Doç. Dr. Murad Tiryakioğlu'ndan istanbul depremi ile ilgili dikkat çeken açıklama!
Ayfon Kocatepe Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murad Tiryakioğlu, sektörlerin büyük İstanbul depremine hazırlıklarına ilişkin hazırladıkları raporla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Tiryakioğlu, Türkiye'nin kırılganlığının arttığına dikkat çekti. İşte detaylar...
Abone olAyfon Kocatepe Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murad Tiryakioğlu, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ve Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ile yakın temas ile çalışılan sektörlerin büyük İstanbul depremine hazırlıklarına ilişkin raponunun sonuçlarını açıkladı. Tiryakioğlu, raporda 5 sektöre odaklanıldığını kaydetti.
Doç. Dr. Murad Tiryakioğlu, "Ülkenin kırılganlığının çok çeşitli boyutlarda arttığının görüldüğünü söyleyebiliriz" dedi.
Tiryakioğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
Son dönemde iklim krizi ve kuraklıkla ürün deseni ve maliyetlerin artması, tarımı daha da büyük bir açmaza doğru sürüklüyor. Sanayinin payının yüzde 25'leri geçemediğini görüyoruz. Hizmet sektörünün payı yüzde 70'e yaklaşmış durumda. Ama salgın ekonomisi bize çok net olarak sanayinin ve tarımının payının ne kadar önemli olduğunu gösterdi.
Afetler açısından özellikle İstanbul ve İstanbul ile birlikte tüm Marmara Bölgesi'ni şiddetli olarak etkileyeceğini düşündüğümüz, umuyoruz ki hiç yaşamayalım ve tecrübe etmeyelim. Enerji kesintileri bir taraftan büyük yangınlara sebebiyet verebilecek. Bununla birlikte bilgi ve iletişim sektörünü de ciddi şekilde etkileyecek. Bu sektörün faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için mobil baz istasyonlarının gibi teknik ekipmanların ulaştırılabilmesi konusunda önem arz ediyor.
Özellikle üretim ve dağıtım hatlarındaki kırılganlıklara ilişkin düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Sektörün bunun maliyetleriyle ilgili kaygıları var. Acil durum planları var ancak enerji sektörü de bu planların uygulanabilirlikten uzak olduğunu gösteriyor. Yeni teknolojilere yatırım maliyetlerinin yüksek olduğu belirtiliyor.
Bilgi iletişim teknolojileri sektörünün hassasiyetle üzerinde durduğu husus baz istasyonları oldu. Sektörel kırılganlıklara bakıldığında özellikle sabit baz istasyonlarının direncinin zayıf olması ve baz istasyonlarının acil durumlarda yeterince etkin olarak çalışamaması diye bir hassasiyet var. Enerji kesintilerinin yaşanması bu sektörün kaygılarının da artırıyor.
Ulaştırma ve lojistik sektörü ise ciddi bir dinamizmin olduğu bir sektör. Ne yazık ki 1999'da yaşanan depremde soğutmalı araçlar gerekli alt yapı sağlanana kadar morg vazifesi gördü. Bir taraftan yatak ve barınma imkanları için arama kurtarma ekiplerinin ulaştırılması anlamında öne çıktı.
Ancak sektörün temel sorunu İstanbul özelinde yapılan Master Planı'nda lojistik sektörüne yer verilmemiş olması. Sektöre şoför lazım ve sektöre yol lazım. 'Yol ve şoför olursa lojistik sektörü Türkiye'nin afet yönetim sürecini hem kolaylaştırır hem de etkinleştirir' diyorlar. Özellikle depolarla ilgili; birim araç maliyetlerinden bahsediyorlar.
Tarım ve gıda sektörünün de afet ve gıda lojistiği konusuna odaklandığını söylemek lazım.
Sigorta ve finans sektörü reasürans sektörünün geliştirilmesi ile devletin üzerindeki yükün azaltilabileceği ifade edildi.