MHP Lideri Devlet Bahçeli'den AB'ye çok sert tepki
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle...
Abone olMilliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle...
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor.
Bahçeli’nin konuşmasından satır başları şu şekilde:
Öncelikle İbrahim Metin ile Prof. Dr. Mithat Melen'in vefatlarından duyduğum üzüntüyü belirtmek istiyorum. Sevenlerine baş sağlığı dileklerimi iletiyorum.
15 Kasım'da Kıbrıs Türklüğü tarihi bir günü heyecanla yaşamıştır. Devlet ve siyaset heyetine iştirak ederek KKTC'yi ziyaret ettik. Ziyaretimizin mana ve mesajı anlamlı ve güçlüdür. Devlet kurulasıya kadar mücahitlerin kahramanlıkları Beşparmak'ta çınlamış, adanın her tarafı şehit kanlarıyla sulanmıştır. Boş yere nefes tüketmedik. Kıbrıs Türk'tür, Türk yurdudur. Kıbrıs'ın Türk kalması tarihin namus konusudur.
BAHÇELİ'DEN AB'YE ÇOK SERT TEPKİ
Kıbrıs bizim için milli bir meselesidir. Hiçbir şartta ihmali olmaz. Kıbrıs 307 yıl hakimiyetimiz altında huzur, barış ve güvenlik içinde yaşamıştır. Nice parlak eserimiz Kıbrıs'ı baştan ayağa kuşatmış bugünlere ulaşmıştır. KKTC'nin güvenliği, Türkiye'nin güvenliği demektir. Adımız birdir, amacımız birdir, acımız birdir, arzumuz birdir, anımız birdir. Türk milleti olarak varız, buna da inançla devam edeceğiz. Kıbrıs Türklüğü yok sayılamaz, varlık hakları yokuşa sürülemez. Demokrasinin ilkelerini, turnusol kağıdı gibi Kıbrıs tarihinin üzerine koyarsak kimin antidemokratik, faşist olduğunu herkes görecektir.
Biz vatan toprağını ziyaret etmek için provokasyon çığlığı atan Yunanistan'dan mı izin alacaktık. Ne zamandan beri BMGK, Türk milletinin iradesinin üstüne çıkmıştır. Adada yaşayan halklar bellidir.
Türkiye olmadan, KKTC hesaba katılmadan Doğu Akdeniz'de atılacak her adım barış arayışlarını yok edecektir. Meselenin özü de bu kadar basittir.
"KIBRIS'TA EŞİT HAKLARA SAHİP İKİ KESİMLİ DEVLET ZARURİYETTİR"
Kıbrıs'ı Helen adasına dönüştürmek isteyenlerin provokatif açıklamaları hepimizin malumudur. Anlaşılan odur ki, enosis kampanyası hız kesmeden, ana gayesi değişmeden devam etmektedir. Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 yılında kurulmuştu. Anayasa, Kıbrıslu Türk ve Rum toplumunun eşit siyasi hak ve statüsünü esas almıştı. Kıbrıs Rum tarafı, izin vermemiştir. Huzura tahammülsüzdür. Rumlar 21 Aralık 1963'ten itibaren saldırı ve suikastlarını artırmışlardır. Kanlı Noel Katliamı ise bu sürecin sonucudur.
Kıbrıs Cumhuriyeti, KıbrıslI Rumların şiddete dayalı güç kullanımından sonra ortadan kalkmıştır. Barış Harekatı, Türkiye'nin muktedir eli olarak tarihe geçmiştir. 52 yıllık müzakere sürecinden hiçbir şey çıkmamıştır. Annan Planı bile sonuç vermemiştir. Bizim için tehlikeli tavizlere sahne olan Crans-Montana görüşmelerinde orta yol bulunamamıştır. Çözüm sokaklarda dolaşmaya başlayan, sözde sivil itaatsizlik eylemleri için zemin yoklayan, Rum sevdalısı Akıncı gibi, vatandan toprak vererek olamayacaktır.
Kıbrıs'ta eşit haklara sahip iki kesimli egemen devlet zaruriyettir. Beklentimiz Kıbrıs Türklüğünün uluslararası camiada tanınmasıdır. Ambargo ve kısıtlamaların kaldırılması bir diğer beklentimizdir. Doğu Akdeniz'in kaptan köşkü Kıbrıs, hidrokarbon zenginlikleri ve paylaşım sorunları ile tüm dikkatleri üzerine çekmiştir. Türkiye, Doğu Akdeniz'deki haklarından ödün vermeyecektir. Hiç kimse fiili durum yaratmaya çalışmamalıdır.
"BAŞKA BİR TÜRKİYE YOKTUR"
Türkiye Cumhuriyeti mazlumlara umut ışığı olmuştur, masumların, mağdurların umut kapısı haline gelmiştir. İmparatorluğumuzun kucaklayıcı yapısı, Türkiye Cumhuriyeti'ne miras olarak geçmiştir . Türkiye bir hukuk devletidir. Günümüzde hukuk, demokrasi, ve mülkiyet hakkı her toplumun azami ölçülerde sağlaması gereken evrensel şartlardır. Devlet duygu ile değil akıl ile yönetilir. Devlet baki bizler ise faniyiz.
İçe kapanmış bir Türkiye değil, dünyaya açılan dinamik, dengeli, atılgan, yeni fikirlere yatkın, öncü olan, övgü ile adından söz ettiren bir Türkiye hepimizin dileğidir. Cumhur İttifakı bunun için mücadele etmektedir. Demokrasi ile hukuku ile iş insanları ile, güvenceli yatırımları, üretken karakteri ile, milli birliği ile parmakla gösterilen Türkiye'ye ulaşmak temel gayemizdir.
Kavga etmek yerine kucaklaşmanın güzelliğini seçmeliyiz. Değirmen gibi öğütmek yerine dağ gibi birbirimize destek vermeliyiz. Başka bir Türkiye yoktur. Ne yapacaksak, nereye varacaksak, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ilkelerine bağlı kalarak hareket ederek yapmalıyız.
Ekonomide açılan ya da açılacak yeni ufuklar ile çemberin kırılacağını, muhteşem bir kalkışın yaşanacağını düşünüyorum. Başarı bizim hakkımızdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye'nin ihtiyacı olan tarihi bir yönetim reformu olarak devam etmektedir.
"TEZKEREYE DESTEĞİMİZ TAMDIR"
Azerbaycan tezkeresine desteğimiz tamdır. İşgal altındaki yerleri 44 günde kurtaran dost Azerbaycan'ın sonuna kadar arkasında olacağımızı söylemek isterim. 10 Kasım tarihli ateşkesin tarihini bazı odakların tartışma gayretleri harekatın muazzam stratejik boyutlarını örtmeye yetmeyecektir. Azerbaycan Cumhuriyeti, askeri mücadeleyi politik bir enstrüman olarak kullanmada başarı göstermiş, ordusunun taktik üstünlüğü sayesinde uluslararası prestij kazanmıştır. 28 yıldır donmuş bir ihtilaf olan Dağlık Karabağ'ın zincirlerinden önemli ölçüde kurtulmuş olması tarihe geçmiştir.
"TÜRKİYE YOZLAZMIŞ BİR MUHALEFETİN SANCISINI YAŞAMAKTADIR"
Türk siyaseti kendi ülkesine yabancılaşmış, yozlaşmış bir muhalefetin sancısını yaşamaktadır. Bu nedenle bunlara zillet dememiz yadırganmamalıdır. Kırık dökük yabancı dili ile açılış konuşması yapmış. Türkiye'yi şikayet etmiştir.
Çocuklara bölücülük aşılanmaya çalışılmıştır. Küçükçekmece'deki park olayının hesabı mutlaka sorulmalı, burunlarından fitil fitil getirilmelidir. CHP bu kadar mı tarihi köklerinden kopmuştur. Bu ayıplı Kılıçdaroğlu nereye doğru koşuyor?
İYİ Parti, Saadet Partisi, CHP ve HDP'nin anayasa çalışması yaptıkları ortaya çıkmıştır. İP beklendiği gibi reddetmişlerdir. Meskun masaya kimler oturdu? O oturmadı, bu oturmadı, ihanet metnini o halde kim hazırladı, sokağa kim bıraktı? Federal yönetim hedefini, Atatürk'ün anayasadan çıkarılmasını kim izah edecek? Kılıçdaroğlu hayreti falan bıraksın.
Kılıçdaroğlu itiraf etsin. 2 Haziran 2018'de Millet İttifakı olarak çalışma yaptık, İbrahim Kaboğlu vardı, mutabakat metni elimizde dedi mi, demedi mi?