Koronavirüs'ün yayılmasını kontrol altına almakta etkili olan 5 strateji
Yeni tip koronavirüsün ortaya çıkardığı Covid-19 hastalığı dünya genelinde büyük bir panik yarattı. Bazı ülkeler salgını kontrol altına almada başarılı oldu. İşte bu başarıya sebep olan 5 strateji!
Yeni tip koronavirüsün ortaya çıkardığı Covid-19 hastalığı dünya genelinde büyük bir panik yarattı. Hemen her gün binlerce yeni vakanın tespit edildiği ve yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği açıklanıyor.
Birçok şehir, hatta bazı ülkelerin tamamı karantina altında bulunuyor. Çok sayıda iç ve dış hat uçuşu iptal edilirken, spor turnuvaları, uluslararası etkinlikler, konserler ve festivaller de ileri bir tarihe ertelendi.
Johns Hopkins Üniversitesi'nin veritabanına göre, 24 Mart sabahı itibarıyla virüsün bulaştığı kişi sayısı 380 bini; can kaybı da 16 bin 500'ü aştı.
Avrupa, şu anda salgının merkez üssü haline gelmiş durumda. Ancak Latin Amerika, ABD ve Orta Doğu gibi coğrafyalarda da virüsün giderek daha çok kişiye bulaştığı görülüyor.
Bununla birlikte bazı ülkelerin virüsün yayılımını ve can kayıplarını kontrol altına almayı başardığı anlaşılıyor.
Bu ülkeler arasında özellikle virüsün ortaya çıktığı yer olan Çin'e coğrafi yakınlıklarına rağmen salgının yayılım hızını azaltmayı başaran Asya ülkeleri ön plana çıkıyor.
BBC'ye konuşan Johns Hopkins Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolbert Nyenswah, "Salgının yayılmasını kontrol altına alan etkili önlemler uygulamayı başaran bazı ülkeler var ve bu ülkelerden ders almamız gerekiyor. Yalnızca demokratik ülkelerin uygulamasının çok da kolay olmadığı aşırı sert önlemlerle artış hızını kontrol altına alan Çin'den bahsetmiyorum. Bu kadar sert olmayan ancak hala etkili önlemler yürürlüğe koymayı başaran ülkeler de oldu" dedi.
Örneğin Çin'in komşusu olan 23,6 milyon kişinin yaşadığı Tayvan'da vaka sayısı 215, can kaybı da iki.
Çin ile kara sınırı olan 7,5 milyon kişinin yaşadığı Hong Kong'da ise tespit edilen vaka sayısı 356 olurken, dört kişi de hayatını kaybetti.
120 milyonluk nüfusu olan Japonya'daki vaka sayısı 1140, can kaybı da 42. Virüsün 9 binden fazla kişide tespit edildiği Güney Kore ise aldığı önlemlerle son haftada hastalığın yayılmasını kontrol altına alan ülkeler arasında yer alıyor.
Nyenswah, bu ülkelerin hızlı harekete geçerek ve yenilikçi politikalar uygulamaya sokarak, virüsün yayılımın kontrol altına almayı başardığına dikkat çekti.
Uygulanan yöntemler arasında en etkili olanlardan bazıları şunlar:
1. Test, test ve biraz daha test
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve BBC'nin görüştüğü uzmanlar, salgının yayılma hızını kontrol altına alma konusunda erken teşhisin en temel unsurlardan biri olduğunu söylüyor.
Nyenswah, "Kaç kişinin etkilendiğini bilmiyorsanız virüsün gerçek etkisini de bilemezsiniz ve uygun önlemleri de alamazsınız" dedi.
ABD'deki Temple Üniversitesi'nden Epidemiyoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Krys Johnson da bu görüşe katılıyor.
Konuyla ilgili BBC'nin sorularını yanıtlayan Johnson, "Güney Kore'de günde yaklaşık 10 bin kişiye test yapılıyor. Bu da, iki günde ABD'nin bir ayda yaptığından daha fazla insana test yapıldığı anlamına geliyor" dedi.
WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus da semptom gösteren herkesin test edilmesinin salgının "yayılmasının durdurulmasında kilit rol oynadığını" belirtti.
Ghebreyesus, kısa bir süre önce düzenlediği basın toplantısında, "Tüm ülkeler için çok basit bir mesajımız var: test yapın, test yapın, test yapın. Bütün ülkelerin şüpheli vakalara test yapabilecek kapasitesi olmalı. Gözü kapalı bir şekilde bu küresel salgınla mücadele edilemez" dedi.
Ghebreyesus, sadece en yoğun semptom gösterenlere test yapılmaması gerektiğini vurgulayarak, bu şekilde elde edilen verilerin istatistiksel olarak güvenilir olmayacağı ve hastalığı daha hafif geçirenlerin de virüsü yaymaya devam etmesiyle sonuçlanacağı uyarısı yaptı.
2. Virüsü taşıyanların tecrit edilmesi
Prof. Dr. Krys Johnson, "Güney Kore ve Çin, vatandaşlarının takip edilmesi, test edilmesi ve kontrol altına alınması konusunda mükemmel bir iş çıkardı" dedi.
Johnson, test yapılmasının yalnızca hasta olanların tecrit edilerek virüsün yayılmasını engellemekle kalmadığını, aynı zamanda henüz semptom göstermeyen ancak hastalığın erken aşamalarında olan potansiyel vakaların tespit edilmesi için de büyük önem taşıdığını belirtti.
Johnson, Çin hükümeti yeni potansiyel vakaların tespiti konusunda "aşırı bir teyakkuz halinde" olduğunu ve bu durumun da vaka sayısındaki artış hızının düşmesinin arkasındaki nedenlerden biri olabileceğini söyledi.
Johnson, "Yüksek ateşi olan kişiler 'ateş kliniklerine' sevk edildi ve buralarda grip ya da Covid-19 için test edildi. Covid-19 testinin pozitif çıkması halinde, aile üyelerine bulaştırmalarının engellenmesi için 'karantina' oteli olarak adlandırılan yerlerde tecrit altına alındı" dedi.
Tayvan, Singapur ve Hong Kong ise daha farklı bir yaklaşım benimsedi. Bu ülkeler, şüpheli vakaları kendi evlerinde tecrit altına aldı ve bu karantinanın ihlali durumunda 3 bin doları aşan para cezaları getirdi.
Nyenswah ise hangi yöntem benimsenirse benimsensin, bu stratejinin en önemli bacağını potansiyel vakaların belirlenmesi ve takip edilmesinin oluşturduğuna dikkat çekti.
Nyenswah, Tayvan ve Singapur'da virüsü kapan kişilerle mülakatlar yaparak, güvenlik kamerası kayıtları incelenerek ya da ulaşım ağı kullanımları takip edilerek hastalığı kapan kişilerin temas kurduklarının tespit edildiğini söyledi.
Nyenswah, "12 Mart itibarıyla Hong Kong'da 445 şüpheli vaka vardı. Ancak virüsü taşıdığı düşünülen kişilerin temas kurduğu 14 bin 900 kişiye test yapılmış ve bunların 19'unun virüsü taşıdığı tespit edilmişti" dedi.