Kanser tedavisinde devirim niteliğinde tedavi yöntemi!
Kanser tedavisinde yaşayan ilaçların kullanılacağına dikkat çeken Prof. Dr. Ercüment Ovalı, ortalama üç ay yaşam süresi olan hastalarda yaşayan ilaçlar sayesinde üç yıllık sağ kalım sağlandığını söyledi
Abone olHematolojik Onkoloji Derneği tarafından 4’üncüsü düzenlenen, Hematolojik Onkoloji Kongresi, KKTC‘de yapıldı. Kongre’de hematolojik yani kanla ilgili kanserlerdeki son gelişmeler, alanında uzman bilim insanları tarafından masaya yatırıldı.
“BU BİR DEVRİMDİR”
Geçtiğimiz günlerde “Kan ve Kök Hücreden Yapay Deri Üretimi” ile,
dünyanın prestijli tıp ödüllerinden, ABD Plastik ve Rekonstrüktif
Cerrahi Derneği’nin ‘En İyi Deneysel Araştırma’ ödülüne layık
görülen Prof. Dr. Ercüment Ovalı'nın da katıldığı kongrede bir ilk
açıklandı.
Prof. Dr. Ercüment Ovalı, kanserin tedavisinde artık yeni bir seçenek olduğunu vurgulayarak, yaşayan hücrelerin tedavi başarılarını ciddi anlamda artırdığını söyledi.
Türk Kanser tedavisinde genetiği değiştirilmiş hücrelerin laboratuvarda olumlu sonuç verdiğini açıklayan Prof. Ovalı, eğer hayvan deneyleri başarılı olursa 2018’de hastalarda deneneceğini açıkladı. Hasta kişiden alınan hücrenin laboratuvar ortamında genetiğinin değiştirilerek, hastaya verilmesiyle yapılan tedavinin 3 kan kanseri tipinde işe yaradığı vurgulandı. Bunlar; lösemi, lenfoma ve miyeloma.
Amerika'daki CAR-T Cell isimli bu tedavi ile neler yapılabildiğini anlatan Prof. Ovalı, sözlerine şöyle devam etti: “Akut lanfoblastik lösemide, her tür tedaviye dirençli bir çocuğun beklenen yaşam süresi altı ayın altındadır, ortalama üç ay civarındadır. Bugünkü teknolojiyle başka şansınız yoksa. Ancak bu hücre sayesinde bu insanlar bu gün yüzde 95 oranında üç yıllık sağ kalımlara sahip; bu bir devrimdir eğer sonuçlar böyle olmaya devam ederse...”
“ARTIK YENİ BİR SEÇENEK VAR: YAŞAYAN
İLAÇLAR”
Prof. Dr. Ercüment Ovalı, “Tedavide yavaş yavaş yeni bir
seçeneğimiz oluyor. Yurt dışında ‘living drug’ yani yaşayan ilaçlar
adı verilen yöntem... Bu zamana kadar kimyasal, moleküler bazı
ajanları kullandık ya da cerrahi yöntemler, radyoterapi gibi
fiziksel yöntemler kullandık. Artık yeni bir seçeneğimiz daha var
oda yaşayan ilaçlar adını verdiğimiz hücrelerin kullanılması...”
dedi.
Prof. Ovalı, sözlerine şöyle devam etti: “Aslında yaşayan hücreleri
çok uzun zamandır kullanıyoruz. En basit
haliyle hematologların çok uzun zamandır yaptıkları kemik
iliği nakli. Bu, yaşayan hücrenin tedavi amaçlı kullanıldığı ilk
örneğidir. Çok başarılı sonuçları vardır ama getirisi, tehlikeleri,
zorlukları çok profesyonel ellerde yapılması gerektiği için
çok yayılamamıştır. Ama gelişen teknoloji önümüzde kemik iliği
nakli ile başlayan bu süreçte bizi daha başka bir yere
götürmeye başladı.
GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ HÜCRELER ABD'DE KULLANILMAYA
BAŞLANDI
Büyük bir Amerikan şirketi özellikle akut lenfoblastik
lösemide hastanın kendi hücrelerini alıp, genetiğini değiştirdikten
sonra kanserle bu hücrelerin savaşmasını korkunç yüksek bir
kapasiteye çıkardı. Çünkü kişinin artık kendi hücresi sanki bir
mikropla savaşırmış gibi savaşıyor. Benim hücrem gibi nazikçe değil
adeta karşısında bir virüs, bakteri varmış gibi savaşıyor. Bu
genetik değişiklikten sonra FDA bu büyük firmayı onayladı ve şu an
itibariyle ABD’de çok yüksek bir rakamla 35 merkezde uygulama
yapılıyor.
Çok yüksek bir rakam yaklaşık yarım milyon dolarlık bir tedavi. Ama
yaşama kavuşmak için çırpınan insanlar için bu rakamın bir
önemi yok. Bu, bize ülke olarak şöyle bir sorun getiriyor:
Eğer ülkenizde bunu yapamazsanız, bu anlamda bir adım atamazsanız
yine dışa bağımlısınız demektir. Hastalar için 20 bin liralık, 30
bin liralık, 100 bin liralık tedavilerden değil; yarım milyonluk
tedavilerden bahsediyor olacağız. Ülke bütçesini biliyoruz; bir şey
yapılması gerekiyordu, biz de onu yaptık.
“TÜRKİYE'DE İLK GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ HÜCRELERİN
VERİLERİ SUNULACAK”
Türkiye’de ilk genetiği değiştirilmiş hücrenin verilerini
sunacağım. Arkadaşlarımla sonra tartışacağız ve onlardan yardım
isteyeceğim çünkü laboratuvarda bunu sizin hazırlamanızın bir önemi
yok. Bunun laboratuvarda ya da hayvanlarda çalıştığını
göstermenizin de bir önemi yok. Hızla, bu ürünün Türkiye’de test
edilmesi lazım yani klinik çalışma lazım. Dolayısıyla insanların
kendilerini kobay olarak görmek değil yaşama tutunmak için ve
başkalarının yaşama tutunmasını sağlayabilmek için bu hekime
güvenmeleri ve buna dahil olmaları gerekiyor. Çünkü bu bize iki şey
getirecek; Türkiye yerli genetiği değiştirilmiş hücresini ürettiği
gibi test etmiş olacak. Ve umarım sonuçlar Amerika’daki sonuçlarla
aynı olur. Bu durumda ikincisi de; birçok insan hayatının
gidişatını değiştirebilmek mümkün olacak.
ORTALAMA ÜÇ AYLIK YAŞAM SÜRESİ ÜÇ YILA ÇIKIYOR
Amerika’daki CAR-T Cell tedavisinin sonucuna göre; bir akut
lanfoblastik lösemide her tür tedaviye dirençli bir çocuğun
beklenen yaşam süresi altı ayın altındadır, ortalama üç ay
civarındadır. Bugünkü teknolojiyle başka şansınız yoksa... Ancak bu
hücreyle bu insanlar bu gün yüzde 95 oranında üç yıllık sağ
kalımlara sahip; bu bir devrimdir eğer sonuçlar böyle olmaya devam
ederse…
Ama bu kadar iyi bir ilacın son derece önemli bir de komplikasyonu
var. O nedenle son derece özel bir ekibe ihtiyaç var. Bu, sizin
eczaneden alıp, ‘hadi hastaya verelim’ diyebileceğiniz bir ilaç
değil. Bu ürün, transplant yapan hekimlerin kullanabileceği bir
ürün, herhangi bir hekimin kullanabileceği bir ürün
değil.
YAŞAYAN İLAÇLARIN FAZ 1 ÇALIŞMASINA OCAK AYINDA
BAŞLANACAK
Aksilik olmazsa yaşayan ilaçların ilk FAZ 1 çalışmasına ocak ayında
başlamayı düşünüyoruz. Çalışma üç ayrı hastalık alanında olacak;
lösemi, lenfoma ve miyeloma hastalıkları için dokuzar hasta almayı
planlıyoruz.
Türkiye’de laboratuvarda bu hücrelerin kanser hücrelerini nasıl
öldürdüğünün verisini paylaşacağım. Bu Türkiye’nin ilk verisi ve
burada paylaşılıyor. Lösemi, lenfoma ve miyeloma için hücreleri
hazırladım. Bu üç ayrı hücre türünü öldürdüğünü gösterdik ve
üstelik de bunu diğer hücreleri öldürmesinden farklı bir yetenekle
yaptığını gösterdik. Şimdi Boğaziçi Üniversitesi’nde farelerde
tümör oluşturulmuş durumda ve bir ay sonra da farelerdeki bu
tümörün, büyük yan etkilere neden olmadan yok olduğunu görürsek
işte o zaman transplant yapan arkadaşlarımdan bir toplantı rica
edeceğim. Son şekli verdikten sonra da bir ekip halinde Bakanlığa
gideceğiz.
Çalışmanın ikinci kısmı; çok pahalı, klinik çalışma kısmıdır. 3x9
hastadan bahsediyorum; bu çok yüksek maliyetli bir çalışma. Bizim
hesaplamamıza göre 3,5-4 milyon dolar tutacak. Bunun için devletten
destek istedik, verecektir diye düşünüyorum. İlk istediğimizde
vermemişlerdi çünkü bizim yapabileceğimize inanmamışlardı ama
bundan sonra sorun yok.”