Futbolcuların 'evet' kampanyasına CHP'den öyle bir yanıt geldi ki...
Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Böke, "(Bazı sporcuların başlattığı 'evet' kampanyası) Ekmeğini taştan çıkarmak zorunda kalan milyonlar var Türkiye'de, onlar kendi yarınları için 'hayır' diyecekler ama belli ki kendi kazandığı milyonlar ancak sarayın vesayetine bağlı olanlar, Türkiye'yi yok etmek pahasına 'evet' demeyi göze almışlar" dedi.
Abone olCHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek
Böke, bazı sporcuların sosyal medya üzerinden başlattığı
referandumda "evet" kampanyasına ilişkin, "Ekmeğini taştan çıkarmak
zorunda kalan milyonlar var Türkiye'de, onlar kendi yarınları için
'hayır' diyecekler ama belli ki kendi kazandığı milyonlar ancak
sarayın vesayetine bağlı olanlar, Türkiye'yi yok etmek pahasına
'evet' demeyi göze almışlar." dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal
Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.
Böke, MYK toplantısı sonrasında gazetecilere açıklamalarda
bulunarak, sorularını yanıtladı.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'un dün
tarihin kara sayfalarına geçecek bir açıklama yaptığını anımsatan
Böke, Kurtulmuş'un "Suikastler, canlı bombalar devam edebilir,
referandumdan 'evet' çıktıktan sonra terörün sesi kısılır."
dediğini ileri sürdü.
Bunun hem itiraf hem de bir tehdit olduğunu savunan Böke, şöyle
konuştu:
"İtiraftır, çünkü bir Hükümetin Sözcüsü bu açıklamayla terör
örgütlerine hükümetin göz yumduğunu, bu sebeple insanlarımızın
öldüğünü, hatta Türkiye'nin bu göz yumma nedeni ile bir terör kaosu
yaşadığını açıkça söylemiştir. Bu cümle kendi başına bir tehdittir,
çünkü 'eğer evet derseniz, başkanlık rejimini getirirseniz terör
bitecek ama 'hayır' derseniz terör sürecek' demektir. Bu, AKP'nin
ne ilk itirafı ne de ilk tehdididir. AKP'nin vatandaşı terörle
tehdit etmek gibi bir alışkanlığı var. Hatırlarsınız, 7 Haziran
seçimlerinin ertesinde iktidarı kaybediyor olmanın telaşıyla
bugünün saray danışmanı Burhan Kuzu çıktı, 'Millet kaosu seçti'
dedi. Hemen ardından 1 Kasım süreci başladı. O süreçte Erdoğan
çıktı, '400'ü verin bu iş huzur içinde çözülsün' dedi. Ne hikmetse
o süreçte Türkiye kaosa sürüklendi, terör saldırılarıyla
canlarımızı verdik, darmadağın olduk."
O günün Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun da "Bombalar patladı, oyumuz
arttı" dediğini öne süren Böke, iktidarın vatandaşı terörle tehdit
ettiğini, şimdi de aynı tehdidin yapıldığını kaydetti.
Tüm bunlara rağmen terörün bitmediğini aksine arttığını belirten
Böke, "Siz her seçim dönemi bu sopayı neden sallıyorsunuz ve terör
neden bitmiyor diye sorarlar. Biz de soruyoruz; terör sizin için
çözülecek bir sorun değil de siyaseten kullanılacak bir araç mıdır?
AKP hükümeti sözcüsünün bu sözlerinin anlamını mutlaka
açıklamalıdır. Yoksa hükümet zan altında kalır." diye konuştu.
Ekonomi eleştirisi
İktidarın en temel görevinin vatandaşın can ve mal güvenliğini
korumak olduğunu anlatan Selin Sayek Böke, "Asgari ücret açlık
sınırının altındayken, asgari ücrete yapılan 104 liralık zam iki
haftada erimişken, Türk lirası yüzde 26 civarında değer
kaybetmişken, Türkiye'nin gündemi bunlardan çok uzakta, ülkenin
geleceği bir rejim değişikliği inadına kilitlenmiş durumda."
değerlendirmesini yaptı.
"Türkiye, bırakın rejim değişikliğini, fiili başkanlığın miladı
olan 2014 yılından beri zaten bu tek adam rejiminin faturasını
ödüyor." diyen Böke, bu dönemde Türkiye'nin fakirleştiğini
savundu.
Yine bu dönemde ilk defa Türkiye ekonomisinin küçüldüğünü, 700 bin
kişinin de işsiz kaldığını öne süren Böke, "Fiili başkanlık
döneminde yaşadıklarımız, rejim değişikliği olursa ne
yaşayacağımızın somut göstergesi. Perşembenin ne getireceği
çarşambadan belli." ifadelerini kullandı.
"Paket yeniden açıklandı"
Merkez Bankasının faiz kararını dün açıkladığını anımsatan Böke, bu
karar ve sonrasında yaşananların, bankanın bağımsızlığının ve
saygınlığının iktidar tarafından eritildiğini gösterdiğini
bildirdi.
Merkez Bankasının siyasetçileri kızdırmama korkusuyla, ekonominin
gerçekleriyle kendi yaptıkları arasına sıkışıp kaldığını savunan
Böke, bankanın tek adam rejimi kaynaklı bu sıkışıklığının
Türkiye'ye her gün ekonomik bedeller ödettiğini ileri sürdü.
Böke, tek adam rejiminin kurumları çökertmesinin, bir bedel olarak
80 milyona geri döndüğünü vurgulayarak, siyasi risk olmasa,
kurumların üzerinde baskı kurulmasa, kurum saygınlıkları yok
edilmese, Türk lirasının değer kaybetmeyeceğini, faizlerin
artmayacağını anlattı.
"Reform" kelimesinin de içinin boşaltıldığını kaydeden Böke,
Eylül'de duyurulan Doğu-Güneydoğu teşvik paketinin yeniden
ambalajlanarak, "Cazibe merkezleri" adı altında büyük şaşaalarla
yeniden açıklandığını ileri sürdü.
Böke, arka arkaya paket açıklama ihtiyacının, hem iş
yapılmamasından hem de yapılanların işe yaramamasından
kaynaklandığını iddia ederek, "Siyasi istikrarsızlık, hukuksuzluk,
terör ve güvensizlik devam ettiği sürece bu paketler ve Merkez
Bankası hiçbir soruna çare olamaz. Hepimize düşen görev, bu siyasi
istikrarsızlığı, hukuksuzluğu, demokrasi yoksunluğunu bir an evvel
düzeltmek ve Türkiye'nin, 80 milyonun ortak sorununa çare
olmaktır." diye konuştu.
"Ekonominin huzura, güvene ihtiyacı var"
Türkiye ekonomisinin huzura, güvene, güvenliğe, demokrasiye,
birlikte yaşama kültürünü geliştirecek bir değişime ihtiyaç
duyduğunu belirten Böke, rejim değişikliği dayatmasıyla, statükoyu
ve vesayeti derinleştirecek adımlardan uzak işler yapılması
gerektiğini aktardı.
Referandum sürecine gidilirken, daha ilk haftadan "Hayır"
diyeceğini açıklayan kişi ve kurumlara baskıların başladığını
kaydeden Böke, iktidarın referandum stratejisinin "korku ve tehdit
olduğunu" iddia etti.
Böke, Türkiye Kamu-Sen'e dün bir saldırı yapıldığını anımsatarak,
şunları söyledi:
"Rejim değişikliğine 'hayır' diyenlere, Cumhuriyet'e sahip
çıkanlara, 'milletin egemenliği sarayın egemenliğinden kıymetlidir,
saraya teslimiyete hayır' diyenlere, ister Hükümet yandaşları
tarafından, isterse Hükümetin cesaretlendirdikleri tarafından
gelebilecek hiçbir tehdide pabuç bırakmayacağız. Buna 'demokrasi,
Cumhuriyet, Türkiye'nin birliği, beraberliği, birlikte yaşama
kültürü' diyen hiç kimse izin vermeyecektir ve izin vermemelidir.
Vatandaşından STK'sına, derneklerinden odalarına hepimize ortak bir
görev düşüyor, demokrasiyi bu referandumda da yaşatmak ve daha
sonra demokrasiyi hep beraber inşa edecek hayır adımını atmak
hepimizin en temel görevi. Ne yaparsanız yapın, Türkiye'ye, tek
adam rejimine karşı duranların mücadelesine ve demokrasiye engel
olamayacaksınız. Bu ülkede mutlaka demokrasi kazanacak, er ya da
geç. 'Türkiye, Cumhuriyet' diyen, 'Bizi fakirleştiren, ayrıştıran,
tehdit eden bu düzen değişmeli' diyen herkes, mutlaka 'hayır'
diyecek."
Sporcuların "evet" kampanyası
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Böke,
açıklamasının ardından, basın mensuplarının sorularını
yanıtladı.
"Bazı milli sporcuların sosyal medyada başlattığı 'evet'
kampanyasının" sorulduğu Böke, "Ekmeğini taştan çıkarmak zorunda
kalan milyonlar var Türkiye'de, onlar kendi yarınları için 'hayır'
diyecekler ama belli ki kendi kazandığı milyonlar ancak sarayın
vesayetine bağlı olanlar, Türkiye'yi yok etmek pahasına 'evet'
demeyi göze almışlar." yanıtını verdi.
"Başbakan Binali Yıldırım, CHP'yi kastederek, 'Türkiye emin
adımlarla muasır medeniyetler seviyesine ilerliyor. Telaşları kendi
gelecekleri, kendi ikballeri. Sizin ikbaliniz için Türkiye'nin
önünü tıkamaya hiç kimsenin hakkı yok.' dedi. Bu konuda bir
değerlendirmeniz olur mu? İkbaliniz konusunda bir endişeniz var
mı?" sorusu üzerine Böke, "AKP'nin kendi ikbaliyle ilgili olan
endişesi her adımından belli olduğu için burada çok açık bir
kendini ifade ve itiraf yaşanmış bir kez daha. AKP'nin huyudur
itiraf eder, tehdit eder." dedi.
Böke, Türkiye'de yeni bir saray vesayeti kurmak isteyenlere karşı
duracak demokratik güçleri güçlendirmenin CHP'nin tek görevi
olduğuna işaret ederek, "Hiçbir endişemiz yok. Biliyoruz ki bu
topraklardan sadece ve sadece birlikte yaşama kültürü ve demokrasi
çıkar." değerlendirmesinde bulundu.