Kazım Koyuncu kimdir? Aslen nereli? Neden öldü? Hastalığı neydi?
Kazım Koyuncu kimdir? Hemen herkesin keşke ölmeseydi hala hayatta olsaydı dediği birçok isim vardır... Bunlardan biri de şüphesiz Kazım Koyuncu'dur. Eğer yaşıyor olsaydı bugün 47. doğum gününü kutlayacak olan Kazım Koyuncu bu özel günde sevenleri tarafından anılıyor. Biz de Şair ceketli çocuk lakaplı ünlü sanatçıyı sizler için araştırdık. Peki Kazım Koyuncu kimdir? İşte detaylar...
Abone olKazım Koyuncu kimdir? Hemen herkesin keşke ölmeseydi hala hayatta olsaydı dediği birçok isim vardır... Bunlardan biri de şüphesiz Kazım Koyuncu'dur. Eğer yaşıyor olsaydı bugün 47. doğum gününü kutlayacak olan Kazım Koyuncu bu özel günde sevenleri tarafından anılıyor. İnternette Kazım Koyuncu kimdir, ne zaman ve neden öldü, şarkıları ve sözleri gibi bir çok soruya yanıt aranıyor. Biz de Şair ceketli çocuk lakaplı ünlü sanatçıyı sizler için araştırdık. Peki Kazım Koyuncu kimdir? İşte detaylar...
KAZIM KOYUNCU KİMDİR?
Kâzım Koyuncu (7 Kasım 1971, Hopa - 25 Haziran 2005, İstanbul), Laz kökenli Karadeniz müziği ile Rock'n'Roll müziği sentezleyerek kendi tarzını oluşturan Türk müzisyen, söz yazarı, oyuncu ve aktivisttir. 33 yaşında testis kanserinin akciğerlerine yayılması sonucunda vefat etmiştir.
Çok küçük yaşlarda müzikle tanışmıştır. 1980'li yılların sonunda İstanbul'a taşınmıştır. İlk olarak amatör rock müzik yapmaya başladı. 1990'lı yılların başında arkadaşları ile çeşitli yerlerde küçük çaplı konserler vermeye başladı. 1994 yılında Laz müziğini rock müziği ile birleştirerek kendi tarzını yarattı. Aynı yıl arkadaşları ile birlikte Zuğaşi Berepe adında bir grup kurma kararı aldı. 1995 yılında grup Va Mişkunan adlı ilk albümlerini yayınladı. İlk defa duyulan bir tarz olduğu için albüm olumlu tepkiler aldı. 1998 yılında ikinci albümleri İgzas'ı çıkardılar. Albüm ilk albüme göre daha çok ses getirdi. Bu albümden sonra grup dağıldı. 2000'li yılların başında Kâzım Koyuncu askere gitti. Askerden geldikten sonra ilk solo albümünün çalışmalarına başladı. 2001 yılında, Viya! adlı ilk solo albümünü yayınladı. Albüm pek ses getirmedi.
2002 yılında Gökhan Birben ile birlikte Gülbeyaz adlı televizyon dizisinin müziklerini yapmaya başladı. Aynı zamanda dizinin bazı bölümlerinde oynadı. Dizi müzikleri büyük ilgi gördü. Daha sonra Kâzım Koyuncu, Türkiye çapında tanınmaya başlandı. Konserleri büyük kitlelerce izlendi. 2003 yılında ikinci solo albümünün kayıtlarına başladı. 2004 yılında Hayde adlı ikinci albümünü çıkardı. İkinci albüm ilkine göre büyük bir satış rakamına ulaştı. Yılın en çok satan albümlerinden birisi oldu. 2004 yılının sonunda kanser olduğu haberini aldı. Haberi alan ailesi ve sevenleri çok üzüldü. Doktorlar kendisini çok fazla yormamasını söylese de Kâzım Koyuncu konserler vermeye devam etti. 2005 yılında son konserini Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde verdi. Aynı yılın, 25 Haziran tarihinde ise Şişli'de hayatını kaybetti.
HAYATI
Kâzım Koyuncu, 7 Kasım 1971 tarihinde Artvin'in Hopa ilçesinde
dünyaya geldi. Çocukluğunda "Kemençeci Yaşar" olarak tanınan Yaşar
Turna'nın türkülerini çok dinlediğini her zaman dile getirirdi.
Kazım Koyuncu çocukluk günlerini anlatırken "Kitap okuyan babamdan
kaynaklı olarak diğer çocuklardan farklı oldum" diyerek babasının
farklılığın kendisine nasıl yansıdığının altını çizer. Hopa'da
bakkallık ve berberlik yaparak ailesinin geçimini sağlayan babası
Cavit Koyuncu, 1960'lı yıllarda Türkiye İşçi Partisi'nin kuruluş
dönemlerinde partililerle tanışmış, dükkanı öğrencilerin
kitap-gazete okuma yeri haline gelmişti. Kâzım Koyuncu'nun dört
erkek ve bir kız olmak üzere beş kardeşi vardı. Babası, 12 Eylül
Darbesi'nde Erzurum'da 6 ay hapis yattığı sıralarda Kâzım Koyuncu
10 yaşındaydı ve ailesi annesi Hüsniye Koyuncu'nun gayretleriyle
ayakta kaldı. Babasının aldığı mandolin ve amcasının Almanya'dan
getirdiği gitar, Kâzım Koyuncu'nun müzik yaşamının ilk adımlarına
neden olur. 17 yaşında köyünden çıkar ve 1989 yılında İstanbul
Üniversitesi'nde Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girer. 1993 yılında
aldığı bir kararla okulu bırakır ve sadece müzik yapmaya karar
verir. Bu dönemi Kâzım Koyuncu "Zor dönemler, o okulu bitirip
kaymakam falan olacaksın ya da kendi istediğin işi yapacaksın. Ama
hep soru işaretleri olacak, sonu nereye varacak? Bu tercihlerden
soru işaretli olanını tercih ettim" sözlerini dile getirerek ifade
etmiştir. 1990 yılında Çağdaş Sanat Atölyesi’nin etkinliklerinde
yer aldı. Çağdaş Oyuncular'ın sahneye koyduğu "Faşizmin Korku ve
Sefaleti" adlı oyunun müziklerini yaptı. 1991 yılında Ali Elver ile
birlikte kurduğu ve müziğe başladığını söylediği "Grup Dinmeyen"
dönemini de yine bir röportajında: "Özgün müzik denen, protest
denen tarzda müzik yapmayı amaç edinen bir grup kurduk ama kısa
zamanda elektrik gitarı sokmaya başladık. Dağıldık, toplandık falan
çok uzun sürdü." diyerek dile getirdi.
Grup Dinmeyen tek albümünden sonra dağılıktan sonra, Kâzım Koyuncu 1993 yılında Mehmedali Barış Beşli ile birlikte Zuğasi Berepe (Denizin Çocukları) isimli yeni bir grup kurdu. Zuğaşi Berepe, Kâzım Koyuncu'nun müzik yaşamında olduğu kadar Lazca söyleyen bir rock grubu olarak da Türkiye'de önemli bir adımdır. Aslında, Kâzım Koyuncu bir gösteride gözaltına alındığında Emniyette polisin ağzından laf almak için Lazca konuşmasıyla "Lazlığının" farkına vardığı hikâyesini birçok sohbetinde dile getirmişti. 1995 yılında grup ilk albümü Va Mişkunan'nı yayınladı. Üç yıl sonra ikinci albümleri İgzas'ı yayınladılar. 1998 yılında ikinci albümlerini yayınladıktan sonra grup dağıldı. 2000'li yılların başında Kâzım Koyuncu askere gitti ve uzun olan saçlarına veda etti. Askerden döndükten sonra 2001 yılında ilk solo albümü Viya!'nın kayıtlarına başladı. Albüm çok ses getirmedi, fakat Kâzım Koyuncu için büyük bir deneyim oldu. İlk albümdeki şarkılar daha sonra klasikleşti. 2002 yılında Gülbeyaz adlı karadeniz dizisinin müziklerini yapması için teklif aldı. Teklifi kabul etti ve Gökhan Birben ile birlikte dizinin müziklerini yaptılar. Dizinin müziklerini yaptığı sırada dizinin bazı bölümlerinde yer aldı. Reyting rekorları kıran dizinin müzikleri çok beğenildi ve Kâzım Koyuncu tüm Türkiye'de bir anda tanındı. Dizi bittikten sonra konserler yoğunlaştı. 2003 yılında ikinci albümün kayıtlarına başladı. 2004 yılında ise ikinci solo albümü Hayde'yi yayınladı. Albüm satış rekorları kırdı. Yurt dışında da konserler vermeye başladı. Sürekli şiddetli öksürükleri başlamıştı. 2004 yılının sonunda arkadaşlarının isteği üzerine hastaneye gitti ve kanser olduğunu öğrendi. Ailesi ve sevenleri büyük üzüntü içine girmişti. Doktorlar kendisini fazla yormamasını söylese de konserler vermeye devam etti. 2005 yılının yaz ayında hayatını kaybetti. Öldükten bir yıl sonra anısına Dünyada Bir Yerdeyim adlı albüm yayınlanmıştır.
"Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim, ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim. Ve gerçekten doğru bildiğim bir şeyi en azından çok zorlanırsam ortaya koymaktan çekinmem" diyordu bir röportajında Kazım Koyuncu..
MÜZİK KARİYERİ
Babasının aldığı mandolin ve amcasının Almanya'dan getirdiği gitar,
Kâzım Koyuncu'nun müzik yaşamının ilk adımlarına neden olur.
1992'de henüz 20 yaşında iken Ali Elver ile "Dinmeyen" adlı özgün
müzik grubunu kurmuş ve profesyonel müzik hayatı başlamıştır.
Zamanla Lazca müzik yapmak için bu gruptan ayrılmışsa da rock'tan
kopamamış ve geleneksel Laz halk müziğini rock tabanlı yorumlamaya
başlamıştır. 1993'te okulu bırakmış ve sadece müzik yapmaya
başlamıştır. Aynı yıl Mehmedali Barış Beşli ile birlikte Zuğaşi
Berepe adlı rock müzik grubunu kurmuştur. Lazca rock yapma iddiası
ile yola çıkan ve 1995 yılında Va Mişkunan adlı ilk albümlerini
yayınladılar. Albüm pek ses getirmese de büyük ilgi gördü. İlk
albümden üç yıl sonra 1998'de İgzas adlı ikinci albümlerini yaparak
bu iddialarını da gerçekleştiren grup, albümü sınırlı sayıda
yalnızca 130 adet bastı. Daha sonra "Bruxel Live" adlı bir konser
albümünü çıkardıktan sonra grup 1999 yılında dağılmıştır.
SOLO KARİYER
Kazım Koyuncu, grup dağıldıktan sonra tek başına müziğe devam etmiş
ve Salkım Söğüt adlı projelerin ikincisinde 3 şarkıyla yer almıştı.
2000 yılında Beyoğlu Metropol Müzik’in çıkardığı Salkım Söğüt
dizisinin ikincisinde daha sonraları kendisiyle neredeyse
özdeşleşen Megrelce "Didou Nana" şarkısını, Lazca çok sevilen bir
türkü olan "Golas Empua Yulun" ile "Dağlarda Kar Sesi Var" türküsü
ile yer aldı. Salkım Söğüt 4'te ise Kazım'ın seslendirdiği en güzel
şarkılardan olan ve Viya albümünde de yer alan "Ou Nana" şarkısında
İlkay Akkaya ile düet yaptı. Kâzım Koyuncu müzik yaşamına tek
başına devam etmek istediği zorlu döneminde kendi deyişiyle daha
Karadenizli bir çalışmaya yöneldi. 2001 yılında Viya! adlı ilk solo
albümünü çıkarmıştır. Albümdeki şarkılar birer klasik olmuştur.
Albüm çok ses getirmese de ilgi görmüştür. Albüm, Kâzım'ın
gelecekteki müziğinin şekillendiği, habercisi olduğu bir albüm
olarak düşünülebilir. Albüm, Kazım için gelecekte yapması
gerekenler için bir işaret olmuştur. Kâzım Koyuncu, aslında bir
geçiş çalışması oldu, diye nitelediği Viya! albümünü Lazca, Gürcüce
ve Hemşince anonim şarkılar ve Laz sanatçı Hasan Xelimişi'nin
eserlerini söyledi. Viya! albümüyle Karadenizlilerle tam bir bağ
kuramasa da üniversite öğrencileri ve muhalif kesimlerle buluşur.
2002 yılında Kanal D'de yayınlanacak olan Gülbeyaz adlı karadeniz
dizisinin müziklerini yapmak için teklif alır. Yönetmen Özer
Kızıltan ile dostluğu ve bir Karadeniz dizisine doğru katkılarda
bulunabileceğini düşünerek teklifi kabul ettikten sonra, dizinin
müziklerini çoğu kendi olmakla beraber Gökhan Birben ile birlikte
yapar. Dizi bir anda popüler olunca müzikleri de büyük bir ilgi
görür. Kâzım Koyuncu, dizinin bazı bölümlerinde oyuncu olarak görev
almıştır ve dizinin yayınlandığı sırada tüm ülke çapında bir anda
popüler oluştur. Daha sonra Kemal Sahir Gürel ile birlikte Sultan
Makamı adlı dizinin müziklerini hazırlamıştır. Bu sıralarda
konserleri büyük ilgi görmüştür ve kalabalıklaşmıştır. Yurt dışında
da konserler veren sanatçı, 2003 yılında ikinci solo albümünün
çalışmalarına başlar. Türkçe türkülerin yanı sıra Lazca, Gürcüce,
Hemşince, Megrelce şarkılarla Karadeniz’in tüm kültür ve renklerini
yansıtmaya çalıştı. Tulum, kemence, kaval gibi otantik çalgıların
yanı sıra bas, elektrogitar, davul ve bilgisayar destekli seslerle
müziğine tam da anlattığı gibi hem otantik hem modern öğeler kattı.
Gülbeyaz dizisinin başrol oyuncusu Şevval Sam bu albümde "Ben Seni
Sevduğumi" türküsünü seslendirirken Kâzım Koyuncu ile birlikte de
"Gelevera Deresi" türküsüne düet yapmıştı. 2004 yılının mart ayında
yayınlanan albüm büyük ilgi görür. Yılın en çok satan albümlerinden
biri olması yanı sıra en çok konuşulan albümlerinden birisi de
olur. Albümden sonra konserler vermeye başlamıştır. Hayde, Kâzım
Koyuncu'yu Karadenizlilerde daha sıkı buluşturan bir albüm oldu.
Müthiş bir tempoyla hem Karadeniz kentlerinde, hem Türkiye'nin her
bölgesinde hem de yurt dışında konserden konsere koştu. Kazım
Koyuncu, eski grubu Zugaşi Berepe'den bu yana çalıştığı
arkadaşları, yeni katılanları önemsiyor, çalışmalarında hep
"arkadaşlarım" diyerek ekibine verdiği önemi de belli ediyordu.
Metin Kalaç, Cafer İşleyen, Murat Dilek, Gürsoy Tanç ve sonradan
aralarına katılan kemençe sanatçısı Selim Bölükbaşı, geri
vokallerinin yanı sıra ve horonlarıyla izleyiciyi coşturan Harun
Topaloğlu, tulumcular Metin Turan ve İsmail Avcı, Kazım ile
birlikte o müthiş sahne performanslarını yaratıyorlardı.
Hayde, piyasa koşullarının alışılmış yöntemlerini kullanmamasına ve sektörün krizine karşın satış rakamlarıyla müzik dünyasını şaşırtırken geniş dinleyici kitlesi konserlerini dolduruyordu. Karadeniz müziğinin güçlü temsilcilerinden Fuat Saka, Volkan Konak ve Bayar Şahin ile birlikte düzenledikleri, büyük ilgi gören Hey Gidi Karadeniz konserler dizisinin de öncülüğünü yapmıştır. Ölümünden sonra 16 şarkının 4 tanesi konser kaydı, 4 tanesi (Dünyada Bir Yerde, Yalnızlığı Anla, Hoşçakal, Yine Burada) demo kayıt, geri kalanı ise farklı albümlerde (Gitarın Asi Çocukları (Anılar Düştü Peşime), Grup Patika/Aşk Beni Büyütmedi (Ayrılık Şarkısı), Seyduna (Hayat), Tuncay Akdoğan/Bir Nehir ki Ömrüm (Darbedar), Dinmeyen/Sisler Bulvarı (Askıda Yaşamak), dizi müziği (Le le le) yer alan Dünyada Bir Yerdeyim albümü Halkevleri tarafından 18 Aralık 2006 tarihinde çıkartılmıştır. Bu albümün geliriyle Kazım Koyuncu Kültür Merkezi çalışmalarına başlamış ve halen çeşitli atölye çalışmalarıyla katılımcılarına ücretsiz eğitimler vermeye devam etmektedir. 2008 yılında Kazım Koyuncu'nun hayat hikâyesinin yanı sıra bir kısmı hiçbir yerde yayınlanmamış görüntülerle anlatan yönetmenliğini Ümit Kıvanç'ın yaptığı "Şarkılarla Geçtim Aranızdan" belgeseli 3 DVD halinde yayınlanmıştır.
KİŞİLİĞİ
Müzikte ve normal yaşantısında değişimci bir kişiliğe sahipti.
Kendisini devrimci olarak tanımlıyordu. Kâzım Koyuncu, çevre
sorunlarına duyarlı olmuştur. Karadeniz Sahil Yolu inşaatına karşı
Rize ilinin Fındıklı ilçesinde düzenlenen eylemlere destekte
bulunmuştur.
"Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto "Çe" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya."
KANSER HASTALIĞI
2004 yılının sonlarında aralık ayında Kâzım Koyuncu'ya testis
kanseri teşhisi konuldu ve kısa bir süre sonra tüm dostları,
dinleciyicileri kötü haberi aldı. Kâzım Koyuncu, hastalığıyla büyük
bir mücadeleye girerken etrafındaki sevgi çemberiyle bu zor
zamanların geçeceğine inanıyordu. Nefesi yettiği kadar sesi çıktığı
kadar müziğinden ve direncinden vazgeçmedi ve kemoterapi tedavisi
sırasında 4 Şubat 2005 tarihinde İstanbul, Taksim'deki Yeni Melek
Gösteri Merkezi’nde izleyicileriyle kucaklaştı. Sevenlerine
hastalığına unutturduğu müthis bir konser verdi ve aslında yaşam
dersi verdi. Konserlerinden vazgeçemezdi ve belki biraz da
sevenlerini üzmek için “ha kanser ha konser” diye esprili yapmaktan
geri kalmamıştı. Gördüğü ilaç tedavisinden çok sevdiği saçlarının
tamamen dökülmesini beklemeden kendisi kestirmiş ve grubundaki
bütün dostları da aynı şekilde saçlarını kestirerek yüreklerinin
Kazım ile birlikte olduğunu göstermişti. Bu konserde gruba nefesli
sazlarıyla müzisyen dostu Kemal Sahir Gürel'de katılmıştı. 23 Nisan
2005 günü Trabzon Dernekler Birliği'nin İstanbul Ticaret Odası'nda
düzenlediği "Çernobil'in etkileri ve Hasta Hakları" panelinde
yaşam, hastalık, bilimi sorguladığı acı ve isyanı bir arada
hissettiren bir konuşma yaptı. Konuşmasında yerleşik düzenin
kuralları dışında kalmasına karşın nasıl böyle bir geniş izleyici
kitlesini edindiğini açıkça gösteriyordu.
Kâzım Koyuncu, 30 Nisan 2005 tarihinde Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'nin ödülünü almak için Trabzon'a gittiğinde hastalığı ilerlemişti ve ağrılarına karşın ayaktaydı. Son kez Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde gençlerle bir kez daha buluştu ve çok sevdiği gibi horonlar tepildi, bir ağızdan şarkılar söylendi.
ÖLÜMÜ
2004 yılının son ayında kansere yakalanmıştı. 25 Haziran 2005 günü
tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdiğinde gerçekten de bir
yürüyüş başlatmıştı. Kâzım Koyuncu'yu İstanbul'dan uğurlamak üzere
Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda bir tören düzenlenmiş ve çok kısa
sürede duyurusu da yapılamamıştı ama 26 Haziran 2005 günü binlerce
kişi gözyaşları içerisinde gelmişti. Genç yaşlı, iş adamı, işçi,
öğrenci, sanatçı, toplumun tüm kesimlerinden gelip Harbiye Açıkhava
Tiyatrosu'nu dolduranları acılarını isyana dönüştürmüş Çernobil
kazasından sonra kayıtsız kalan devlet, hükümet yetkililerinin
tutumlarını sorgulamıştı. Binlerce kişi Kâzım Koyuncu’yu taşıyan
aracın arkasından Taksim'e kadar yürüdü, sloganlarını kesmedi. Aynı
akşam Trabzon Havaalanı'ndan alan Karadenizliler doğduğu Hopa'ya
doğru arkasından büyük bir konvoy oluşturdular. Yağmur altında
Trabzon'un, Rize'nin ilçelerinden geçerken otoban kenarlarından,
balkonlardan, pencerelerden isyankar çocuklarına el salladılar
bağırlarına bastılar.
Kazım, 27 Haziran 2005 günü artık adı Sugören olarak değiştirilen 2–3 km uzaklıklıktaki K’ise’deki evinden binlerce seveni tarafından alınıp tulum sesleri arasında Hopa Meydanı'na getirildi. Ailesi, grup arkadaşları, sanatçı dostları, sevenleri, nişanlısı Gönül Bozoğlu duygularını Hopa'lılarla ve Türkiye’nin dört bir yanından gelenlerle paylaştılar. Kazım’ı doğduğu Pançol'a doğru giderken arkasında binlerce kişi vardı. 27 Haziran 2005'te, doğduğu köy olan Pançol'da fındık ağaçlarının çevrelediği köy mezarlığında defnedilmiştir.
KAZIM KOYUNCU ŞARKILARI
Anam Deyi Ki Bana
Anılar Düştü Peşime
Ar Ûilifoni
Asiye
Ateşlerde
Avlasüani Cuneli
Ayrılık Şarkısı
Ben
Ben Bir Adamım
Ben Seni Sevdiğimi
Ben Seni Sevdiğumi
Ben Seni Sevduğumi
Benim Gülüm
Bir Telefon
Bozo
Dadişüimi
Dağlarda Kar Sesi Var
Denizde Karartı Var
Derbeder
Didou Nana
Divane Aşık Gibi
Domivamis
Dünyada Bir Yerdeyim
Ella Ella
Enel Hak
Fadime
Gelevera Deresi
Gidiyorum
Golas Empula Yulun
Gyuli Çkimi
Gyuli Çkimi (Benim Gülüm)
Hayat
Hayde
He Yana Yana
Hey Gidi Karadeniz
İgzas
İşte Gidiyorum
K3aperi Oropa
Ka Tun Mita Xendasoç
Ka Tun Mita Xendasoç (Kız Sen Yaşayamazsın)
Karşıya Çifte Çamlar
Koçari
Ma A Üoçi Vore
Memisinapi Ma
Moxevis Kalo
Narino
Nçaiş Birapa
Ou Nana Söz
Oxoşkva Do Oropa Şeni
Oy Asiye