Meral Akşaner: Cumhurbaşkanı tarafından tehdit edilmek feci bir şey
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın kendisini hedef alan sözlerine ilişkin olarak, "Cumhurbaşkanı tarafından 'Bu günler iyi günler' tehdit edilmiş olmak bu feci bir şey. Ben cinsiyetimden ari bir vatandaşım, bir siyasetçiyim. Benim de tüm vatandaşların da Cumhurbaşkanı olması gereken bir kişi, hakaret ettirdiniz, üzerine dava açtınız" dedi.
Abone olİyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın kendisini hedef alan sözlerine ilişkin olarak, "Cumhurbaşkanı tarafından 'Bu günler iyi günler' tehdit edilmiş olmak bu feci bir şey. Ben cinsiyetimden ari bir vatandaşım, bir siyasetçiyim. Benim de tüm vatandaşların da Cumhurbaşkanı olması gereken bir kişi, hakaret ettirdiniz, üzerine dava açtınız" dedi.
FOX TV’de İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtlayan Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rize'deki gerilimi hatırlatarak, "Bunlar iyi günler. Daha neler olacak neler" sözlerine ilişkin konuştu.
Akşener, Rize'deki ziyareti sırasında yaşanan gerilime ilişkin olarak, "Ben 20 Ocak 2020’den beri ilçe ilçe esnaf geziyordum. Esnafın derdini dinliyor oraya dikkat çekiyorum ve çok da başarılı oldu. Rize’de İkizdere’de köylü kadınların yaptığı direniş üzerinden sert müdahale yapıldığı konuşuldu, konu buraya nasıl geldi hatırlamıyorum. Bu kadınların yanına gideceğimiz ben ilan ettim. Üzerine kapanma geldi bayram sonrasına erteledik. Yani benim buraya gidişim çok öncesinde ilan edilmiş bir program" dedi.
Akşener'in açıklamaları şöyle:
Ben grup konuşmamdan siyaseti yönetme açısında; popülist diktatörler deniliyor, diktatör sözünü ben sevmiyorum söylemeyi tercih etmiyorum. Bunu Putin için de söylüyorlar. Elinden gelen her şeyi yapan bir anlayış; dış politikayı iç politika malzemesi yapan, seçmeni kutuplaştıran bir algoritma bu. Bütün hedef o koltuktan kalkmamak. Dünyadaki akademi bunu tartışır. Netanyahu ile siyaset yapma biçimlerini benzettim. Bunun bu kadar çarpıtılacağını düşünemedim.
"Sözlerim çarpıtıldı"
Sedat Peker olayları patladı. Bu aile meselesi oldu biz nasıl bir tutum sergileyeceğimizi bilemedik. Otokrat bir yönetim olarak Netanhayu ile benzettim. Yoksa o bebek katili, Filistin konusu üzerinden ben ona çaktım. Yahu kızabilir, mahkemeye verebilirsiniz, siyasi söz söylersiniz. Ama kalkıp da bunun bir şehirde saldırı haline dönüştürülmesini ben kabul edemem. Ciddi çarpıttılar. Tamamen Sedat Peker’in videolarına cevap verilemediği için, bekle gör yapıldığı, vatandaş sormaya başladığı için bu problemlerin üzerine örtmek için bir manivela yaptılar. Ben de bunu anladım… Ama aklıma dahi gelemdi.
FETÖ, PKK çok suçlandık. Ben esnaf gezmeye devam etti. Sonra televizyonlarda görünen şeyler oldu. Ne İkizdere’de ne Çayeli’de ben vatandaş tepkisi ile karşılaşmadım ben. İnsanlar evlerin el salladı, esnafların dükkanına girmeyim size zarar vermeyim dedim, elimden tutup içeri çektiler. Herhangi bir sıcak temas olmadı döndük geldik. Fakat Sayın Cumhurbaşkanı… Rize’nin, Rizelinin, Çayeli, İkizdere’nin yanındaymış gibi gösterilmesini reddediyorum.
Ben Trabzon’dan geri döndüm. Çarşamba Sayın Erdoğan’ın konuşması başladı. Tırnak içi Seçilmiş Cumhurbaşkanı, bir konuşma yaptı. Benim böyle bir şeyi anlamlandırmam, bir yere koymam mümkün değil.
"Cumhurbaşkanı tarafından tehdit edilmek feci bir şey"
Ben cinsiyetimden ari, bir vatandaşım, bir siyasetçiyim. Benim de tüm vatandaşların da Cumhurbaşkanı olması gereken bir kişi, hakaret ettirdiniz, üzerine dava açtınız. Cumhurbaşkanı tarafından 'Bu günler iyi günler' tehdit edilmiş olmak bu feci bir şey.
Ben Sayın Erdoğan’ın kendisi olmasa bile çevresinde aklı başında biri kalmışsa sağduyulu siyasete davet edileceğini düşünüyorum. Benim evim basıldı bunun daha ötesi yok. MHP Genel Başkanı’na 'Sivas’ın Doğusu’na gidemez' demişti. O gün 'Siz Türkiye’yi böldünüz mü?' diye tepki gösterilmişti.
"AK Parti Genel Başkanı olarak dahi böyle bir konuşma yapamaz"
Şimdi görüyoruz ki şehirleri bölmüş. 'Orası Rize benim memleketim' böyle bir düşünce olamaz. AK Parti Genel Başkanı olarak dahi böyle bir konuşma yapamaz. Ben gezmeye devam edeceğim, Pazartesi Hatay’da olacağım. Görevimi yapacağım. Ben olsam Sayın Erdoğan’ın yerinde provokasyon yaptıracağıma, Rize’de Rizeli AK Parti’li vekillerin gezmediğini söylüyor. Ben bunu sağlardım. Gelin Hanım demesinden rahatsız değilim. Rizeli bir ailenin gelini olmaktan gurur duyuyorum ama orada küçük bir küçümseme var.
Ben Sayın Erdoğan’ın kendisi olmasa bile çevresinde aklı başında biri kalmışsa sağduyulu siyasete davet edileceğini düşünüyorum. Benim evim basıldı bunun daha ötesi yok. MHP Genel Başkanı’na 'Sivas’ın Doğusu’na gidemez' demişti. O gün 'Siz Türkiye’yi böldünüz mü?' diye tepki gösterilmişti. Şimdi görüyoruz ki şehirleri bölmüş. 'Orası Rize benim memleketim' böyle bir düşünce olamaz.
AK Parti Genel Başkanı olarak dahi böyle bir konuşma yapamaz. Ben gezmeye devam edeceğim, Pazartesi Hatay’da olacağım. Görevimi yapacağım. Ben olsam Sayın Erdoğan’ın yerinde provokasyon yaptıracağıma, Rize’de Rizeli AKP’li vekillerin gezmediğini söylüyor. Ben bunu sağlardım. Gelin Hanım demesinden rahatsız değilim. Rizeli bir ailenin gelini olmaktan gurur duyuyorum ama orada küçük bir küçümseme var.
(Keşke Cumhurbaşkanı arasa) Yani keşke de aramaz. Değerlerimiz üzerinden dövüşüldüğü zaman güçlü olanın seçmeni kutuplaştırıp şapkamı alsam oy alırım modeline geçilince seçmen sizi duymaz. Ben seçmenin kameranın arkasındaki kardeşimizin, Isparta’da iş bulamayan veterinerlik mezunu gencin derdinin üzerinden konuşulduğu bir düzeneği kurmaya çalışıyorum ben. Biz çözüm önerisi sunuyoruz ve Sayın Erdoğan ve arkadaşlarına diyoruz ki 'Doğrusu bu bunu yapın' ve çok yorucu bir şey. Kutsal mağduriyet algoritmasına alıştılar.
"Buradan söz veriyorum bu kavganın içine girmeyeceğim"
Ben siyasetin küçük yaşlardan itibaren içinde yer aldım. Bu o kadar büyük bir zenginlik ki… Siyasetçi seçmenin derdini konuştuğu zaman kavga edecek bir şey kalmıyor. Menderes’in asılmasında, İnönü’nün şusundan, üst akıldan mağduriyeti Sayın Erdoğan yaşıyor. Erdoğan ve arkadaşları hep mağdur ama ülkeyi 19 senedir onlar yönetiyor. Köküne kadar istismar edilen bir durum var. Buradan söz veriyorum bu kavganın içine girmeyeceğim.
Çok haklı bir mesaj bu. Muhalefet bir bütün olarak davranmak durumunda. Devlet olmuş bir zihniyetle karşılaşmış durumdayız. 'Devlet Şahsımdır' diyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu durumun sandıkta seçmen oyuyla gönderilmesi için muhalefetin bir bütün olması gerek. Bu sistemin kötü bir durum oluşturduğunu gördük. Bunu başarabilmenin ucube sistemin seçmen oyuyla gönderildikten sonra, bizim adını koyduğumuz Güçlendirilmiş Parlamenter sistem ya da benzeri dengelerin hukukun sağlandığı bir sistem için çalışacağız.
Ben kendimle ilgili net bir şey söyleyeyim, şahsi kendime dair bir projeye imza atmayacağım. Ortak bir adayla gitmekte fayda var. Ama bunu şimdiden konuşmanın zarar vereceği için doğru bulmuyorum. Birlikte atılması gereken adımlar. BU birlikteliğe zarar verecek, egosantirik hiçbir adım atmayacağım.
Başından beri ciddiyetsizlikten bahsediyorum. Partili Cumhurbaşkanlığı ülkenin çivisini çıkardı. Sayın Soylu, canlı yayınlarda ben de izlemeye çalıştım. X suçlusunu kolluk yakalıyor, Sayın Soylu takibini yapıyor sonra Adalet Bakanı’na iş gidiyor; serbest kalıyor. Aynı kabinedesiniz, canlı yayında arkadaşınızı şikayet ediyorsunuz. Bizim sistem iyi Adalet Bakanlığı’ndan böyle bir durum var diyorsunuz. Annesi ile ilgili bir durum olmuştu o zaman da Twitter üzerinden Adalet Bakanı’na çemkirmişti. Bir bürokrat, izin almadan bilgi vermeden demeç veremez.
Sayın Soylu’ya diyor ki 'Yüreğin yetiyorsa gele beni al. Benim arkamda Cumhurbaşkanı var.' Kuvvetler ayrılığını çok net sağlayacak bir sistem, tüm devlet kadrolarında yüzde 25 kadın kotası belirleyen bir sistem. Bir devlet tasarımı yaptık biz. Bunun kanuna tekabül eden alanları olacak. Bu konuda gelen eleştirileri de birlikte alıp, adın ne olacaksa uygulayacağız. Cumhurbaşkanı partisiz olacak partiler üstü olacak. Seçiminin halk mı mecliste mi olacak ona karar verilecek. Tek sefer seçilebilecek 6 yıl. Bu şekilde sorumsuz kısmını sorumlu hale getiriyoruz.
"Sayın Erdoğan, 'Saldırın şu kadına' diyebilir"
Rezalet bunlar. Bütün bunlar üzerine Netanyahu şalı üzerine atılmaya çalışılıyor. Sayın Erdoğan, 'Saldırın şu kadına' diyebilir. Sayın Erdoğan’a düşmanlık hissim yok. Erdoğan Savcıları hakime göreve çağırmazsa, Sayın Soylu’da soruşturmanın selameti açısından bir süre kenara çekilmezse vatandaş bu iddiaların doğru olduğuna inanıyor. Sayın Soylu tarafından bazı iddiaların doğru olduğu ifşa edildi.
Başka bir şey yaptı Sayın Soylu, canlı yayında eski İçişleri Bakanının 17-25 Aralıkta oğlunun evinden para çıktığını söyledi bunu eleştirdi ve oğlunun böyle bir işe karışmayacağını söyledi. Partiye ilgi çok iyi, anketlerde de öyle. Şu anda ortalaması yüzde 15 olduğunu görüyoruz. Mayıs tablosuna bakmadık henüz. İlk defa şehir şehir ilçe ilçe anket yaptırdık. Bazı sonuçları geldi. 50 bin denekli bir sistem. İyi gidiyor. AKP düşünülenden, bilmiyorum Sayın Erdoğan’a ne söyleniyor.
AK Parti düşünülenden daha düşük. Erdoğan, Bahçeli, Perinçek ve Destici, dört liderli koalisyon olarak görülüyor. Eskiden bir rekabet vardı, proje üzerinden Anavatan ve DYP arasında bir rekabet vardı ve vatandaş bundan zevk alırdı. Şimdi dostluklar devam ederdi, böyle bir dili ben hayatta görmedim. 'Rize’ye gidemezsin' diyor. Benim eşim oralı orada malı mülkü var ben şimdi oraya bir ev yaptırsam ne yapacak beni şehre sokmayacak mı? Ben bu metni her kesime herkese göndereceğim. AKP’ye de göndereceğim, o gitti beni tehdit etti."
Erdoğan ne demişti?
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İyi Parti grup toplantısında "Ben Rize'nin geliniyim" diyen Meral Akşener'in Rize İkizdere ilçesinde yaptığı esnaf ziyaretinde yaşananları hatırlatarak, "Yine dua et ki gelin hanıma çok ileriye gitmeden ders verdiler. İkizdere yetmedi, Çayeli'ne gittin. Orada da gerekeni yaptılar. Daha neler olacak neler..." ifadelerini kullandı.