavar olan YPG'li teröristbaşını
telefonla
arayıp methiyeler düzen, bununla kalmayıp ülkesine davet eden
Trump
amansız ve tedavisi imkansız bir nefret ve melanet virüsüne
yakalanmıştır. Gerçekler örtülemeyecek kadar meydandadır.
Kırmızı
bültenle aranan bir katilin müttefik bir ülke tarafından takdir
ve
taltif edilmesi ayıptır, hukuk dışılıktır, namertliktir. ABD
Başkanı'nın Türk milletinin onuruyla oynama teşebbüsü tarifi ve
tamiri olmayan bir alçalma ve kepazelik halidir. Üstelik CHP
Genel
Başkanı'nın Trump'ın zelil mektubunu grup toplantısında
okuması,
Barış Pınarı Harekatı'na içi yana yana destek açıklaması ne
vatan
sevgisiyle, ne de sorumlu ve sağduyulu siyaset anlayışıyla
kesinlikle bağdaşmayacaktır.
DESTEK AÇIKLAMALARI MUAZZAM VE ÜMİT VERİCİ BİR
GELİŞMEDİR
Kılıçdaroğlu, Trump'ın Türkiye'deki derin gırtlağı,
emperyalizmin
densiz ve defolu tercümanı olduğunu küstah ve köhne ifadelerle
ibra
etmiştir. CHP, Barış Pınarı Harekatı'na karşı tesis ve temin
edilmiş çok aktörlü kara propagandaya resmen payandalık ve
kuryelik
yapmıştır. Kaldı ki Türk düşmanlarına ikmal sağlamış, terör
örgütleriyle dolambaçlı yollardan selamlaşmış, kuytu köşelerden
paslaşmıştır. Yaşananlar gerçekten de hazindir, sarsıcıdır,
Türk
milletine hakarettir. Türkiye'ye karşı oluşturulmuş fitne, nifak
ve
tezvirat kafilesine gönüllü şekilde iştirak eden CHP'nin, yine
Barış Pınarı Harekatı'nı karalayan terör sevici HDP'nin; amalı,
fakatlı, kuşkulu cümlelerle eften püften destek veren İP'in
maskeleri tümüyle düşmüştür. Bunlar oluyorken Türk Dili Konuşan
Ülkeler İşbirliği Konseyi Devlet Başkanlarının Barış Pınarı
Harekatı'na destek açıklamaları muazzam ve ümit verici bir
gelişmedir. Türk'ün Türk'ten başka ne dostu vardır, ne de sahici
ve
samimi müttefiki olacaktır.
10 MADDELİK ANLAŞMA STRATEJİK BİR BAŞARI
Milliyetçi Hareket Partisi Türk Birliği'nin bir gün mutlaka
gerçekleşeceğine, Turan ülküsünün vücut bulacağına gönülden
inanmakta, bu hedefin gerçekleşmesi için çalışmaktadır. Barış
Pınarı Harekatı'yla Türkiye hedeflerine ulaşmış, terörü sınır
hattından söküp atmıştır. 17 Ekim 2019'da ABD'yle yapılan 13
maddelik uzlaşma, 22 Ekim 2019'da Rusya'yla sağlanan 10
maddelik
anlaşma stratejik bir başarı, milli bir uyanışın müjdesidir.
1945'ten bugüne kadar bazen çok kutuplu, bazen de tek kutuplu
bir
alana hapsolan uluslararası sistem içinde manevra kabiliyeti
zaman
zaman daralan, siyasi, diplomatik ve ekonomik sıkışma yaşayan
Türkiye sonunda feleğin çemberini kırmıştır. Aynı anda hem ABD
hem
de Rusya'yla uzlaşmaya varıp Barış Pınarı Harekatı'nın
haklılığını
ve milli tezlerini kabullendiren Türkiye artık bölgesinde ve
küresel zeminde parlayan, öne çıkan, sözünü dinleten bir ülke
seviyesine bileğinin ve birikiminin yardımıyla ulaşmıştır.
OYUN BOZULMUŞ
Siyasi ve diplomatik kanallarla beslenen, milletimizin
tamamıyla
benimseyip arkasında durduğu askeri bir harekatın nasıl
dengeleri
değiştirip bekamızı emniyete aldığı son gelişmelerle iyice
anlaşılmıştır. Türkiye ihmal edilmesi, yok sayılması, hafife
alınması imkansız bir ülke olduğunu milli şuur ve ruhuyla teyit
ettirmiştir. Bu konuda üstün bir emek ve çalışma sarfeden, sabır
ve
akılla mücadele gösteren Sayın Cumhurbaşkanımıza milli
duruşuyla
birlikte tavizsiz ve teslimiyete kapalı tavrından dolayı
içtenlikle
teşekkür ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti hükümetiyle övünüyor,
kahraman Türk Silahlı Kuvvetleriyle, gücünü tarihten ve
milletten
alan şahsiyetli diplomatlarımızla iftihar ediyorum. Türkiye
güney
sınırları boyunca inşa edilmek istenen korsan terör devletine
darbe
indirmiş, teröristleri sınır hattından derinlemesine 30-32
kilometrelik bir alana kovalayarak süpürmüştür. Oyun bozulmuş,
şer
oyuncular bozguna uğratılmıştır.
BARIŞ PINARI HAREKATI'NI DEVREYE SOKMUŞTUR
Terörle mücadelemizi Kürtlere yönelik saldırı ve savaş olarak
takdim ve tasvir edenler eğer şereflerini kaybetmedilerse
akıllarından ve ahlaklarından mahrum olmuş kötürüm ve kötü
niyetlilerdir. Türklere okula başlar başlamaz Kürtlerden nefret
edilmesi öğretiliyor diyenler insanlık müsveddeleri, düşman
hafiyeleridir. Kimyasal silah kullanıldığını, mabetlere ve
hastanelere ateş açıldığını ileri sürmek şeytani bir
saptırmadır.
Araplar ve Kürtler Türk milletinin kardeşidir. Türkiye terörün
belini kırmak; huzuru, barışı ve güvenliği ihya etmek;
ülkemizdeki
Suriyeli sığınmacıların vatanlarına emniyetle dönüşlerini
sağlamak
maksadıyla Barış Pınarı Harekatı'nı devreye sokmuştur. Yalana
ve
iftiraya sarılıp haklı ve meşru mücadelemizi Kürtlere ve
masumlara
saldırı olarak tanımlayanlar hakiki Türk ve Kürt düşmanlarıdır.
Önümüzdeki dönemde Barış Pınarı Harekatı'nın önemli sonuçları
olacaktır. Bu durum mukadderdir, beklenen bir akıbettir.
SON HAREKATLA BİRLİKTE HIZ KAZANMIŞTIR
Rusya'yla varılan mutabakat gereğince teröristlerin Tel
Abyad'ın
batısıyla, Resulayn'ın doğusundan çıkmaları için belirlenen 150
saatlik mühlet 29 Ekim 2019'da dolacaktır. Hainler ülke içinde
ve
mücavir topraklarda kesinlikle tutunamayacaktır. Teröre karşı
başlayan, moral düzeyi çok yüksek olan mücadele azmi bir bayrak
gibi Türk milletinin her ferdinin vicdanında dalgalanacaktır.
Türkiye'nin batıyla ilişkilerini ahlaken sorgulayacağı,
geleneksel
ittifak ilişkilerini gözden geçireceği bir süreç de son
harekatla
birlikte hız kazanmıştır. Türkiye ne doğu ne de batı
anlayışından
ziyade, hem doğu hem de batı ekseninde dengeli ve eşit mesafede
siyasi, ekonomik ve diplomatik ilişkilerini milli çıkarlar
doğrultusunda yeni baştan ele alacak bir aşamadadır.
Müttefiklik
hukukuyla 1952'den bu tarafa içinde yer aldığımız NATO'nun ise
Türkiye'nin terörle mücadelesine soğuk bakışıyla tartışılması
artık
zarurettir. Şunu özellikle belirtmek isterim ki, geleceğin
süper
gücü Türkiye ve Türk milletidir.
TÜRK MİLLETİNE MENSUBİYETTEN DE ONUR DUYUYORUZ
Türk'süz bir dünya yetimdir, Türk'ün kudreti ve birliği olmadan
mazlumlara umut vaadi boşuna gayret, hezeyanla perçinlenmiş
bayat
bir gayedir. Türkiye dünyaya demokrasiyi de, insan haklarını
da,
adalet ve hukuku da sahada ve masada tek tek dikte etmiş, deyim
yerindeyse hafızalara nakşetmiştir. Ülkemizle gurur, Türk
milletine
mensubiyetten de onur duyuyoruz. Milli birlik ve beraberlik
güçlü
olduğu müddetçe, milli yürekler toplu vurduğu sürece hiçbir
müstevlinin, hiçbir zalimin, hiçbir hainin, hiçbir sömürgecinin
fermanı okunamayacaktır. Nitekim tarih Türk milletinin
destanını
tekrar okumaya başlamıştır. Bu destan bitmeyecek, bu devran da
böyle gitmeyecektir. Siyaset ve Liderlik Okulumuzun
15.Döneminin
hayırlı olmasını yürekten diliyor, katılımcı öğretim üyelerine
ve
değerli arkadaşlarımıza üstün muvaffakiyetler temenni
ediyorum."