İrfan Değirmenci, ezilmiş hisseden herkesin hikayesini yazmak istiyordum
Çıkaracağı yeni kitabı 'Bir Uyuyup Uyanalım' ile ilgili basın mensuplarıyla bir araya gelen İrfan Değirmenci, "Son süreçte kendini dışlanmış, ezilmiş ötekileştirilmiş hisseden herkesin hikayesini yazmak istiyordum" dedi.
Abone olİrfan Değirmenci’nin sosyal medya üzerinden referandum için tavrını açıklamasının ardından Kanal D’deki haber programı sonlandırılmıştı. Değirmenci’nin bir yıl önce yazmaya başladığı kitabı 24 Şubat Cuma günü okurlarıyla buluşacak. İşsiz kalmasının ardından son düzenlemeleri yaptığını belirten Değirmenci “Bir Uyuyup Uyanalım” adlı kitabıyla ilgili Gazete Duvar’a konuştu.
DAHA ÇIKMADAN İKİNCİ BASKIYA HAZIRLANIYOR
İlk basım için 10.000 olarak belirlenen “Bir Uyuyup Uyanalım” kitabı ön satışa çıkmasının ardından İnkılap yayınevine ikinci basım kararını aldırdı. Toplam 490 sayfa olarak hazırlanan Değirmenci’nin yeni kitabının yazım süresi toplam bir yıl sürdü. Kanal D’deki görevine son verilmesinin ardından kitaba yoğunlaşarak düzeltmeleri tamamlayıp matbaaya veren Değirmenci şunları aktardı:
‘YAŞAR KEMAL’E LAYIK OLMAKTIR BÜTÜN AMACIM’
Kitabınızı hangi koşullarda yazdınız ve nasıl bir hikaye anlatıyorsunuz?
Ben çok iddialı bir şey roman yazmak ve cesaret gerektiren bir iş ve buna soyunduğumda referandum filan ortada yoktu. Özellikle geziden beri yaşadıklarımız ortada. Bu son süreçte kendini dışlanmış, ezilmiş ötekileştirilmiş hisseden herkesin hikayesini yazmak istiyordum. Bu toprakların yetiştirdiği en büyük romancı Yaşar Kemal bu noktada bana örnek oldu. Hayatının son günlerinde ne yapmak istersiniz sorusuna daha iyi yazmak isterim diye yanıt vermiş bir büyük usta, Çukurova’da yaptığı röportajlarla muhabirlikten gelip büyük bir romancıya dönüşmüş Yaşar Kemal varken başka kimseyi örnek alamazdım. Bir meslek büyüğümüz olan Yaşar Kemal’e layık olabilmektir bütün amacım.
‘ASHAB-I KEYF SÖYLENCESİNE DAYANIYOR’
Naçizane Yaşar Kemal’in yazdığı bütün kitapların kökleri bu toprakların yüzlerce yıllık efsanelerinde masallarında süslü kültüründe nesilden nesile aktarılmış söylencelerinde benim kitabımda yine aynı şekilde binlerce yıllık bir 7 uyurlar Ashab-ı Kehf söylencesine dayanıyor. Kuran’ı Kerim’de de başka kutsal kitaplarda da geçiyor bu. Ashab-ı Keyf yaşadıkları dönemin sıkıntılarından ve baskısından kurtulmak için bir mağaraya kapanıp yüzlerce yıl uyuyup uyananların hikayesidir. Ortadoğu’da, Asya’da farklı inanışlarda ve kültürlerde de yer edinmiş bir söylencedir. Herkes birbirine peki bu işin sonu ne olacak, biz ne olacağız sorusunu sorarken, umudu her daim korumayı şiar edinmiş yazarın bu sorulara verdiği ufak bir yanıttır belki de.
‘Bir Uyuyup Uyanalım’ kitabının içeriğine dair bir şeyler söylemek ister misiniz?
7 karakterim var. Aynı apartmanda yaşamaya çalışan. Apartmanın adı da Kısmet Apartmanı. Kısmet Apartmanının en üst katında Belkıs Abla var. Belkıs Karaoğlu, Kahramanmaraşlı, Âşık Mahsuni Şerif’in Köyü Berçenek’ten . 68 yaşında yalnız yaşamaya çalışan ve kimine göre evine çöp biriktiren ve aklı dengesini yitirmiş bir kadın, kimine göre ise bir filozof. Belkıs abla’nın köpeği … Kıtmirsu. Üç bacaklı bir sokak köpeği. Bacağının birini trafik kazasında kaybetmiş. Belkıs abla ona yürüteç yapmış. Poyraz Portakaloğlu…. (Boreas Portakaloglu)…
1964’te İstanbul’dan ayrılmak zorunda kalmış bir Rum ailenin İstanbul’da dönüp yaşamak isteyen eşcinsel oğulları. Onun sevgilisi Mert Korkut. Asker emeklisi babanın eşcinsel oğlu. En büyük hayali İstanbul’da bir barda zennelik yapmak. Yusuf Türkkan. Şırnaklı bir Kürt. Atama bekleyen bir tarih öğretmeni aynı zamanda. Eşi Meryem Türkkan, Bulgaristan göçmeni bir ailenin Çingene diye dışlanan kızı. KHK ile görevden uzaklaştırılan Türkçe öğretmeni.
Nergis Cezveci tesettürlü bir genç kadın. Yurtta tanıştığı ablaların zorla cemaat yurduna göndermeye çalıştıkları ama o yurda gitmek istemeyen genç bir kadın. Onun hikayesi de çok enteresan onu okuyucuya bırakalım.
Bunlar 7 karakter ve bir köpek… Tıpkı 7 Uyuyanlar’daki gibi. Peki bu 7 kişi ve köpekleri Kıtmirsu o mahallede o apartmanda istedikleri ve var oldukları gibi yaşayabilecekler miydi? İşte kitap bunu anlatmakta. Kitap 6 aylık biz zaman diliminin öyküsü. 30 Ekim’de Cumhuriyet Bayramı’ndan bir gün sonra başlayıp 21 Mart Bahar Bayramına kadar yaşananların öyküsü.”
‘ESKİ BİR TELEVİZYONCU’
Kadın cinayeti, çocuk istismarı, siyasetin karanlıklarında dönen dolaplar, toplumun tüm kesiminden insan manzaralarının olduğunu aktaran Değirmenci’nin kitap tanıtım yazısından bir bölüm ise şöyle:
“Zaman zaman haberlere konu olan anket çalışmaları vardır hani ‘Aşağıdakilerden hangisinin komşunuz olmasını istemezsiniz?’ diye sorulan… O anketlerde en çok işaretlenen şıkların hepsini düşünün şimdi. Kimden nefret ediyorlarsa onları düşünün. Nefret suçlularının kurbanlarını düşünün. Önyargıyla yaklaşanları düşünün. Ötekileştirilenleri düşünün. Dışlananları, kovulanları, ayrımcılığa ve haksızlığa uğrayanları düşünün. Haklıysan haksız konuma düşürenleri, kapının önüne konulmak istenenleri düşünün. Yeterince düşündüyseniz okumaya başlayabilirsiniz. Uykunuz geldiği anda, hiç çekinmeyin, kitabı bir kenara koyup gözlerinizi yumun. Bir uyuyup uyanalım her şey daha güzel olacak biliyorum.”
yurtgazetesi