KENDİM OLMAZ ZAMANI
En başından beri ‘yarın’ hep çok güzel. Çünkü ‘bugün’ ile başa çıkmak zor. Bugünü kabul etmek, onu sevmek zor.
Ama yarın öyle mi? Yarın güneş, yarın deniz, yarın sıcak…Yarının içinde bir ben. Ne bir derdim var ne bir kaybım ne endişem.
Yarınki ben, hep yeşil hep turuncu hep sarı; ne gri ne siyah ne de beyaz Yarın olunca ben hep sakin hep huzurlu hep sessiz.
Oysa bugün huzursuz endişeli, çığlık çığlığa. Yarın berrak, bugün bulanık. Yarın ılık, bugün soğuk.Yarın sevdiklerimle bugün yapayalnız, yarın çok sevilesi ama gel de sev bugünü. Okuduğum bir meditasyon kitabında şunları söylüyordu.
Yemek yediğini hayal edebilirsin. Yediğini düşleyebilirsin ve hatta kendini yemek yediğine ikna bile edebilirsin biliyor musun? Ama bunların hiçbiri yemeği gerçekten yediğin anlamına gelmez. Karnın sadece yemeği hayal ettiğin için asla doymaz.
İşte düşlemek yani sürekli düşlemelerin içinde bu anı unutmak tam da böyle bir şey. Ben yılların hayalperesti. Dünyayı beş dakikalık çay molalarında kurtarıyorum çocukluğumdan beri. Hep bir yarına özlem hep bir yarına arzu.
Bugünü görmeye yeni yeni başladım. Bugünü sevmeye, onu korumaya ve bugünün içinde “oh be iyiki!” demeye. Çok yeni fark ettim bugünün, dünün yarını olduğunu. Yaşayabileceğim tek anın bu an olduğunu.
Üzerinde sözümün geçebileceği tek zamanda olduğumu. Aslında yarını böylesine planlamanın, bu kadar hayal kurup bugünü yok saymanın hayatımı mahvettiğini. Yarın nasıl olsa her şey çok güzel olacak.
Bir gün daha sabredeyim diye diye bugünü bile isteye güzelleştirmediğimi. Bunu fark eder etmez aydınlandı dünyam. İster inan ister inanma. Ama bir ışık varsa insanın zihninde benim ışığım bunu fark ettiğimde yandı. İşte o zaman yarını beklemedim sevdiğim yemeği yapmak için, yarını beklemedim sevdiğim elbiseyi giymek için.
Yarını beklemedim annemi aramak, sevdiklerime sarılmak için. Evin içinde bir prenses gibi gezinmek için. Evi toplamak, kendime nefes alabileceğim bir alan yaratmak için. Elbette ki hayal kurmaya devam ettim ama hiçbir şey eskisi gibi değildi artık.
Ne zaman bir hayal kursam şöyle diyorum kendi kendime “Ama neden yarın? Neden bugün değil? Neden o hayali bugüne taşıyamam? Şimdi neden olmasın ki?” Diyebildiğim her şeyi bugünüme taşıdım. Hayatımda ilk defa evimi toplarken keyif aldım çünkü gün, benim günümdü. İlk defa kendime yaptığım güzel bir yemeğin vakit kaybı olmadığını anladım.
İlk defa çiçekleri sularken onların yerine de bakmayı başardım. Ben bir çiçek oldum bazen, bazen de o çiçeği iyileştiren su oldum. Bazen yağmura bakıp yağmur oldum. Bazen ışığa bakıp ışık oldum. Gördüğüm her şeyde bir nebze kendimi buldum. Ama şimdi kendim olma zamanı…
Teşekkür ederim.