İZMİRİM

Bakın tarihe! Başka bir şehir yoktur ki; ulusal bağımsızlık mücadelesinin hem başladığı hem de bittiği yer olsun.. Kadim kimliğiyle böyle bir şehri yazı konusu yapmaktan dahası bu şehrin doğma büyüme evladı olmaktan elbette sonsuz bir onur ve gurur içindeyim..

1919 yılı mayısının başları.. Osmanlı için tarih sahnesinden çekilme zamanları.. İngiliz, Fransız ve İtalyan yetmezmiş gibi Yunanistan da ganimetten pay alma sevdasındadır.. 

İşgalden bir gün önce, 14 Mayıs 1919’da o dönemdeki adıyla İzmir İdadisi’nden Mustafa Necati’nin önderliğinde Hasan Tahsin, Moralızade Halit ve Nurettin Ragıp Bey’in önderliğinde Reddi İlhak Heyet-i Milliye’nin ‘’ Ey Bedbaht Türk ‘’ diye başlayan tarihi bildirisi yayımlanır.. Yakın dönemde Bahribaba  Parkı olarak bilinen Maşatlık’ta yakılan özgürlük ateşleri eşliğinde okunur. İdadinin öğrencileri cadde cadde, sokak sokak dağıtırlar bu bildiriyi.. İşte o idadi ki bugün İzmir Atatürk Lisesi adıyla eğitime devam etmekte. Bu kahraman okulun mezunu olmakla da onur ve gurur doluyum. Kendimizi bildiğimizden beri güçlünün değil haklının yanında oluşumuzu sağlayan mayamızı bu ruha borçluyuz!.

( Konuyla ilgili yine okulumuz mezunu Atatürk Araştırmacısı Ahmet Gürel ve Gazeteci-Yazar Yaşar Aksoy ağabeylerimin eserlerini salık veriririm.. )

Üç yılı aşkın bir dönem Yunan işgali altında kalır canım İzmir.. Pes etmek mi? Kuvayi Milliye ve efeler o üç yılda rahat bir nefes aldırmaz ki işgalcilere. Daha 15 Mayıs 1919’da Hasan Tahsin’in revolverinden çıkan kurşunlarla işgalci yunanın bayraktarı zaten indirilmiştir!. İşte o günden bu yana geri sayımdadır İzmir ve İzmirli..

1922 yazının sonları.. 26 Ağustos günü, Çılgın Türkler, debisinin hesabı mümkün olmayan bir nehir hızıyla Anadolu’nun ortalarından Akdeniz’e doğru akmaktadırlar. İşgal karargahında tedirginlik, Türklerin yaşadığı mahallelerde sevinç vardır. Evlerde sandıklar açılmakta, saklanan bayraklar kesin zafer için temizlenmektedir. Bayrakları olmayanlar bayrak dikimi yarışındadırlar. Kırmızı ve beyaz kumaş kumaşların değiş tokuşu bile yapılmaktadır. Muzaffer Türk Ordusu karşılanacaktır!. Emperyalizme ilk ve en okkalı tokadı atan ulusun bayramı yakındır yakın..

9 Eylül 1922.. İki haftalık çılgın yürüyüşün sonları, Belkahve sırtları.. Şehirde çatışmalar yer yer sürmektedir. Mustafa Kemal bir çınar ağacının dibine çöker. Köylüler tarhana çorbası pişirip getirirler. İki kaşık alıp sigarasını yakar. Zaferi Ankara’ya şu sözcüklerle haber verir : Birliklerimiz İzmir’in doğu sırtlarında düşmanın son direnişini kırdıktan sonra mağlup düşmanla beraber İzmirimize zaferle girmişlerdir..

O sıralarda şehirde, Pasaport kıyılarında can pazarı yaşanmaktaydı. Körfeze demirli İngiliz ve Yunan zırhlılarına ulaşmak isteyen işgal askerleriyle doluydu deniz.. Denize dökülmüşlerdi..

Yüzbaşı Şerafettin Bey ise Hükümet Konağı’na Türk Bayrağını çekmekteydi.. Belgesellerde göğsümüz kabararak izlediğimiz o görüntülerdeki bayrak halen Bornova Belediyesi’nce Belkahve’de yapılan Ata Anı Evi’nde sergilenmektedir..

Bugün 9 Eylül 2021..

Gururlan İzmirim, gururlan İzmirlim..

Dağlarında açan çiçekler onurumuzdur…       

Yorumlar