NELER OLUYOR HAYATTA?

Bir yanda pandemi, müsilaj, deprem...

Bir yanda ise sel felaketi, heyelan ve orman yangınları...

Daha birçok şey var belki de yaşadığımız. Hep bir olumsuzluklar...

Neler mi oluyor?

Çoğunlukla şaşırdığımız, şaşkınlığımızı gizleyemediğimiz zamanlarda, ağzımız açık bir şekilde söyleriz belki de “Neler oluyor!” diye.

Şöyle bir hayatımıza dönüp baksak keşke. Ve oradan da çıkıp şöyle bir dünyada neler oluyor diye hatırlamaya çalışsak nasıl olur?

Ne çok şeylere alışmış,

Ne çok şeyleri, sanki dünyanın sonu gelmiş gibi algılamışız.

Ve sonrasında ise hiçbir şey olmamış gibi davranıp yaşamaya devam etmişiz. Bir hatırlamaya çalışalım tüm bunları...

En çok da bunlara şaşırırız belki de.

Şaşkınlık dediğimiz şey, bize tuhaf gelen şeylerle ilk karşılaşmamızdır. Örneğin; bir bebeğin attığı ilk adımlara şaşırırız. Ağzından dökülen ilk sözcüklere de öyle. Daha başka şeyler yaptığında ise şaşkınlığımız bir kat daha artar.

Bunun gibi daha pek çok şeye şaşırıyoruz bu hayatta.

Şaşkınlığın yanında hayal kırıklığı yaşadığımız zamanlar da oluyor elbette. Böylesi anlarda da “neler oluyor” deriz. Bu kez ise biraz daha içimiz acıyarak kullanırız bu sözü...

Aslında hayal kırıklıkları da bir tür şaşkınlık ifade eder.

Mesela, ummadığımız bir kişiden yahut bir şeyden beklemediğiniz bir tutum, durum veya davranış görmek bizi şaşırtır.

Ve şaşkınlıklarımız hiçbir zaman bitmez.

Şimdilerde ise daha bir şaşırıyoruz her şeye. Her şey bir garip ruha bürünmüş.

Hayat hızla kirleniyor. Zihinler, kalpler, gözler ve dünyalarımız...

Bizleri kirli bakmaya, kirli görmeye ve kirli düşünmeye sevk eden o kadar çok şey var ki. Bunlardan biri de şüphesiz; kitle iletişim araçlar artık... Sosyal medya, bir diğer adıyla. Bu mecraları kullanırken artık daha çok ve hızlı bir şekilde şaşırır hale geldik. Henüz bir haberin şaşkınlığını tam yaşayamadan başka bir şeye şaşırmaya başlıyoruz. Hem de yalan yanlış bilgilerle...

Öyle ki bu bilgiler bizleri esir almak için hazırlanmış sanki. Sağlıklı düşünmekten hızla uzaklaşıyoruz böylelikle.

Ve öyle bir noktaya geliyoruz ki ne hiçbir şey şaşırıyor, ne de doğruları tam olarak algılayabiliyoruz. Tamamen bir körleşme ve sağırlaşma haline giriyoruz. Vicdan ve merhametten de uzaklaşarak elbette...

Ve geldiğimiz nokta ise; ya dünyaya hâkim olmanın verdiği bilge bir kişiliğe sahip olmak ya da duyuların yavaş yavaş etkisizleştiği bir insan haline gelmek...

Maalesef durum tam olarak bu uç noktaya gelmiş vaziyette.

Ve artık eskisi gibi şaşıramıyoruz hiçbir şeye. Zira her şey normalmiş gelmeye başlıyor. Duygusuzluk, hissizlik, düşünme yoksunluğumuz daha bir uzaklaştırıyor bizleri gerçeklerden. Ve gerçekleri görmekten...

Keşke eskisi gibi şaşırabilsek bir şeylere. Alışmasak kötü olan şeylere. Vicdanımız her zaman sızlasa. Merhametimiz hiç kaybolmasa...

Gerektiği zaman, gerektiği şekilde tepkimizi versek.

İyi ile kötünün, doğru ile yanlışın, tembel ile çalışkanın ayrımını iyi yapıp tavrımızı iyiden ve doğrudan yana koyabilmeyi ıskalamasak...

Öyle güzel olur ki!

Bilmeliyiz ki; iyilikler iyiliği, güzellikler güzelliği ardı sıra getirir. Her zaman iyilikten yana olabilmeliyiz bu hayatta.

Yalancı bir dünya olan sosyal medyaya esir olmadığımız, güzelliklerin ve iyiliklerin hâkim olduğu bir dünya diliyorum hepimiz için...

 


Rahime SÖNMEZ ŞEN

Yorumlar