HASRET

Gidiverdi mi, kaçıverdi mi, göçüverdi mi fena! O kadar zaman birlikte olunan ve günün birinde giden her ne, her kim olursa olsun; fena..

Mahpushanede çile dolduran mahkuma sor; özgürlük diyerek iç çekecektir. Cennet kokulu anasının mezarı başında dua eden öksüze  sormaya gerek var mı? Az sonra çok zorlu bir ameliyata girecek hasta için sağlıktır o gidiveren ve yakalanmaya çalışılan! Başı kötü dertte olan bir evlat düşünmez mi; ‘ Babam hayatta olsa bulurdu bir çıkış yolu ‘ diye..

Özlemi bir sonraki aşkta bitiverecek olan giden yarin acısı en hafifidir de; sanat alanında en çok işleneni de budur! Hemen itiraz etmeyin, kızmayın. Yazının sonuna kadar sabır diliyorum..

Hasreti çekilenlerin çok azının geri dönüp o ızdırabı dindirme olasılığı vardır. Mahkum, zamanı geri alıp temize çıkamaz.

Ne iyi olurdu anamızın, babamızın hep ama hep yanımızda olması. Ama..

Az sonra yatılacak ameliyat masasına kadar çok şansımız olduydu sağlığımızı korumak adına; öyle değil mi?

Buraya değin saydıklarımın özünü oluşturan hasretin ortak özelliği kişisel olması. Oysa; kaybedildiğinde domino taşı misali başka pek çok kazanımı peşinden sürükleyen bir şey daha var: Toplum Sağlığı.. Toplum sağlığını yaklaşık bir buçuk yıldır örseleyen şey ise Covid-19 Salgını..

Uluslararası örgütler ( WHO ) başta olmak üzere gezegendeki tüm aktörlerin tee başından beri insan yaşamının önemini ve değerini kavramadıkları bir süreç yaşıyoruz. Dünya genelinde can kaybı dört milyonun üzerinde maalesef!

Karanlık bir odada el yordamıyla felaketten çıkış aranırken çakan bir iki kıvılcımın peşinden gitmek kadar doğal ne olabilir? O kıvılcım aşıdır dostlarım.. Konunun uzmanlarının da farklı yönde düşündüğünü sanmıyorum. Bildiğim; kişisel özgürlüğün bir başka kişinin özgürlüğünü tehdit ettiği yerde bitmesi gerektiği!.

Sevdiklerinize sarılmanın hasretini çekmiyor musunuz? Bu meret yüzünden yaşamını kaybedenlerin acısı cayır cayır yakmıyor mu yüreğinizi? Toplum sağlığının yeniden kazanılması sürecinde özgürlüklerimizin de kısıtlandığının farkında değil misiniz? Önüne ne getirirseniz getirin! Fiziksel, ekonomik, seyahat, sanat özgürlüğü!.

İleride ne olacağını ben dahil kimsenin bilmediğine eminim.. Bildiğim aşı dışında henüz bir silaha sahip olmadığımız.

Düşündüm de; ölüler yaşama hasreti çekerler mi?

Peki ya günahsız bir insanın ölümüne sebep olanlar vicdan azabı?

Elbette emin değilim ama; aşıyla derinizin hemen altına zerk ettikleri çip falan değil de vicdan olsa gerek..

Haydi aşıya…

 

Yorumlar