Anasayfa /  Dünya

Emekli amiral'den ilginç analiz! 3. Dünya savaşı mı başlıyor?

Ukrayna krizi ABD ve Rusya arasında savaş rüzgarları estiriyor. Peki bu kriz 3. dünya savaşını başlatır mı? Akdeniz Bölge Komutanlığı yapmış olan emekli amiral Türker Ertürk'ten ilginç bir analiz geldi. Türker Ertürk, Putin'in nükleer silah imasına dikkat çekti ve krizin perde arkasını aktardı.

Abone ol
Abone ol 15 Şubat 2022 11:41

 Ukrayna üzerinden estirilen savaş rüzgarı dünyayı diken üstünde tutuyor. ABD, NATO'yu öne sürerek Rusya ile dikleşiyor. Putin'in geri adım atmaya niyeti yok. Peki bu kriz nereye gider, dünya nükleer silahların kullanılacağı 3. dünya savaşına mı sürekleniyor? Emekli amiral, eski Akdeniz Bölge Komutanı Türker Ertürk, "3. dünya savaşı ne zaman çıkacak?' başlıklı yazısıyla dikkat çeken bir analize imza attı. İşte analizden bölümler:

-Bugün, ekonomisi güçsüz ve istikrarsızlık içinde bulunan bir Rusya yok. Putin liderliğinde pek çok sorununu aşmış durumda ve Ukrayna, güvenlik açısından kırmızı çizgisi. Rusya, bunun böyle olduğunu 2014’de, Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’e yapılan Batı yanlısı darbe sonrası Kırım’ı ilhak ederek artık doğuya doğru genişlemenin kabul edilemeyeceğini göstermişti.

ABD hala Ukrayna konusunu zorluyor. Esasında ABD açısından sorun Ukrayna da değil. Esas sorun; tek kutuplu düzenini sürdürmek, dünyanın ekonomik, siyasi ve askeri ağırlık merkezinin Atlantik üzerinden Asya-Pasifik bölgesine doğru her geçen zaman diliminde artarak devam eden kayışını durdurmak istemesi.

Bu amaçla NATO’yu kullanıyor, Rusya ve Çin’i aynen Sovyetler Birliği’ne yaptığı gibi kuşatmaya, çevresini istikrarsızlaştırmaya çalışıyor, ticaret savaşları ve yaptırımlar ile bu kayışı durdurmaya çalışıyor.

Yeni soğuk savaş tarafları

-Bu yeni Soğuk Savaşın genel olarak iki tarafı var. Birincisi ABD liderliğinde, ABD ve AB. İkinci tarafı ise liderliği olmayan, gelişmelerin ve ABD’nin hegemonik girişimlerine karşı tepkisel olarak yan yana gelmiş olan Çin ve Rusya. Bugün Ukrayna üzerinden yaşanan gerginliğin esas tarafları ise ABD ve Rusya.

Putin geri adım atar mı?

-Putin’in 4 Şubat 2022’de Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüşmesinden ve aldığı destekten sonra geri adım atması artık düşünülemez. Putin’nin artan bu özgüvenine 8 Şubat’ta, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yaptığı görüşmede şahit olduk.

Hatta 10 Şubat’ta Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un İngiliz mevkidaşıyla görüşmesindeki üslubu ve davranışı da Rusların geri adım atmayacağını çok net şekilde gösteriyor.

Putin nükleer silah kartını kullanır mı? 

-Daha geçen gün Putin, sosyal medyayı da kullanarak Ukrayna konusunda ne kadar ciddi olduklarını, hatta mealen savaşı bile göze alabileceklerini, konvansiyonel olarak NATO kadar güçlü olmasalar da nükleer silahlar açısından güçlü olduklarını –Avrupa başta olmak üzere- tüm dünya kamuoyuna anlatmaya çalıştı.

Yani zorda kalır ve köşeye sıkıştırılırsak kullanabiliriz demek istedi. Bu noktada Rusların doğulu olmalarının yanı sıra sert güç kullanmaya meyilli oldukları da değerlendirmeye alınmalıdır.

Putin geri adım atamaz çünkü...

-Ukrayna gerilimini Rusya’nın güvenlik endişeleri üzerinden Putin arttırmıştır. İstediklerini alamaz ve somut bir kazanım elde edemezse geri adım atan bir lider konumuna düşer, hatta lider olarak kalamaz ve hem kendisinin hem de Rusya’nın itibarı bu geri adımdan çok zarar görür. ABD ve AB, bu farkındalıkla hareket etmeli. Ukrayna’da savaş çıkarsa bu Pasifik’te de kıvılcıma neden olabilir ve Çin, Tayvan hamlesini yapabilir.

Almanya'nın rolü

-ABD, şu anda AB içinde –Almanya ve Fransa öncelikli olmak üzere- Rusya’ya ve Ukrayna krizine itidalli yaklaşan ve farklı bakış açıları olan ülkelerle görüşüyor ve ikna etmeye çalışıyor. Bu konuda en önemli ülke ise AB’nin lider ülkesi ve jeopolitik konumu nedeniyle Rusya karşıtlığında mutlaka desteği alınması gerekli ülke konumunda olan Almanya’dır.

ABD Merkel’i ikna edememişti ama Almanya’nın yeni Şansölyesi olan Olaf Scholz üzerindeki baskıyı arttırdı. Scholz’un deneyimsiz olması ve içeride güçlü olamaması, ikna edilebilirlik şansını arttırıyor.

-ABD Almanya’dan, Rusya’yı geri adım attırana kadar Kuzey Akım’ı askıya almasını, doğalgaz ihtiyacının Amerika’dan taşınacak LNG ile karşılanmasını istiyor ve taşıma işini de Almanya’nın yapmasını teklif ediyor.

Katar Şeyhi de AB ülkelerine yapılması planlanan LNG intikali için 31 Ocak’ta Washington’a çağrılmıştı. Rusya, AB’nin en büyük enerji tedarikçisi konumunda ve yaklaşık olarak doğalgazın ve katı fosil yakıtın yarısı, petrolün de dörtte biri Avrupa’ya Rusya’dan gelmektedir. Bakalım ileride ne gibi gelişmeler olacak!

Türkiye bu krizde ne yapmalı?

Türkiye; Ukrayna işine bulaşmamalı, tarafsız kalmalı, SİHA’lar da dahil olmak üzere silah satmamalı veya vermemeli, Ukrayna’nın NATO üyeliğini desteklememeli, her platformda böyle bir üyeliğin Avrupa’nın ve bölgenin güvenliği için büyük bir sorun yaratacağını anlatmalı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne sözde ve sıkışınca değil, özde sahip çıkmalıdır.

-Birinci Dünya Savaşı’nda Ukrayna’nın batısında bir bölge olan Galiçya’da Ruslara karşı savaştık. Bu cephenin bizimle bir ilgisi yoktu. Bu savaşın kararı, o gün müttefik olduğumuz Almanya’nın başkenti olan Berlin’de alındı ve sonuç olarak 12 bin vatan evladımızı kaybettik, hem de bir hiç uğruna! Demem o ki; bu sefer de müttefikimiz ABD istedi diye Ukrayna’da yine Ruslarla karşı karşıya gelmemizin hiç alemi yok! Kazanacağımız bir şey de yok!

Boğazlar için ABD'li generalin ettiği laf

-Geçen gün Rus denizaltısı boğazlardan geçti. Rusların Montrö Boğazlar Sözleşmesi gereğince yaptığı ön bildirimi görmedim ama nedenini tahmin etmesi kolay. Bu bir ihlal değildi ve denizaltı muhtemelen onarımdan dönüyordu. Ama ABD’nin Avrupa Kara Kuvvetleri Komutanlığını yapmış olan E. Korgeneral Ben Hodges, twitter üzerinden yaptığı paylaşımda

Rus denizaltısının geçişini ihlal kabul ederek “Türkiye Rusya’nın Montrö’yü ihlal etmesi nedeniyle Rus Donanmasının Türk Boğazlarından geçişini kısıtlamalı ancak ABD’nin kendisini Kremlin’in intikamına karşı yalnız bırakmayacağından emin olmalı. Bu, Karadeniz için yeni bir stratejiye ihtiyacımız olduğu anlamına geliyor” demiş.

-General Hodges, amiyane tabirle Türkiye’deki iktidara gaz veriyor ve Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getirmeye ve cepheleştirmeye çalışıyor. Ayrıca General Hodges sıradan biri değil ve ABD’nin ne yapmaya çalıştığını biliyor olmanın farkındalığı içinde. “Karadeniz için yeni bir stratejiye ihtiyacımız var” derken “Montrö’yü uygulamada yani fiili olarak delelim, sonra masaya getirir, değişimini veya tamamen ortadan kaldırılmasını konuşuruz.” demek istiyor.

Çok Kutuplu Dünya Düzeni

Sonuç olarak; üçüncü dünya savaşı çıkmaz. Bu seçenek ABD açısından nükleer savaşa evirilme riski çok büyük olduğu için tercih de edilmez. Şimdilik uzak bir ihtimal. ABD, Rusya’yı kışkırtarak Ukrayna’yı kısmen veya tamamen işgal ettirmeye çalışıyor. Donbas, kışkırtma için hassas bir bölge. Bu gerginliği uzun süre devam ettirerek Rusya’yı yıpratmak, ABD’nin seçenekleri dahilinde. Rusya ekonomisi ise uzun sürecek gerginlikleri, ambargoları, Ukrayna’yı tamamen istila etme seçeneğini ve yükünü kaldıracak durumda değil. Bundan sonraki gelişmeleri ve diplomatik satrancı hep beraber göreceğiz.

ABD istemese de gelişmeler dünyayı çok kutuplu bir düzene doğru götürüyor, yani dengeye doğru ilerlenmektedir. Bunun için biraz daha acı çekmeye ve zamana ihtiyaç var. Bugün bir denge durumu söz konusu değil. Bu dengesizlik ve belirsizlik ortamında Türkiye’nin korunması, kendini kullandırmaması Türkiye’yi yöneten iktidarların birincil görevi olmalıdır.

Yorumlar