Koronavirüs için en çok o ilaca umut bağlandı !
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüs tedavisinde kullanılan 'Favipiravir' ilacının yerli sentezinin Türkiye'de üretilmesinin önemli olduğunu söyledi.
Abone olProf. Dr. Ceyhan, Türkiye'de yerli sentezi üretilen Favipiravir ilacının koronavirüs vakalarına karşı dünyada en çok kullanılan ilaç olduğunu belirtti. Prof. Dr. Ceylan, ilacın Türkiye'de de kullanıldığını hatırlatarak, "Biz şimdiye kadar Çin'den getirdiğimiz Favipiravir'leri kullandık. Ham maddeyi Türkiye'de sıfırdan üretmek için bir çalışma yaptılar. Onun sonucunda başarılı oldular. Aslında yeni bir ilaç değil. Koronavirüsten önce gripte de kullanılıyordu. Türkiye'de ham maddesinin üretilmesi hem maddi açıdan fayda sağlayacaktır hem de ilaca erişim açısından. Yurt dışına da ciddi bir pazar oluşturacağını düşünüyorum" dedi.
'FAVİPİRAVİR, KABUL GÖREN'
Prof. Dr. Ceyhan, henüz hiçbir ilacın çok etkili olduğuna dair veri olmadığını ifade ederek, "Bütün bunların içerisinde Favipiravir, kabul gören. Yan etkisinin az olması, fiyatının uygun olması ve deneyimin çok olması nedeniyle en çok ümit bağlanan ilaç bu. Favipiravir'in 'çok yüksek bir etkisi var mıdır' derseniz yok, henüz öyle bir şey gösterilmedi. Çok etkili ilaçlar bulunana kadar bunları kullanmak durumundayız" diye konuştu.
'SUDAN VİRÜS BULAŞACAK DİYE KORKUMUZ YOK'
Prof. Dr. Ceyhan, yeniden faaliyete geçecek havuzlardaki riske ilişkin "'Sudan virüs bulaşacak' diye bir korkumuz yok. 'Havuz mu, deniz mi' derseniz ikisinin farkı da gösterilmemiş. Havuzların tek avantajı klorlanması. Yapılan çalışmalar göstermiş ki klor miktarı litrede 1 miligramın üzerindeyse yeterli. Ama sıcak sularda, kaplıca ya da sauna sularında bunun en az 2 miligram bölü litre olması lazım. Klor aynı zamanda zehirli bir madde. Bütün havuz idarecilerinin günlük ölçülen klor miktarını yazıp, bir yere asması lazım. Ben genel anlamda düşündüğüm zaman genel temizlik için deniz suyunu tercih ederim. Burada önemli olan şey bulaşlar daha çok solunum yoluyla ya da ortam bulaşması şeklinde olacaktır. Orada da buna dikkat etmeleri lazım" ifadelerini kullandı.
'YÜZERKEN EN AZ 3 METRE MESAFE BIRAKMAK LAZIM'
Prof. Dr. Ceyhan, havuz ve deniz kenarlarında da 1,5 metre sosyal mesafe kuralının ve maske takmanın geçerli olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:
"Takdir edersiniz ki havuz, deniz kenarında herkes sürekli maske takamayacaktır. Maske takılamıyor ise mesafeyi 2 metreye uzatmak lazım. Suya girdiniz orada da, sudan değil insanlar birbirine solunum yoluyla virüsü bulaştırır. Havuzun içinde duruyorsanız 2 metre; ama hareket halindeyseniz, eğer yüzüyorsanız en az 3 metre mesafe bırakmak lazım. O da 3 kulaç kadar mesafe eder. Otellerin havuzlarında soyunma kabini, tuvaletler gibi ortak kullanılan yerler var. Eller bu tip yerlere değdikten sonra dezenfektan ya da sabunlu suyla temizlerseler hiçbir sorun kalmaz. Demek ki herkesin çantasında güneş kreminin yanında el dezenfektanı da taşıması lazım."