Kemal Kılıçdaroğlu: “Rantçı değil, halkçı belediyecilik istiyoruz. Halka hizmet eden belediyecilik istiyoruz”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'“Silah fabrikalarını özelleştiren devlet yoktur”
Abone olBursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey’in tanıtım
toplantısına katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Rantçı
değil halkçı belediye istiyoruz" dedi. Sakarya'da 'Tank Palet
Fabrikasının özelleştirilmesi ile ilgili de konuşan Kemal
Kılıçdaroğlu, "Dünyada silah fabrikalarını özelleştiren devlet
yoktur. Silah fabrikalarının özelleştirilmesi vatanın pazarlanması
satılması anlamına gelir" diye konuştu.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey’in Merinos
AKKM’deki tanıtım toplantısında konuşan Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa'nın yeniden yeşil olacağını
belirterek, "Toplumun bütün değerlerine saygı gösteren bir kent
kimliğini Mustafa Bozbey kardeşimiz yeniden inşâ edecek. Aynı
zamanda biz, kimliği ne olursa, inancı ne olursa olsun, hayat tarzı
ne olursa olsun, belediye başkanı hiç kimseyi ötekileştirmeyecek.
Herkesin kimliğine, inancına, herkesin hayat tarzına saygı
gösterecek. Hiç kimsenin ötekileştirilmediği bir kent kültürü
kendiliğinden ortaya çıkacak. Bir şehir eğer sadece yüksek
binalardan oluşuyorsa o kent değildir. Bursa bir beton ormanına
dönüştü son 20 yılda. Hani yeşil Bursa diyorduk, hani güzel Bursa
diyorduk? İlk uçağı 1926’lılarda satın alırken adına Yeşil Bursa
koymuşlardı. O zaman belediye başkanlarımızın görevlerinden bir
tanesi de Bursa’yı yeniden yeşil Bursa atmosferini yaşatmak
olacaktır. Onu da Mustafa Bozbey yapacaktır. Açlığın ve yoksulluğun
olmadığı bir kent. Eğer bir kentte açlar varsa, açlık sınırının
altında yaşayanlar varsa, Türk iş verilerine göre 1942 lira. 4
kişilik bir ailede 1942 liralık gelir altında gelir varsa, o aile
açlık sınırının altında yaşıyor demektir. Yani çocuklar yatağa aç
giriyor demektir. Bu insanlık onuruyla bağdaşmaz. O zaman Mustafa
Bozbey ve arkadaşları, Bursa’da hiçbir ailenin geliri 1942 liranın
altında olmayacak. Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Huzuru ve
barışı sağlamanın yolu buradan geçiyor. Bir yerde insanlar
yaşıyorsa, rant oluşur. İnsanların yaşadığı yerde rant oluşur. Rant
oluşması ayıp değildir. Kentler planlanırken rantlar oluşur. Peki
sorun nedir? Rantı kime vereceksiniz? Rantı siyasetçi ve
yandaşlarına mı, yoksa o rantı hakça kentte yaşayanlara mı
vereceksiniz? Oluşan rantlar kent ve kentlinin hakkıdır, o hakkı
teslim edecek olan da Mustafa Bozbey’dir. Yeterli mi? Hayır. Bir
şey daha istiyoruz. Birlikte yaşayacaksak, huzur içinde
yaşayacaksak hiçbir çocuğun aç olmadığı bir şehir oluşturacaksak,
bir şeye daha dikkat etmeliyiz. Belediye başkanlarının imkanları
fazla. Para var. Bursalılar vergi ödüyor. Bursa’nın ana kent
belediye başkanı yapacağı her harcamanın hesabını Bursa halkına
şeffaf şekilde verecek. Ben kul hakkına saygılıyım, kul hakkını
yemeyeceğiz, kul hakkını yedirmeyeceğiz. Herkese hesap vereceğiz
diyecek. İyi bir belediye başkanı, belli kişiler ve gruplar için
pozitif ayrımcılık yapmak durumunda. Kent engellilerin de kentidir.
Onların da gezme, konuşma, onların da parklara gitme hakkı var.
Onlar kentimizin önemli unsurlarıdır. O zaman onlar için pozitif
ayrımcılık yapılmalıdır. Yoksul mahallelerden başlayarak Bozbey
kreşler açmalı. Anne baba çocuğunu güven içinde o kreşlere
bırakmalıdır. Pozitif ayrımcılık yapan bir anlayış ortaya
çıkacaktır. Buna en büyük desteği Bursa halkı verecektir. Herkese
eşit davranmalı. Belediye başkanı seçildiği andan itibaren göğsünde
ya belediye veya Türk bayrağı rozetini takacak meydanlara
çıkacaktır. Bana oy versin vermesin, kimse Bursa’da yaşıyorsa ben
ayrımsız onun belediye başkanıyım diyecek. Bütün Bursa’yı
kucaklayacağım diyecek. Oy vermedim diyenin de yanına gidecek.
Açlık sınırı altında mı yaşıyor. Bozbey onun yanına gidecek”
dedi.
Bozbey’in hedeflerinden bahseden Kılıçdaroğlu, “Bizim dışımızdaki
canlıların da yaşama hakkı var. Onları korumak ve yardım etmek
bizim görevimiz. Kentte yaşlılarımız, gençlerimiz, çocuklarımız
var. Kentte yaşayan milyonlar var. Onların kültürle buluşması
lazım. Sporla buluşması lazım. Çocuklar spor yapmalı. Yaşlılar spor
yapmalı, kültürle buluşmalı. Belediye başkanlarımız bizi spor,
kültür ve sanatla buluşturmak zorundadırlar. Tüketen değil üreten
belediyecilik istiyoruz. İstihdam yaşatan belediyecilik istiyoruz.
Kırsalla kent arasında iyi bir gelir dağılımını dengeleyecek
politikalar geliştirmek istiyoruz. Rantçı değil, halkçı
belediyecilik istiyoruz. Halka hizmet eden belediyecilik istiyoruz.
Mustafa Bozbey’e baktım 1962 yılında Özlüce’de doğmuş. 1999 yılında
Nilüfer Belediye Başkanı olmuş, hala o görevini yürütüyor. Neden
Bozbey yapar bunu diyorum, diyorlar ki, Nilüfer’e girdiğiniz zaman
gülümsüyorsunuz. Bana Bozbey’in yeniden Nilüfer Belediye Başkanı
olması için b ir grup muhtar geldi. Bozbey’i Nilüfer’e nasıl hizmet
ettiğini çok iyi biliyoruz. Onu bir daha Nilüfer Belediye Başkanı
yapın. Nilüfer’i seviyormusunzu. Evet. Bursa’nın alyans taşı gibi
bir belde mi ? Evet. O zaman bütün Bursa’yı Nilüfer gibi yapacağız
dedim. Bugün o sözünü tuttuğum için çok mutluyum. Bursa’yı
Marmara’nın önemli bir merkezi hâline getireceğiz. Sanatı, kültürü,
tarımı ile her alanı ile böyle bir merkez hâline getireceğiz.
İnegöl çok önemli bir ilçemiz. İl olmayı hak eden bir yer.
İnegöl’ün mobilyası var. Bütün dünyaya tanıtılması lâzım. Moda
tasarımcılarının gelmesi lâzım. Bütün dünyanın imrendiği mobilyalar
ihraç edilmesi, uluslararası fuarların burada düzenlenmesi lazım.
Ben İnegöllülerin tamamına söz veriyorum. CHP Genel Başkanı olarak
söz veriyorum. Bütün bunların tamamını Mustafa Bozbey yapacaktır.
Çünkü o kafasına koyduğu şeyi yapıyor. Bu toplantıyı bir belediye
başkanımızın tanıtım toplantısı olarak düzenledik. Ama bir konuya
bütün Bursalıların dikkatini çekmek istiyorum. Üreten toplum
dünyada güçlü bir toplumdur. Bir toplum üretiyorsa, ister fabrika,
ister tarla, hizmet sektöründe üretsin. Bir toplum üretiyorsa o
toplum dünyada bileği bükülmeyen toplumdur. Her tarafta saygınlık
uyandıran toplumdur. Biz üreten belediyecilik derken bunu kast
ediyoruz. Metropoller, yani büyük kentler kendi aralarında ayrıca
yarışırlar. Bursa’nın Londra ile Paris ile yarışması lazım. Başka
metropollerle yarışması lazım. Bu yarışta kim at başı giderse oraya
turist de sanat da kültür de yabancılar da gelir. Herkes kazanır.
Dolayısıyla bunu yaşatmak hepimizin ortak görevlerinden birisidir”
dedi.
“Silah fabrikalarını özelleştiren devlet
yoktur”
Üretim derken, özelliştirmeden söz ediyorum. Bir şey
özelliştirilibelir. Bez fabrikası, beş bankadan birisini
özelliştirebilirsiniz. Pamuk fabrikası, et balık fabrikasının 3-5
tane üretim yeri özelliştirilebilir. Ama dünyada silah
fabrikalarını özelleştiren devlet yoktur. Silah fabrikalarını
özelleştiren devlet yoktur. Silah namustur. Milli kurtuluş savaşını
neyle kazandık? Lafla mı kazandık? Bunu en iyi Bursalılar bilirler.
Nasıl mücadele ettiğimizi, hangi kavgalar verdiğimizi, kimlerle
masaya oturduğumuzu biliyoruz. Silah fabrikalarının
özelleştirilmesi vatanın pazarlanması satılması anlamına gelir. Biz
buna şiddetle karşıyız. O nedenle Sakarya’daki işçilerin
yanındayız. Fabrikalarını korumak istiyorlar. Hele bir fabrika obüs
toplarını yapan fırtına toplarını tank palet fabrikasını şimdi
özelleştiriyorlar. Yabancılara veriyorlar. Katar ordusuna yüzde
49,9 pay ile veriyorlar. Bu bir özelliştirme değil diyorlar. Allah
büyük ya, 20 Aralık 2018’de bizzat kendi kararnamesi Resmi
Gazete’de yayınlandı. Tank palet fabrikasının 2019 sonuna kadar
özelliştirilmesi gerektiğini söylüyor. Kendi kendisini yalanlıyor.
Ben Ankara’da büyükşehir belediye başkanımızın tanıtımında 9 soru
sordum. Cevabını istedim. Bu 9 soruya şu ana kadar cevap verilmiş
değil. İktidar kanadından ister bakan, müsteşar, cumhurbaşkanı ya
da yardımcısından cevap almış değilim. Ama benim Bursalılara sözüm
var. Bu ülke hepimizin ortak ülkesidir. Gazi Mustafa Kemal bizim
ortak değerimizdir. Milli mücadelede şehit ya da gazi olanlara
hayat tarzınız kimliğiniz nedir diye sormadı. Onlar bu topluluğun
ortak değeridir. Bugün ayaktaysak bugün konuşuyorsak bu ülke için
vatanı için bayrağı için hayatını feda edenler sayesinde kurtulduk.
Biz silah fabrikasını kurarken, değeri kaç lira, bugün aynı silah
fabrikasını kurmaya kalksak 20 milyar dolar para harcamak
zorundayız. Sorularım şunlar:
Bu fabrikayı özelleştirmeye karar verdiniz. Resmi Gazetede kararnameyi çıkardınız. Bir değer tespit komisyonu kurdunuz mu? Küçük bir işletme bile özelliştirilirken değer tespit komisyonu kurulur?
Fabrikanın değeri nedir niye
gizliyorsunuz?
Fabrikayı değer tespit komisyonu yaptıktan sonra ihaleye
çıkıyorsunuz, değeri budur. Kim üzerinde ne kadar verecek. Bir
ihale komisyonu oluşturdunuz mu?
İhaleyi yaptınız mı? Biz bilmeden Katarlılara bunu verdiğinize göre
ihaleyi yaptınız mı?
İhale yapıldıysa ne zaman nerede yaptınız Resmi Gazete’de ne zaman
ilân edildi? Hangi usule göre ihale yaptın o da belli
değil.
İhaleyi aldığnıı söyleyen Katarlılara üretim ve gelir garantisi
verdiniz mi? Bunun da cevabını henüz almış değiliz.
Tank palet fabrikasını BMC firması yüzde 49,9 Katar ordusuna satıyor. Diyoruz ki, Katar ordusuna yüzde 49,9’u kaça sattınız. Bilmemiz lazım. Sana Katar şeyhinin verdiği uçakla verdiğin para arasında bağlantı var mı yok mu?
Şu anda fabrikada subaylarımız çalışıyor. Şu soruyu sormak
zorundayım. Türk subayı ve askeri Katar ordusunun emrinde çalışacak
mı? Çalışmayacak mı?
Eğer sen ihaleyi yapmadan bunu Katar ordusuna verdiysen hangi
kanuna göre verdin? Hangi kanun bu yetkiyi sana verdi? Bunları
bilmek zorundayım. Bu ülkede vatanını, bayrağını seven herkesin
sorması lazım. Kahraman ordumuzla gurur duyarız, Peygamber ocağı
deriz. O peygamber ocağına yabancı askerlerin girmesini, Katar
ordusu emrinde çalışmasını asla içime sindiremiyorum” diye
konuştu.
“Allah nasip ederse Bozbey alacak” diyen Kılıçdaroğlu, “Bozbey, Bursa sınırlarında açlığa mahkum edilen tek bir aile bırakmayacak. Herkes onuruyla yaşayacak. Onun da bir kuralı var. Yardım yapılırken asla ve asla insan onuru düşünülecek. Sağ elin verdiğini sol el görülmeyecek. Onun onurunu kırmayacağız. Bozbey Bursa’yı aldığı zaman Bursa’ya geleceğim. Beraber Bursalılarla çığır açacağız. Ayrımcılık yapılmalıdır. Yoksul mahallelerden başlayarak Bozbey kreşler açmalı. Anne baba çocuğunu güven içinde çocuğunu o kreşlere bırakmalıdır. Hem hesap veren, aynı zamanda yaptığı harç amalardan dolayı hesap verdiği için onur duyan, pozitif ayrımcılık yapan bir anlayış ortaya çıkacaktır. Buna en büyük desteği Bursa halkı verecektir. Herkese eşit davranmalı. Belediye başkanı seçildiği andan itibaren göğsünde ya belediye veya Türk Bayrağı rozetini takacak meydanlara çıkacaktır. Bana oy versin vermesin, kimse Bursa’da yaşıyorsa ben ayrımsız onun belediye başkanıyım” diyecek. Bütün Bursa’yı kucaklayacağım diyecek. Oy vermedim diyenin de yanına gidecek. Açlık sınırı altında mı yaşıyor, Bozbey onun yanına gidecek” dedi.