KIDEM TAZMİNATI
İşçi çocuğuyum.
Merhum babam, 36 yıllık hizmetinin karşılığıyla 1989 yılında ancak bir konut kooperatifi hissesi alabilmişti. Şimdilerde o bile zor!. Ama; o kıdem tazminatı emekçilerin adeta hayat sigortası..
2 mayısta bu köşede özetlemiştim. Emek gücünün ücretinden başka geliri yoktur. % 15’i bile bulmayan sendikalaşma oranına paralel olarak özel sektör çalışanlarının iş güvencesi de yoktur. Rüşvet, irtikap ve hırsızlığa bulaşmayan kamu ve özel sektör çalışanlarının, emekliliği ve kıdem tazminatı gelecek hayallerinin yapı taşlarıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, anayasasından kaynaklanan kanunlar gereği bir ‘ Sosyal Devlet ‘tir. 2. Madde aynen şöyle : Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Sosyal Hukuk Devleti ibaresini açacak olursak.. O da en güzel tanımını Anayasa Mahkemesi’nin 26 Ekim 1988 tarih ve 1988/33 sayılı kararında bulur : Sosyal hukuk devleti, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir. Bu bağlamda; iş yaşamında alınacak kararların da yukarıda açıklaması verilen Anayasa ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına aykırı olmaması gereklidir. Burada en çarpıcı nokta, devlet mekanizmasının güçsüzleri güçlüler karşısında korumak suretiyle bir hakem rolünde olmasıdır.
Bir emekli olarak beklentim, 2018 yılında ödenmeye başlanan bayram ikramiyelerinin günün şartlarına uyarlanarak arttırılması iken; kamuoyunda bambaşka bir konu gündemde!. ‘’ Kıdem Tazminatında Yeni Düzenleme ‘’..
İyi kötü ilgili konuda kalem oynatacak denli bilgim var.. Söz konusu yeni düzenlemede tartışılan sistemlerin emek gücünün aleyhinde olduğu düşüncesindeyim. Bu süreçte tavrını güçsüzden yana koyan tek kurum DİSK!. Demokratik hak ve teamüller kapsamında, eylemler düzenleyerek bir bakıma Sosyal Devlet İlkesinin ruhuna uygun tepkiler veriyor.
Burada aslolan, işten çıkarılan bir kişinin kıdem ve ihbar tazminatının ibranamenin imzalanmasıyla hiçbir kesinti olmaksızın hesabına yatırılmasıdır. Kimileri tartışılan sistemin amacının ekonomide tasarrufu arttıracağı görüşünü ileri sürebilir; saygıyla karşılarım. Ama; karşılığında başka bir tasarrufu teşvik sistemini de ileri sürerim : Ücretler ve emekli, dul, yetim maaşlarını yukarıya çekmek!. İlk etapta karnını doyuran, sonrasında diğer gereksinimlerini karşılayan insanın bütçesinde para kalırsa elbette kendi isteğiyle tasarrufa yönelecektir.
Rahmetli Özal’ın en bilinen yöntemiydi.. Konuyu ortaya atar ve çekilerek tartışmaları izlerdi. Sürecin sonunda vereceği kararda o tartışmalar çok belirleyici bir rol oynardı. Umarım bu konuda da doğru karar alınarak kıdem tazminatıyla ilgili emekçinin hakları sonuna kadar gözetilir..