Anasayfa /  Politika /  Cumhurbaşkanlığı

Erdoğan: Gerekiyorsa İncirlik ve Kürecik'i kapatırız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, A Haber, Atv- A Para, ANews, A2, A Haber Radyo ortak yayınında soruları yanıtlıyor. Erdoğan: "İncirlik üssünün kapatma gibi bir karar söz konusu olursa bu bize aittir. Yeri geldiği zaman otururuz bütün heyetlerimizle beraber, kapatılması gerekiyorsa İncirlik'i de kapatırız, Kürecik'i de kapatırız" ifadelerini kullandı.

Abone ol
Abone ol 15 Aralık 2019 21:37

Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj'ı kabulüne ilişkin soru üzerine Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın da yer aldığı görüşmede Libya'daki son durumu değerlendirdiklerini söyledi.

Sarraj'ın Libya'nın meşru başbakanı olduğunu, karşısındaki Halife Hafter'in meşru bir başkan veya başbakan değil, illegal yapısı olan bir kişi olduğunu, Hafter üzerinde uluslararası bir mutabakatın da bulunmadığını anlatan Erdoğan, uluslararası karşılığı olan kişinin Sarraj'ın kendisi olduğunu ifade etti.

Yaptıkları çalışmalarda özellikle Libya'ya yönelik uluslararası hukuktan kaynaklanan hakların kullanılması noktasında kısa bir süre önce bir mutabakat muhtırası imzalandığını hatırlatan Erdoğan, "Bunlardan biri deniz yetki alanlarının sınırlandırılması diğeri de güvenlik ve askeri iş birliğiyle ilgiliydi. Deniz yetki alanlarıyla ilgili imzaladığımız mutabakat muhtırası, TBMM tarafından onaylandı. BM'ye de tescil edilmesi için bildirimde bulunduk, süreç hızla ilerliyor. Şimdi de güvenlik ve askeri iş birliği anlaşması ayrıca Meclisimize sunuldu. O da Meclisimiz onayladıktan sonra yürürlüğe girecektir." diye konuştu.

Bu anlaşmalarla Akdeniz'de hem Libya'nın hem de Türkiye'nin hakkının korunmuş olacağını vurgulayan Erdoğan, "Türkiye aleyhine tek taraflı adımlar atılmasına izin vermeyeceğimizi açıkça ortaya koyduk. Bunu son NATO Zirvesi'nde de Miçotakis ve heyetiyle, şahsım ve heyetim olmak üzere yaptığımız görüşmede kendilerine söyledik. Onlar hala belli beklentiler içinde. Dedik ki biz her şeyi uluslararası hukuka dayalı olarak yapıyoruz. Bundan sonra da uluslararası hukuka göre attığımız adımları atmaya devam edeceğiz. Doğu Akdeniz'i, uluslararası hukuku ve Türkiye'nin haklarını hiçe sayarak paylaşıma girenler, attığımız adımdan tabii ki rahatsızlık duyuyorlar. Dayatılmaya çalışılan planlar var burada. Haklı bir adımla biz bunu boşa çıkardık. Daha da ileri gideceğim. Burada Sevr'in aslında ters yüz edilmesi var. Böyle bir adım atılmış durumda." ifadelerini kullandı.

"ULUSLARARASI HUKUK ÇERÇEVESİNDE GEREKLİ ADIMLARI ATARIZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya'ya asker gönderilmesi konusuna ilişkin, şu değerlendirmede bulundu:

"Böyle bir davet, böyle bir talep Libya tarafından Türkiye'ye gelecek olursa nasıl bir inisiyatif üstleneceğimize dair, ülkemiz bunun kararını verecektir. Libya'ya her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu daha önce de söyledim. Uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli adımları atarız.

Şu anda Libya'da, orayla hiçbir ilgisi, alakası olmayan, resmi bir davetin olmadığı ülkeler, buralara kendilerindeki bazı özel güvenlik güçlerini göndermişlerdir. Şu anda onlar Libya'da bu tür illegal faaliyetler gösteriyorlar. Bunların aşılması lazım."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, harita üzerinde yaptığı anlatımla, konuşmasına şöyle devam etti:

"Şu gördüğünüz yer, Libya ile Türkiye arasındaki bağlantı. Girit'in doğusundan, bu gördüğünüz bant geçiyor. Bu bant birilerini ciddi manada rahatsız ediyor. Bu bandın içindeki şu kısım yani G, F ve E noktaları, özellikle birleşme ve Libya ile Türkiye arasında bir sınır. Bu sınırın kuzeyi Türkiye, güneyi Libya. Nedir bunlar? Kıta sahanlığı. Bizler burada diyelim ki sismik araştırmamız rahatlıkla yaparız. Sismik araştırmalarımızı yaptıktan sonra sondaj çalışmalarımızı da yaparız.

Geçmişte bizim sismik araştırma gemilerimiz, sondaj gemilerimiz yoktu. Şimdi ileri teknolojiye sahip gemilerimiz var. Şimdi de sondajda 3. geminin pazarlığını yapıyoruz. Bizim için çalışma alanı sadece buralar değil. Bizim Karadeniz'de yapmamız gereken çalışmalar var. Uluslararası farklı ülkelerde de bu çalışmaları yapmamız söz konusu. Çünkü artık dünyada petrolün konumu çok çok farklı. Bu çalışmayı yaparken hem Türkiye kazanacak hem de Libya kazanacak. Kazan kazan esasına göre bu adımı atacağız."

"ÇALIŞMALARIMIZI, MİLLETİMİZİN VE ÜLKELERİMİZİN MENFAATLERİ İÇİN SÜRDÜRECEĞİZ"

Türkiye ile Libya arasındaki sınırın özellikle Yunanistan'ı rahatsız ettiğini, onlar rahatsız olsun diye bu çalışmaların yapılmadığını dile getiren Erdoğan, bu sularda Libya ve Türkiye'nin haklarının olduğunu, bu hakkın korunması gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin içinden ve dışından birilerinin bu konuda çok rahatsız olduğunu, bu rahatsızlık sebebiyle de "Bu, ileride çok farklı bazı sıkıntılara neden olabilir." gibi lafların edildiğini belirten Erdoğan, "Siz kimden yanasınız? Siz, Türkiye'den ve Türk milletinden yana mısınız yoksa değil misiniz? Bunu çıkın, açıkça söyleyin. Öyle de olsa böyle de olsa biz bu çalışmalarımızı, milletimizin ve ülkelerimizin menfaatleri için sürdüreceğiz." dedi.

Şu anda çok kısa bir zaman içinde hem sismik araştırma hem sondaj çalışmalarına gireceklerini anlatan Erdoğan, "Buralardan beklentilerimiz çok çok yüksek. Bugün Sarraj ile bunları önemine binaen farklı ele aldık. Doğu Akdeniz Havzası önemli hidrokarbon rezervlerine sahip. Özellikle son dönemde bazı şirketlerin keşif haberlerini duyuyoruz. Belki yanımıza uluslararası camiada güçlü olan bazı şirketleri de alma söz konusu olabilir. Bu da Sarraj ile yapacağımız görüşmelerle ortaya çıkacaktır. Ne kadar güçlü olursa bu yatırım, işimizi de rahatlatacaktır. Doğal gaz ticaretinin, petrol veya diğer MTA'lardan farklı olarak öncelikle ihraç güzergahı ve satış anlaşmaları yapıldıktan sonra üretim safhasına geçebilen projeler olduğu da unutulmamalıdır. Onun için işi geniş tutmak gerekiyor. Bu açıdan işin dayandığı tabanı sıkı tutmakta önem var. Türkiye bunun için bölgeye olan yakınlığı, büyük bir pazar olma özelliği ve mevcut boru hatları kapasiteleri itibarıyla gazın ticarileşmesi noktasında kilit role ve öneme sahiptir. Son yaptığımız Libya Anlaşması, bu konuda hukuken de ülkemizin elini güçlendirmiş. Bu bölgede Türkiyesiz bir çözümün olmadığını tüm dünyaya göstermiştir."

ABD İLE 'ERMENİ TASARISI' GERİLİMİ

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, ABD'nin İncirlik ve Kürecik'teki üslerine ilişkin söylediği sözler hatırlatılarak, bu konuda ne düşündüğünün sorulması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

"ABD iç siyasetindeki kamplaşmanın aleyhimize sonuçlar doğurduğunu, bazı çevrelerin Trump'ı zayıflatmak amacıyla ülkemizle ilgili gelişmeleri kendi çıkarları için suistimal ettiklerini üzüntüyle görmekteyiz. Benim şahsen Trump ile olan özel hukukum birçok şeyi değiştiremiyor. Çünkü karar verici tek başına Trump değil. Bu eylemler, müttefiklik ilişkilerimizin ruhuyla bağdaşmadığı gibi ABD yönetimi ile 17 Ekim tarihinde Suriye konusunda varılan mutabakata da aykırıdır.

Sayın Trump'a Washington ziyaretimizde de aktardığım gibi Türkiye-ABD ilişkilerinin ABD'nin kendi iç siyasi dinamikleri için harcanamayacak ölçüde değerli olduğunu düşündüğümü söyledim. Bu çerçevede ABD Kongresini, ilişkilerimizin özüyle ilgili olmayan meseleleri iç siyaset malzemesi yapmaya son vermeye, müttefiklik ve ortaklık ilişkilerimize yakışır şekilde hareket etmeye davet ediyoruz. Yönetimden beklentimiz ise ilişkilerimize daha fazla zarar verebilecek adımların önlenmesi için gerekli tedbirlerin bir an önce alınmasıdır. Türkiye meşru güvenlik kaygılarıyla bu harekatı gerçekleştirdi. Ulusal güvenliğimize doğrudan tehdit oluşturan terör örgütleriyle mücadele kararlılığımız tamdır. Yaptırım tehditlerinin ve baskı araçlarının bu kararlılığı değiştirmeyeceği ABD'li muhataplarımıza her fırsatta aktarılıyor."

Ermeni meselesiyle ilgili, ABD'deki yetkililerin konuyu tam olarak bilmediğini aktaran Erdoğan, "Sözde Ermeni soykırımı konusunda bunları bütün oradaki yetkililere anlattığımız zaman bazıları bakıyorum konuya hakim değiller. Biz, 1 milyonun üzerindeki belgeyi, şu anda Silahlı Kuvvetlerimizin elindeki belgeyi, orada arşivlerimizdeki belgeyi açıyoruz, 'Buyurun' diyoruz. Gelsin tarihçiler, hukukçular bunları incelesin. Peki Amerika'da var mı? Amerika'da sadece Harvard'da bir miktar bu tür belgeler olduğu söyleniyor, onlar da açsın. Bir miktar Fransa'da olduğu söyleniyor, onlar da açsın. Ermenistan'da var mı, yok. Bütün herkes bu tür arşivlerini açsınlar ve bu arşivler, kurulacak olan tarihçilerden oluşan heyetler tarafından incelensin. Hukukçular tarafından, arkeologlar tarafından incelensin. Ondan sonra gerekirse biz siyasetçiler devreye girelim. Çünkü bu karar siyasetçilerin vereceği bir karar değildir." ifadelerini kullandı.

"HİÇBİR BELGE ORTAYA KOYAMAYANLARIN SÖYLEYECEK BİR SÖZÜ YOKTUR"

Sözde Ermeni soykırımı ile ilgili belgelerin ve tarihçilerin araştırmalarının önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Öncelikle bu karar, tarihçilerin yapacağı inceleme, araştırma neticesinde, hukukçuların yapacağı inceleme, araştırma, arkeologların işte az önce orada (izletilen videoda) kemikleri gördük, kafataslarını gördük. İşte bütün bunlar belgeler, bunlar bizde var. Biz bunları gösteriyoruz, onlar da göstersin. Bütün bunlarla beraber yapılacak çalışmalar neticesinde siyasiler bunun kararını ondan sonra versinler. Ama burada hiçbir belge ortaya koyamayanların söyleyecek bir sözü yoktur. Ama biz belgelerle konuşuyoruz. Çıkıp karar almışlar, alsanız ne yazar? Bu aldığınız kararların bir kıymetiharbiyesi yok. Çünkü bu kararlarınız sizin tamamen siyasidir, hukuka uygun hiçbir yanı yok. Hukuka uygun yanı olmadığına göre, bunları bizim zaten kabul etmemiz de mümkün değil." diye konuştu.

Her sene nisan ayında aynı konunun konuşulup Amerika gündemine getirildiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kendileri de bize söylüyorlar aslında, diyorlar ki, 'Bu alınan kararın kıymetiharbiyesi yok' bizzat kendileri söylüyor, isimlerini vermeme gerek yok. Biz burada kararlı bir şekilde yürüyoruz. Onlar böyle bir hava oluşturmak suretiyle birilerini tatmin etmeye çalışıyorlar. 1915 olaylarının üzerinden 100 yıldan fazla bir süre geçmişken bugün neden Amerika Temsilciler Meclisinde ve Senatosunda bu tür kararlar alındığının cevabı açıktır. Bu sürekli her nisan ayında gündeme gelir, konuşulur, tartışılır. Ondan sonra da bir karar açıklanır, son anda bakarsınız, sözde soykırım değil ama kenarından köşesinden geçerek bir açıklama yaparlar. Bu defa işi daha sert bir tonda açıklayarak bunu kabul ettiklerini ifade ediyorlar. Sizin kabul etmeniz, bizim de sizin karşınızda çok daha farklı bazı parlamento kararlarıyla çıkmamızı getirir."

Erdoğan, "Farklı parlamento kararlarına yönelik bir hazırlık var mı?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"Niye olmasın. Bunlar bu tür şeyleri yaparlar da, herhalde biz de elimiz boş duracak değiliz. Çok açık net, rahatlıkla söyleyeyim, Amerika'da Kızılderililerle ilgili olarak bunu söylememek, konuşmamak mümkün mü? Kızılderililerin tarihi, Amerikalıların yüz karasıdır. Buna benzer Afrika'da yaşanan birçok şeyler var. 60 kadar ülke buna benzer kararlar almışlar. Ruanda'da Fransızların yaptığı katliamları bir kenara koymak mümkün mü? Cezayir'de Fransızların yaptığı katliamları bir kenara koymak mümkün mü? Senegal'de adadan köle ticareti yaparak ta Amerika'ya kadar hücrelerde günlerce beklettikten sonra köle ticareti yaptı bunlar. Aynı insanlar. Biz de ne yapacağız bütün bunların hepsini dünya kamuoyuna açıklayacağız. Bunların elimizde belgeleri var, arşivlerde belgeleri var. Bunlarla beraber biz savunmada değil, taarruzda olacağız. Batı'nın o tarihi ırkçılık ve sömürgecilik tarihi olduğunu ortaya koyacağız. Bunca katliam ve soykırım ortada duruyorken, bizim gibi övünülesi bir tarihi olan millete bunlar ses çıkaramazlar."

"GEREKİYORSA İNCİRLİK'İ DE KAPATIRIZ, KÜRECİK'İ DE KAPATIRIZ"

"Kürecik ve İncirlik kapatılabilir mi?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şimdi bunların hepsi bizim tasarrufumuzda olan kararlardır. Böyle bir kararı vermemiz gerektiği anda bu kararı alma yetkisi bize aittir. Yeri geldiği zaman otururuz, bütün heyetlerimizle beraber kapatılması gerekiyorsa İncirlik'i de kapatırız, kapatılması gerekiyorsa Kürecik'i de kapatırız. Bütün mesele, eğer karşımıza bizim yaptırımlar gibi tedbirlerin hayata geçirilmesi durumunda, biz de bunlara mütekabiliyet çerçevesinde gereken cevabı veririz. ABD'nin ilişkilerimizde tamiri mümkün olmayan adımlar atmaması her iki taraf için de çok önemlidir.

Türkiye bir kabile devleti değildir. 780 bin kilometrekarelik ve 2 bin yılı aşkın bir tarihe sahip olan Türkiye'ye bu tür yaklaşımları reva görmek karşılıksız kalacak bir şey değildir. Bunun için de ne gerekiyorsa, mütekabiliyet esasına dayalı olarak biz bu adımları atarız. Kaldı ki biz sizinle stratejik ortağız. Biz senle NATO'da ortak değil miyiz? Beraberiz. NATO'da beraber olduğumuza göre, yok model ortak, yok stratejik ortak, yapılanlar ne? Bu stratejik ortaklığa yakışıyor mu? Nasıl böyle bir şey yapabilirsiniz, bunların oturup düşünmesi lazım. Bunlar farklı hareket etmeye devam ederlerse bizim de tabii ki buna karşı vereceğimiz cevabımız var."

"ORADAKİ AŞİRETLER BİZDEN YARDIM İSTİYORLAR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Barış Pınarı Harekatı devam eder mi?" sorusu üzerine, ekranda gösterdiği harita üzerinden açıklama yaptı.

Barış Pınarı Harekatı'nda, özellikle Türkiye'yi çok ilgilendiren yeri harita üzerinden gösteren Erdoğan, "Tel Abyad ve Rasulayn 120 kilometredir, derinlik 32 kilometredir. Bu alanda şu an bizim kontrolümüz var. Fakat Irak sınırı Malikiye denilen buradan, batı ucuna kadar 444 kilometre. Bütün bu alanda, bir kısmında Rusya ile bir kısmında ise Amerika ile yaptığımız anlaşmalar var. Bunlar 150 saat, 120 saat şeklinde anlaşmayı yaptık. Ama maalesef ne Amerika ne de Rusya buradaki terör örgütü YPG/PYD'yi buralardan çıkaramadılar. Halbuki bize verdikleri söz öyleydi. Tabii çıkartamayınca iş başa düşüyor, yapmamız gerekenler var. O zaman ne yapıyoruz, göbeğimiz biz kendimiz keseceğiz. Mesela bize kalktılar dediler ki, 'Münbiç'ten 90 günde biz bütün teröristleri çıkaracağız.' Çıkartamadılar. Hala orada bu terör örgütleri var. Oradaki aşiretler sürekli bizden yardım istiyorlar." diye konuştu.

Deyrizor'da petrol kuyuları olduğunu belirten Erdoğan, "Ama bu Deyrizor'un petrol kuyularını, buraları YPG/PYD terör örgütleri buranın petrolünü alıp, çok ilginç bir şey söyleyeceğim size, rejime sattılar. Bunların petrolünün kalitesi de yok. Çok daha ilginci şimdi, Kamışlı'da da petrol var. Oranın petrolünü de Rusya ile rejim, Deyrizor'u Amerika ile az önce ifade ettiğim YPG/PYD onlar beraber şu anda. Hani sayın Trump'un 'Petrolü çok severim.' dediği olay var ya, bu şekilde devam ediyor." şeklinde konuştu.

Türkiye'nin derdinin petrol olmadığını hatırlatan Erdoğan, asıl meselenin orada yaşayan insanların huzurunun nasıl sağlanacağı olduğunu söyledi.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Mesela ben teklifte bulundum. Dedim ki, 'Gelin Deyrizor'dan ve Kamışlı'dan çıkan petrolün satışını yapalım ama buradan hep güvenli bölge diyorsunuz, güvenli bölgeyi buradan elde edeceğimiz gelirle inşa edelim.' Biz bu işin müteahhitliğini yaparız. Parasal kaynağını da buradan elde ediyorsak, biz plan, proje çalışmalarını yaptık. Bu plan, proje üzerinden buraları sıfırdan inşa edelim. Şu anda mültecileri bu güvenli bölgeye yerleştirelim. Buranın güvenlik noktasında da Sayın Trump, ondan önce de Sayın Obama 'Biz bunların güvenliğini sağlarız.' diyorlardı. Şu anda aynı görevi biz de kısmen üstleniriz. Özellikle Batı tarafında Rusya ile bir iş birliğine girebiliriz.
Bu güvenliği hallettikten sonra bizde şu anda toplamda 4 milyon insan var. Bu 4 milyon insanın 350 bini Kürt, bunun dışında yaklaşık 3,5 milyonu Arap. 150 civarında da Arami, Keldani, Ezidi var. Bunların hepsini kendi topraklarına, kendi evlerine yerleştirelim. İnanın hiçbir ses çıkmıyor. 'Petrolü çok severim.' tamam da bu insanları niye sevmiyorsunuz. Gelin buraların gelirini alalım, şu bölgede inşa edeceğimiz yeni şehirlerde kullanalım. Bunu ben 30'a yakın lidere anlattım, kendilerine hazırladığımız kitapları verdim. Hepsinde güvenli bölge haritalarıyla var. Orada yapacağımız konutlar, ibadethaneler, valilik binaları, kaymakamlık binaları, altyapıları, üstyapısı, hepsini kapsayan şekilde verdik. Ama bir cevap yok. Çünkü dert başka."

GÜVENLİ BÖLGE

- Türkiye olarak derdimiz petrol değil, derdimiz burada (Suriye) yaşayan vatandaşların huzurunun nasıl sağlanacağı.

- YPG-PYD, bunların Kürt olarak ifade edilmesi bana göre Kürtlere saygısızlıktır.

KANDİL'E OPERASYON

Kandil'e sürekli harekatlar yapılıyor. Son dönemde yurtiçi yurt dışı operasyonlarımızda PKK'ya ağır darbeler vuruyoruz. Kaçırılan genç kızların orada nasıl muamele gördüğünü izledik. Ahlaksız adam genç kızlara nasıl tacizde bulunduğunu ekranlarda izledik. Ne yazık ki bu kızların o adamların elinde kurtulma durumu çok çok zor. Parlemantodaki temsilcilerinin hiç bunlara tepki gösterdiğini duyduk mu? Hayır.

- Yaptığımız operasyonlarla biz bunları adım atamaz hale getirdi.

- Bugün Sincan adeta ikinci Kandil olma durumunda. Bugün Yezidiler PKK nedeniyle evine dönememektedir. 

- Bugün terör örgütleri arasında ayrım yapanlar gelecekteki felaketlere tohum ekmektedir.

- Şimdi Irak tarafının yanıtını bekliyoruz. Bu arada silahlı kuvvetlerimiz terör örgütüne karşı operasyonlarını devam ettirmektedir.

- 33 bin tır buraya mühimmat silah araç gereç geldi. Bunun dışında kamyonlarla gelen silah var.

- Biz Sincar'da olsun, diğer yerlerde olsun, isterse Mahmur olsun, bu teröristleri nerede tespit edersek tepelerine bineceğiz ve PKK tamamen tasfiye edilene kadar bu mücadelemizi de sürdüreceğiz.

- Biz PKK ile mücadelenin, DEAŞ ile olduğu gibi kararlı ve ortak şekilde yapılması gerektiği görüşündeyiz. DEAŞ'ı yok ettik diyorlar, hepsi yalan. Bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle yok etmeye çalışıyorlar. Yok edemezsiniz yanlış yolu seçtiniz. 

AVRUPA FETÖ'YÜ NEDEN KORUYOR

Şu anda sayısal olarak fazla bir rakam. Yurt dışında kaçtıkları yerler ABD, Almanya Fransa.. bütün bu ülkeler bunlara barınma imkanı verdi. Ve bunlara iltica hakkı da vermeye başladılar.

Yarın Merkel'le 16:00 gibi görüşmem olacak. Tabi bu konuları yine görüşeceğiz. Yarın ki görüşmenin önemli ağırlık noktası Libya ile ilgili Berlin zirvesi oluşturacak diye düşünüyorum ama bunu gündeme getireceğim. Ne yazık ki Almanya ile ekonomik sanayi ticari sıkıntılarımız var. Biz bu noktada oralardan bize yasal olarak sözleşmemiz olduğu halde verilmesi gereken araç gereç makineler var. Vermiyorsanız da ne oluyor. Kötü komşu bize ev sahibi oluyor. Biz ne yapmaya başladık üretmeye. Bilgisayar üreteceğiz. İHA, SİHA üreteceğiz ve devam edeceğiz.

2023 2053 HEDEFLERİ

Bunları hepsi hedeftir. Tabi sapmalar olabilir. Tüm mesele bu sapmayı askeri miktara indirmektir. Kılıçdaroğlu yapaılan barajları inkar ediyor.

Filistinliler'le ilgili benim BM'de hiçbir kalem etmediğimi ifade ediyor. Filistin meselesini Türkiye'de bizim kadar mücadelesini veren başka parti yoktur. Acaba Kılıçdaroğlu'nun Filistin ile ilgili iyi bir sözü var mı?

ERKEN SEÇİM AÇIKLAMASI

Cumhur İttifakımız da Bahçeli de aynı şeyi söyledi. "Arkadaşlar bizim seçimimiz 2023'tür." Buradan bizim bir sapmamız söz konusu değildir. Biz bu ülkede açıklanan tarihlerde seçim yapmasını birileri öğrenecek. Biz şimdi tüm hazırlıklarımızı 2023 Haziran'a yapıyoruz. Çalışmalarımız devam ediyor.

Hiçbir CHP'li Külliye'ye gelmiş değil. Olsa zaten rahat rahat bunu söylerim. Kaldı ki Külliye ile ilgili 'Kaçak Saray' ifadesini kullandı. Böyle bir şey mümkün değil. Burası milletimizin.

SAĞLIK YATIRIMLARI

Önceleri biz bu işi yap işlet devret işlemiyle yapalım dedik. Ve bunu ilk büyük şehirlerde başlattık. Bir kısmı bitti bir kısmının inşaatları devam ediyor. İstanbulumuzda İkitelli tarafında büyük bir hastane olacak. Yapımı devam ediyor. Ayrıca anadoluda da büyük bir hastanenin yapımı daha devam ediyor. Vatandaş, "devletimizden Allah razı olsun" derse bir mutlu oluruz.

- Şu anda yapılacak hastanelerle birlikte Türkiye farklı bir yere gidiyor. ABD ve Avrupa bunu başaramadı.

- SMA hastalarının ilaçlarını ücretsiz hale getirdik.

KANAL İSTANBUL

Bu projeyi Belediye Başkanlığım zamanından yaptık. Başkaları yapmadı. Türkiye'de havalimanını yaptık. Berlin Havalimanı 17-18 yıl oldu hala bitiremediler. Ve onlar orada bizim başarımızı tartışıyor.

Dünyadaki tüm kanalları incelettik. Boğaz bizim için hukuki haklarımızı bile kullanamadığımız bir hattır. Boğaz'da çevre noktasında bir sıkıntı yaşayabilir miyiz. Yaşabiliriz. Bizim bunu Boğaz'dan kurtarmamız lazım.

Kanal İstanbul'u yapalım ki İstanbul'a yeni güzellikler katsın. Bizim kontrolümüz altında olan bir kanal olsun. Bu güzellik İstanbul'umuza ayrı bir güzellik katacaktır ve biz bunun için adımı attık. Bu proje birilerini rahatsız ediyor. Ülkede bir dikili ağaçları yok. Biz inşallah bu projeyi yapacağız. Yap işlet devret ile müşteri bulduk bulduk. Olmazsa devlet bütçesi ile burayı yapacağız. Diğer ülkelerle görüşmelerimiz de var. Gerekli adımları atacağız. Kanal İstanbul projesi yapılması en az 6-7 yılı bulur. Dünyada adından bahsettirecek bir proje.

KADINA ŞİDDET

Kadın haklarının güçlendirilmesi konusunda çok önemli mevzuat düzenlemeleri yaptık. Nerede eksiklik varsa üzerine gideceğiz.  Kadınlara yapılan şiddetin her türlüsünü, şiddetle kınıyorum. Bu feryadın dinmesi için ne gerekiyorsa, ben Cumhurbaşkanı olarak elimden geleni sonuna kadar yapacağım. Adli kontrolle serbest bırakılıyor. Böyle bir şeye tahammül edemiyorum. Bunun bedelini ödemesi lazım

- (ABD'li basketbolcu Larkin) Vatandaşlık konusunda biz gereğini yaparız. Böyle başarılı bir basketçiyi milli takımımızda da görmek isteriz.
- Bakü'deki maçlara gitme durumum olabilir. Roma'ya gidemeyebilirim.

Yorumlar
Çok Okunanlar