Kandilli'den korkutan açıklama: Sıcaklıklar gittikçe artıyor
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Meteoroloji Mühendisi Adil Tek, sıcaklıkların giderek arttığını belirterek uyarıda bulundu.
Abone olBoğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nde, "İcadiye Tepesi'nde İlk Rasat" etkinliği düzenledi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Meteoroloji Mühendisi Adil Tek, "Sıcaklıklar gittikçe artıyor. Son 100 yılda 1- 1.5 derecelik bir artışı gözlemledik. Buz olan günlerin sayısı azalıyor yani hava daha da ısınıyor" dedi.
Enstitüsünün, 150. yılı nedeniyle düzenlenen etkinliğe, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Afet Yönetim Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Meteoroloji Mühendisi Adil Tek katıldı.
"2013- 2017 YILLARI ARASI EN SICAK 5 YIL"
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı
Başkanı Meteoroloji Mühendisi Adil Tek programda yaptığı
konuşmasında, küresel iklim değişikliğini tencereye benzeterek,
atmsoferin aynı bir tencere gibi aşağıdan ısıtıldığını
belirterek,
"Ne oluyor küresel iklim değişikliğinde? Atmosferi aşağıdan
ısıtıyoruz. Bir tencereye koyuyoruz. Bir parça kaya parçası,
üzerine bir parça buz. Tencereyi alttan ısıtmaya başlıyoruz.
Tencere alttan ısınmaya başlayınca su yavaş yavaş hareketlenmeye
başlıyor. Isıyı verdiğimiz zaman su moleküllerinin hızlarını
artırıyoruz. Havada da varsa hava moleküllerinin hızları artıyor.
Küresel iklim değişikliğinde de hava ısındığı zaman, içinde bulunan
gazların moleküler hızları artıyor. Moleküler hızlarının artmasının
karşılığı aslında fırtına. Tencerenin içerisindeki sıcaklık arttı,
buz erimeye başladı. Suyun ve yağışın miktarları artmaya başladı.
Buna ben 'tencere modeli' diyorum. Problem havadaki gazların
moleküler hızlarının artması" diye konuştu.
"HAVA DAHA DA ISINIYOR"
Dünya Meteoroloji Teşkilatı'nın 2017 yılında yayımladığı rapordan
alınan sonuçlara değinen Tek, "Okyanuslardaki asitlenmeler devam
ediyor. Okyanuslardaki sıcaklık artışı sürüyor. 2017 dünyanın
üçüncü en sıcak yılı oldu. Sera gazlarındaki artış devam ediyor.
2013-2017 arası dünyanın en sıcak 5 yılı olmuş durumda. Dünyada
2017'de meydana gelen büyük olaylara baktığımızda; Amerika'da ve
dünyada en yıkıcı kasırga sezonu oldu. Columbia'da kuvvetli
yağışlardan dolayı toprak kaymalarından birçok ölüm meydana geldi.
Bizde durum ne vaziyette? Sıcaklıklar gittikçe artıyor. Son 100
yılda 1- 1.5 derecelik bir artışı gözlemledik. Buz olan günlerin
sayısı azalıyor yani hava daha da ısınıyor" ifadelerini
kullandı.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE UYUM VE AFET RİSKİ
YÖNETİMİ
Ardından söz alan İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi
ve Afet Yönetim Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu,
"İklim Risk Yönetimi" adlı sunumda, "Müthiş bir tahribat var. Ondan
sonra da 'İklim değişti' diyoruz. İklim değişikliği bizim için
nasıl problem oluyor?" diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesela geçtiğimiz kış kar yağmadı. Çünkü sistemler kuzeye kayıyor.
Bizim iklim değişikliğiyle mücadelede yapmamız gereken iki türlü
şey var. Bir tanesi, zarar azaltmak. İklime verdiğimiz zararı
azaltmak. Bir de ne yaparsak yapalım havadaki bu karbon 200 sene
havada duracak, bize zarar verecek. Şu anda bütün karbonu kessek
bile 200 sene bunun etkisinde kalmaya devam edeceğiz. O zaman uyum
sağlamamız gerekiyor. Trump'tan sonra zarar azaltma işi biraz
sıkıntıya düştü. Paris Anlaşmasını onaylamıyor, Türkiye de
onaylamıyor. Henüz meclisten geçmiş değil. Ne kaldı elimizde? Uyum.
Biz ne yaparsak bundan daha az zarar görürüz? Dünyada
hidrometeorolojik afetlerin sayısı hızla artıyor. Türkiye'de de
artıyor. Ne yapmamız lazım? İklim değişikliğine uyum sağlayacağız
bir de afet riski yöneteceğiz çünkü bizim şu anda kabul edilemez
bir riskle karşı karşıyayız. Marmara'da beklenen deprem kabul
edilemez bir risk oluşturuyor bize. Yönetilemez bir risk durumunda.
Bunu azaltıp, yönetilebilir seviyeye indirmemiz lazım. Afet
yönetiminin amacı budur. Bu kabul edilemez riski aşağıya indirmemiz
için bütün sektörlerde uyum gerekiyor. Uyum çalışmasının adımları
var bir de afet risk yönetiminde tehlike analizi, risk analizi,
afet önleme stratejileri, zarar azaltma gibi."
"7-8 SENE SONRA TÜM SUYU KULLANMAMIZ
GEREKECEK"
Kadıoğlu, kuraklık ve sel konusuna değinerek, "Bunların ikisi de uç
afetler. Biri suyun bir yokluğu biri fazlalığı. Aşırı kuraklığı
takip eden kuraklığın sele uğraması ihtimali çok yüksek. Çünkü
toprak beton gibi oluyor. Suyun artık akması çok zor. 2012 yılı
verilerine göre yılda 44 milyar metreküp su kullanıyoruz. 2023
yılında 112 milyar metreküpün 112 milyar metreküpünü kullanmak
zorunda kalacağız. Yarısını kullanırken her gün kuraklık var diye
ağlıyoruz. Türkiye'nin su potansiyeli 12 milyar metreküp. 7-8 sene
sonra tüm suyu kullanmamız gerekecek ama yağmurumuzu
toplayamıyoruz. Yağmur suyu toplama problemimiz var. Yağmurumuzun
çoğunu da tarımda kullanıyoruz. Yağan suyu toplayamıyoruz. Eskiden
Sultanbeyli, Ömerli Barajı'nın havzasıydı, yağan yağmurlar sızıp
topraktan göle gidiyordu. Şimdi kanalizasyona gidiyor ve altyapıda
kaçaklar var. Başka yerden su almaya çalışıyoruz. Belli bir
zamandan sonra çevredeki su kaynaklarının tükenme ihtimali var"
şeklinde konuştu.
"2013- 2017 YILLARI ARASI EN SICAK 5 YIL"
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı
Başkanı Meteoroloji Mühendisi Adil Tek ise programda yaptığı
konuşmasında, küresel iklim değişikliğini tencereye benzeterek,
atmosferin aşağıdan ısıtıldığını belirtti. Tek şunları
kaydetti:
"Ne oluyor küresel iklim değişikliğinde? Atmosferi aşağıdan
ısıtıyoruz. Bir tencereye koyuyoruz. Bir parça kaya parçası,
üzerine bir parça buz. Tencereyi alttan ısıtmaya başlıyoruz.
Tencere alttan ısınmaya başlayınca su yavaş yavaş hareketlenmeye
başlıyor. Isıyı verdiğimiz zaman su moleküllerinin hızlarını
artırıyoruz. Havada da varsa hava moleküllerinin hızları artıyor.
Küresel iklim değişikliğinde de hava ısındığı zaman, içinde bulunan
gazların moleküler hızları artıyor. Moleküler hızlarının artmasının
karşılığı aslında fırtına. Tencerenin içerisindeki sıcaklık arttı,
buz erimeye başladı. Suyun ve yağışın miktarları artmaya başladı.
Buna ben 'tencere modeli' diyorum. Problem havadaki gazların
moleküler hızlarının artması."
"HAVA DAHA DA ISINIYOR"
Dünya Meteoroloji Teşkilatı'nın 2017 yılında yayımladığı rapordan
alınan sonuçlara değinen Tek, "Okyanuslardaki asitlenmeler devam
ediyor. Okyanuslardaki sıcaklık artışı sürüyor. 2017 dünyanın
üçüncü en sıcak yılı oldu. Sera gazlarındaki artış devam ediyor.
2013-2017 arası dünyanın en sıcak 5 yılı olmuş durumda. Dünyada
2017'de meydana gelen büyük olaylara baktığımızda; Amerika'da ve
dünyada en yıkıcı kasırga sezonu oldu. Columbia'da kuvvetli
yağışlardan dolayı toprak kaymalarından birçok ölüm meydana geldi.
Bizde durum ne vaziyette? Sıcaklıklar gittikçe artıyor. Son 100
yılda 1- 1.5 derecelik bir artışı gözlemledik. Buz olan günlerin
sayısı azalıyor yani hava daha da ısınıyor" ifadelerini
kullandı.