Koronavirüse karşı sağlık ve ekonomi alanında nasıl tedbirler alınmalı?
Koronavirüs salgını ile birlikte büyük belirsizlik karşısında sağlık ve ekonomi krizlerinin ele alınması için kararlı adımlar atıldı. Peki Koronavirüse karşı sağlık ve ekonomi alanında nasıl tedbirler alınmalı?
Abone olCOVID-19'un patlak vermesi yakın tarihte emsali olmayan bir sağlık krizine ve ekonomik hareketlilikte düşüşe neden olmaktadır. Hastalığın görülme sıklığını azaltmak, sağlık sistemleri üzerindeki baskıyı sınırlamak ve önlemler rahatladıkça daha güçlü bir iyileşmeye hazırlanmak için kamu otoritelerinin ilk önceliği haklı olarak virüsün yayılmasını kontrol altına almak ve engellemek olmuştur.
Sınırlama ve engelleme önlemlerinin ani ve derin ekonomik etkileri olmuştur. OECD tahminleri, sınırlama önlemlerinin ilk başta birçok ekonomide üretimin beşte biri ile dörtte biri arasında düşüşe yol açabileceğini ve tüketici harcamalarının başlangıçta yaklaşık üçte bir oranında düşeceğini gösteriyor. Bunlar, içinde bulunulan büyük bir belirsizlik dahilinde, sınırlamaların doğrudan etkilerini ortaya koyan kaba göstergeler.
Salgının gelişimi ve virüsü kontrol altına almak ve durdurmak için gereken çabaların süresi hakkında belirsizlik büyük. Pandeminin gelişimi aynı zamanda test, takip ve izleme kapasitesini genişletme, şiddetli semptomları olanlar için tedavi geliştirme ve aşı geliştirme çabalarının ilerleyişine bağlı olacaktır.
Birçok ülke, sınırlama önlemlerinin doğrudan etkilerinin yol açtığı ekonomik sıkıntıyı sınırlamak için şimdiden zor kullanmak durumunda kalmıştır. Ekonomi politikası önlemlerinin odak noktası, işletmelere ayakta kalmalarına yardımcı olmak için likidite desteği ve savunmasız hane halklarına gelir desteği sağlamak olmuştur.
Ekonomik kapasiteyi ve en savunmasız bireyleri korumak için daha fazla ve eşgüdümlü eylem gerekmektedir. Değişen etkilere ve risklere ayak uydurmak için daha geniş ve daha güçlü tedbirlerle yükselen bir politika tepkisi gerekmektedir. Çok taraflı iş birliği ve koordinasyon, ülkelerin iyileşme yolunun tüm aşamalarında verdikleri tepkilerin etkinliğini ve küresel ekonominin gelecekteki şoklara karşı direncini artırmak için hayati önem taşımaktadır. Bu bağlamda, COVID-19 ile başa çıkmak için uluslararası olarak koordine edilen G20 Eylem Planı, küresel ekonomi için ortak eylemin etkileri yoluyla büyük faydalar sağlayabilir.
Politika adaptasyonu kilit rol oynayacaktır. Hastalığın yayılmasını önleme ve ortadan kaldırma önlemleri gevşedikçe odak noktası sıkıntıları sınırlamak ve ekonomik kapasiteyi korumak için yapılan desteklemelerden, ekonomik iyileşmeyi teşvik etmeye doğru kayabilir. Önleme ve ortadan kaldırma önlemleri aşamalı olarak veya kısmen kaldırılacağı için iyileşmeye yönelik bu ilerleme de büyük olasılıkla doğrusal ve pürüzsüz olmayacaktır. Bu durum ise düzensiz iyileşme riskini artırabilir.
Sağlık sistemleri daha zayıf, koşulları salgının kontrol altına alınması için daha az elverişli, kayıt dışı ekonomisi daha büyük, maliye ve para politikası kapsamları daha dar olan gelişmekte olan ülkelere özel destek gerekecektir. Bu faktörler bu ülkelerin sağlık ve ekonomik sıkıntıları çözme yeteneklerini kısıtlamaktadır. Bu nedenle, önemli mali destek yanında düşük gelirli ve düşük kapasiteli ülkelere fayda sağlamak için uluslararası standartların ve araçların nasıl uyarlanacağını araştırmaya gönüllü olmayı da içeren uluslararası koordinasyon, bu ülkelerin yurt içinde aldıkları önlemleri tamamlamak için gerekli olacaktır.
Acil önlemler ticari nakit akışını, hane halkı gelirini ve istihdamı destekledi
Birçok hükümetin ekonomi politikası tepkileri hızlı ve kapsamlı oldu. Mali paketler bugüne kadar ekonomik faaliyetlerdeki ani düşüşün firmalar ve hane halkları üzerindeki etkisini hemen azaltmayı ve ülkelerin üretken kapasitelerini korumayı amaçladı. Mali paketlerin boyutunda büyük farklılıklar olsa da, çoğu önemli düzeydedir ve bazı ülkeler benzeri görülmemiş önlemler almıştır. Bununla birlikte, destekleri küçük ve orta ölçekli işletmeler de dahil olmak üzere en fazla ihtiyaç duyulan yerlere yönlendirmek, önemli idari zorluklar ortaya koymaktadır.
Ticari nakit akışını sürdürmek, para ve finansal politikalarla desteklenen maliye politikası önlemlerinin temel hedeflerinden biri olmuştur. Önlemler, vergi beyannamesi için son sürelerin uzatılması, vergi ödemelerinin ertelenmesi, daha hızlı vergi iadesi sağlanması, daha cömert zarar dengeleme hükümleri ile sosyal güvenlik primleri, bordro vergileri ve emlak vergileri dahil olmak üzere bazı vergi muafiyetlerini içermektedir.
Ülkeler ayrıca kısa süreli mesailer veya ücret sübvansiyonları yoluyla işletmelerin işçilerini korumalarına yardımcı olmak için geniş kapsamlı önlemler uygulamaktadır. Küresel mali krizin ardından uygulanan politikalar, insanları bu tür uygulamalar aracılığıyla işte tutmanın, gelir desteği sağlama ve iş kayıplarını sınırlama açısından etkili bir yöntem olduğunu ve iyileşme sürecinde maliyetli çalışan arama ve eşleştirme süreçlerini önlediğine dair kanıtlar ortaya koymuştur.
Hane halkı için gelir desteği birçok ülkede, hızla destek sağlama ihtiyacı göz önüne alınarak, genellikle vergi indirimi yerine özel nakit yardımları yoluyla genişletilmiştir. Ayrıca, hastalık izni ödemelerinin kolaylaştırıldığı ve uygunluk şartlarının genişletildiği durumlar da vardır. Bazı ülkeler, özellikle serbest meslek çalışanlarına işsizlik yardımlarının kapsamını genişletmektedir.
Kontrol altına alma ve önleme sırasındaki politikalar hane halkı gelirini ve istihdamını korumalı, işletmeleri ayakta tutmalıdır
Hastalığı kontrol altına alma ve önleme önlemleri sürdükçe, hızlı değişen koşullara daha fazla uyum sağlanması kilit rol oynayacaktır. Vergi politikası, hızlı iyileşme yetisini korurken aynı zamanda güçlükleri sınırlamaya odaklanmaya devam etmelidir. Bu aşama, halihazırda uygulanmış olan politikalar kümesinin ince ayarını ve potansiyel olarak genişletilmesini gerektirir. Politika eyleminin maliyeti yüksek olabilir, ancak eylemsizliğin maliyetinin daha yüksek olması muhtemeldir.
Kontrol altına alma ve önleme sürecinde hane halkı gelir ve istihdamının korunması esastır. Bu aşama uzayabilecek, bu da hane halkı ve işletmeler üzerindeki etkiler uzadıkça ve yaygınlaştıkça politika desteği ihtiyacını artıracaktır. Hükümetlerin ücret ve gelir desteği süresini uzatması gerekebilir. Kayıt dışı sektördeki serbest meslek sahiplerine ve işçilere de özel önem verilmelidir.
Kriz sürdükçe, işletmeler likidite risklerine ek olarak ödeme gücü risklerine daha fazla maruz kalmaktadır. Politikalar, risklerin değişen doğasına uyum sağlamalı; ertelemelerin uzatılması, zarar eden firmalara yardımcı olacak genişletilmiş zarar geri alımları ve KDV iadelerinin hızlandırılması gibi uygulamaları içerebilmelidir. Bu önlemlerin tasarımı yapılırken, uyumsuzluk risklerini arttırmaktan kaçınılmalıdır.
Vergi desteği en fazla yardıma ihtiyaç duyanları hedef almalıdır. Yönetim maliyeti yüksek olmakla birlikte, hedefleme, en çok ihtiyaç duyulan yerlerde daha güçlü desteğe olanak sağlayarak zaman içinde sonuçların iyileştirilmesine yardımcı olabilir. Destek en fazla etkilenen sektörlere odaklanabilir. Küçük ve orta ölçekli işletmelere, likidite ve ödeme gücü risklerine daha az dayanabilecekleri için öncelik verilebilir. Hane halkı ve artan talep üzerindeki olumsuz etkileri sınırlamak için istihdama yönelik risklerin görüldüğü işletmeler de hedeflenebilir.
Kontrol altına alma ve önleme sürecinden sonra iyileşmeyi desteklemek için mali teşvik gerekebilir
Güçlü ve sürekli desteğin kademeli iyileşme ile devam etmesi ve gelişmesi gerekecektir. Borç ödemeleri tüketimin ve yatırımın azalmasına neden olabilir. Kontrol altına alma ve önleme önlemlerinin uzatıldığı veya yalnızca kademeli ve kısmen gevşetildiği durumlarda arz şokları da devam edebilir ve verimlilik azalabilir. İyileşmenin zayıf olduğu durumlarda, daha geniş hane halkı tüketimini ve iş yatırımını teşvik etmek için genişletici maliye politikasının sürdürülmesi gereği ortaya çıkabilir. Destek önlemleri, büyük kamu işlerinin yerine bu hedefe yönlendirilebilir.
Sektörler ve ülkeler arasındaki kontrol ve önleme sürecinden çıkış zamanlamasında potansiyel farklılıklar göz önüne alındığında, iyileşme sürecindeki desteklerin dikkatle zamanlanması ve iyi hedeflenmesi gerekmektedir. Ekonominin bazı bölümlerinin, desteğe artık ihtiyaç duyulmadığı destek modunda kilitlenmesini önlemek için çaba gösterilmeli, yine de gerektiğinde sürekli likidite ve gelir desteği sağlamaya devam edilmelidir. Destekler hemen harcama yapılmasına teşvik etmeli, tüketim yerine daha fazla tasarrufla sonuçlanacak güven kaybını engellemek için güvenilir olmalı ve iletişimi iyi yapılmalıdır. Destekler ayrıca sağlık risklerine dayanıklılık, dekarbonizasyon ve pozitif etkilerin görüleceği diğer alanlar da dahil olmak üzere daha uzun vadeli politika hedeflerine bağlanabilir.
Politika koordinasyonu destekleri daha da etkili hale getirecektir. En az etkilenen ve en fazla hareket alanı olan ülkeler küresel ekonomiye destek sağlayarak, sağlam bir şekilde harekete geçebilir, ticaret ve yatırım bağlantıları yoluyla olumlu geri bildirim döngüleri oluşturabilir. Bu, özellikle ülkelerin sağlık krizine yanıt verme yeteneğinin güçlendirilmesi virüsün yeniden alevlenmesi olasılığını düşüreceği için önemlidir.
Kriz sonrasında vergi politikası seçeneklerini keşfetmek
Vergi gelirlerinin, krizin doğrudan etkileri ve kriz sırasındaki politika eylemleri nedeniyle, birkaç yıl boyunca önemli ölçüde azalması muhtemeldir. Vergi gelirini artırmanın en iyi yolu, güçlü ve kesintisiz teşvik yöntemi de dahil olmak üzere sağlam büyümeyi desteklemek olacaktır.
Vergi politikası krizin ve buna verilen politika tepkilerinin maliyetini karşılamaya katkıda bulunabilir. Kamu maliyesini geri kazanma çabaları çok erken başlamamalıdır, ancak başladığında vergiler çok önemli bir rol oynayacaktır. Gelir düzeylerinin ve vergi yapısının pandemiden sonra yeniden uyarlanması gerekebilir. Bu, krizin maliyetlerini zaman içinde gidermeye yönelik diğer politikalarla paralel şekilde yürütülebilir.
Krizin benzeri görülmemiş doğası, bazı yeni vergi önlemleri üzerinde düşünülüp düşünülemeyeceği ve daha geleneksel olanların yeniden değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda fikir yürütme gereğini doğuruyor. Bu, genel vergi sisteminin kademeli yapısının nasıl destekleneceğini de içerebilir. OECD/G20 ülkeleri BEPS Kapsayıcı Çerçevesi ve diğer örgütlerle istişarede bulunan OECD, yeni fikirleri keşfetmeye ve değerlendirmeye; dayanışma vergileri, karbon vergileri gibi mevcut fikirleri tekrar incelemeye hazırdır.
Kriz sonrası bir ortamda, ekonominin dijitalleşmesinin vergi zorluklarının ele alınması ve çok uluslu girişimlerin asgari düzeyde vergi (Sütun 2) ödemesinin garantilenmesi daha gerekli bir hale gelmesi muhtemeldir. Kapsayıcı Çerçeve'nin, ekonominin dijitalleşmesinin vergi zorluklarını ele almaya yönelik çalışmaları, değişen küresel ekonomik koşulları takip ederek devam etmekte ve ilerlemektedir.
Dijital hizmetlerin artan kullanımı ve daha fazla gelir toplama ihtiyacı, uluslararası 1. Sütun konularında anlaşmaya varma çabalarına yeni bir ivme kazandırabilir. Hükümetler, ekonomik kiraların vergilendirilmesini güçlendirirken ve dayanıklılığı artırırken yatırımı teşvik etmeye odaklanabilir. Vergi uyuşmazlıklarının iyileşmeye zarar verecek ticaret savaşlarını tetiklemesini önlemek için vergi iş birliği daha önemli olacaktır. Anlaşmazlıkların çözümü ve önleme mekanizmalarını geliştirerek vergi garantisinin artırılması bu çabanın bir parçasıdır.
Uluslararası destek, gelişmekte olan ülkelerin güçlü yanıt vermesine yardımcı olabilir
COVID-19 krizi, kolektif kırılganlığımızı göstermektedir ve tüm ülkelerin pandemilere karşı direncini güçlendirmenin ortak faydalarını vurgulamaktadır. Bu nedenle, tüm ülkeler virüsü ortadan kaldırmak ve dünya çapında ekonomik yaşamı yeniden inşa etmekle doğrudan ilgilenmektedir. Bu, daha zayıf sağlık sistemleri, darbeleri yumuşatma kapasitesinin sınırlı olması (sınırlı mali hareket alanı dahil) ve azalan ticaret, turizm ile düşen petrol fiyatlarının etkilerine daha açık olmaları nedeniyle ekonomik krizin insani maliyetinin daha derinden hissedildiği gelişmekte olan ülkeleri desteklemede yeni bir destek ölçeği gerektirmektedir. Bu da önemli boyutta yeni dış finansmanın yanı sıra borçların yeniden yapılandırılması ve iptal edilmesi için daha sistematik destek gerektirecek ve evrensel sağlık hizmeti sağlayabilecek ekonomiler ve vergi sistemleri için daha sistematik bir destek gerektirecektir.
Uluslararası destek, ülkelerin yerel kaynak aktarımlarını geliştirmelerine yardımcı olabilir ve uzun vadeli esneklik için gerekli sürdürülebilir finansmanı sağlayabilir. Gelişmekte olan ülkelerin gelirlerini artırmaları için vergi tabanının emlak, karbon ve kademeli gelir vergileri yoluyla genişletilmesi, vergi idaresinin dijitalleştirilmesi dahil bir dizi alanda önemli potansiyel bulunmaktadır. Tüm bu alanlarda, uluslararası iş birliği, finansman ile uzmanlık ve bilgi sağlamanın bir birleşimi yoluyla önemli katkı sağlayabilir.
Düşük gelirli ve düşük kapasiteli ülkeler, sınır ötesi faaliyetlerin ve açık deniz varlıklarının vergilendirilmesinde karşılaştıkları zorlukları ele almak için uluslararası düzeydeki yeni çabalardan daha fazla yararlanabilir. Son yıllarda uluslararası vergi iş birliğini artırmada önemli ilerlemeler kaydedilmiş olmakla birlikte, özellikle düşük gelirli ve düşük kapasiteli ülkeler olmak üzere birçok gelişmekte olan ülke henüz önemli ölçüde fayda sağlamadıklarını ve daha fazla reforma ihtiyaç olduğunu düşünmektedir. Kapsayıcı Çerçeve ilerlemeyi değerlendirmeli, düşük gelirli ve düşük kapasiteli ülkelerin uluslararası vergide karşılaştıkları zorlukları gidermek için alınabilecek yeni önlemleri belirlemelidir