GEMİLER
Tekne, taka, kayık, vapur, yat ya da bulmacalarda sıkça sorulan alamana.. Ortak isim kullanalım; gemi diyelim bu yazılık!.
Denizi sevince mütemmim cüzlerini sevmemek olur mu hiç? Bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla seviyoruz elbet..
Yazı konusuna gelirsek!. Gemiler!.. Amaa; dünya tarihine geçmiş gemiler!.
Haydi ‘ Avara ‘ diyelim!.
İlk gemimiz elbette Bandırma.. O vapur ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş hikayesini barındırır rotasında. 1878 yılında Glasgow’da yapılmış ve 1891 yılında ‘ Kymi ‘ adıyla İstanbul Limanı’na kayıt edilmiş. 1910’da Osmanlı Seyrüsefain İdaresi’nce ‘ Bandırma ‘ adını alıp posta vapuru olarak kullanılmış. 16 mayısta yola çıkıp 19 mayıs 1919 sabahının erken saatlerinde Mustafa Kemal Paşa’yı Samsun’a çıkaran gemiye sahip çıkılamamış maalesef!. 1925’te İlhami Söker adında bir armatör tarafından satın alınıp parçalanmış!. Neden sonra tarihimizdeki önemi hatırlanıp 2001 yılında benzerinin inşasına başlanarak 2003 yılında bitirilmiş. Halen Samsun’un Canik ilçesinde müze olarak ziyaretçilerini bekliyor.
Sırada bir devrim şahidi daha var; Granma!.. 1943 yılında inşa edilmiş 18 metre uzunluğunda ve 12 kişilik bir gezi teknesi hepi topu!. Ama; 25 kasım 1956’da Meksika’nın Veracruz Limanı’ndan hareket ettiğinde 82 kişiyi taşıyordu. 2 aralık 1956’da Küba’nın Oriente bölgesinde karaya çıktılar. Üçüncü gün saldırıya uğrayıp 12 kişi kaldılar. Kalanlardan Fidel ve Raul Castro, Camilo Cienfuegos ve Che Küba Devrimi’nin ünlü dört kahramanıdır. Nazım da Havana Röportajı adlı şiirinde Granma’dan bahseder:
"956’nın Kasımında
Fidel de içlerinde
82 kişi Granma gemisinden denize indi
956’nın Kasımında Küba kıyılarına sokulan Granma gemisinden denize inip
yarı bellerine kadar suya gömülü
ve silahlarını başlarının üstüne tutarak
ve ansızın
ve bir anda açılan top ve mitralyöz ateşi altında karaya çıkıp
ve karanlıkları polis köpekleri gibi koklayan, araştıran ışıldaklardan sakınarak
ve sarıldınız teslim olun seslerini
ve iri kurbağaları çiğneyip bataklıklara
ve şekerkamışı tarlalarına dalarak
ve palmiyelerle hindistan cevizi ağaçlarının ardı sıra tepeleri tırmananlar
Sierra Dağı’nda buluştu"..
Üçüncü gemimiz Santa Maria. Kristof Kolomb’un 528 yıl önce Asya’ya yeni bir yol bulmak amacıyla çıktığı seferindeki sancak gemisi; Santa Maria.. Her ne hikmetse; üzerinde o coğrafyanın yerlilerinin yaşadığı kara parçasına çıkışlarını ‘ Keşif ‘ diye nitelendirir batılılar!. 10 haftalık seyrin bir gecesinde Haiti açıklarında Santa Maria’nın batmasına engel olamayan Kolomb da; kalan iki gemiyle Amerika’ya çıkmış ama Asya’yı keşfettiğini sanmıştır. Üstelik çıktığı yerin Asya olmadığını öğrenemeden ölmüştür.
Geldik USS Missouri Zırhlısına. 2. Dünya Savaşı’nın en ateşli günlerinde ilahi rüzgar anlamına gelen ‘ Kamikazeler ‘ Birleşik Devletler ’e büyük kayıplar verdirmekteydi. Bomba yüklü uçaklarla düşman gemilerine intihar dalışları yapan bu kamikazeler savaşın seyrini Japonya lehine döndürmeyi başarmıştı aslında!. Ta ki Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının korkunç yıkımına kadar!. İşte o Missouri, güvertesinde Japonya’nın ‘ Koşulsuz Teslim ‘ anlaşmasını imzaladığı gemidir!. Aynı Missorui kendisine eşlik eden Providance ve Power zırhlılarıyla birlikte 1946 nisanında İstanbul’u da ziyaret etmiştir.. Bu ziyaret, o dönemin siyasi konjonktüründe SSCB’ye karşı bir gövde gösteri olarak yerini almış ve iki kutuplu dünyada Türkiye’nin de tercihini yansıtmıştır.
Son gemimiz bir kahraman. Çanakkale Destanı’nın en önemli figürlerinden Nusret Mayın Gemisi. Almanya'da özel olarak inşa edilmiş olan Nusret Mayın Gemisi’nin en önemli özelliği, dar alanlarda kolayca manevra yapabiliyor olmasıydı. Boğaza yerleştirdiği mayınlar yüzünden Irrestable, Ocean, Bouvet batmış; Inflexible, Golva ve Suffen zırhlıları ağır yaralar almıştır. Neyse ki bu kahraman gemiyi jilet olmaktan kurtarmışız. Halen Tarsus’taki Çanakkale Savaşı Şehitleri anısına yaptırılan parkta sergilenmektedir.
Evet!. Deniz tutmamıştır umarım!.
Bir sonraki yazıda buluşmak üzere; sağlıklı ve mutlu kalın…