ORHAN VELİ
Yaklaşık on yıldır okuduğum kitapları not alıyorum. Yıllar sonra o kitap türlerini sınıflandırdığımda; neleri daha çok, neleri daha az okuduğumu net olarak görüp sonraki okumalarım için bir yol haritası çıkıyorum kendime. Bugüne değin okuduklarımı sınıflandırdığımda ‘ Biyografi ‘ ve ‘ Anı ‘ türündeki kitaplar ön plana çıkıyor..
Şimdilerde elimde tam da zevklerime ve tercihlerime yönelik bir kitap var; Seray Şahinler’in kaleme aldığı ‘ Ağabeyim Orhan Veli ‘ isimli eseri. Adından anlaşılacağı üzere; şairin kız kardeşi merhum Füruzan Yolyapan’ın anıları ekseninde oluşturulmuş bir kitap ve Doğan Kitap tarafından yayımlanmış.. Şahinler yaklaşık on yılını bu eseri oluşturmak için harcamış. Sadece Füruzan Hanım’ın değil dönemin ünlü simalarının anılarını da içeriyor. Hatta Orhan Veli’nin ‘ Anlatamıyorum ‘ ve ‘ Sere Serpe ‘ şiirlerini ithaf ettiği Bella Eskinazi’nin de anıları var kitapta. Tam ama tam bir hazine..
36 yıllık kısacık bir ömür.. Birinci Dünya Savaşı’la İstanbul’un Beykoz’unda başlayıp ikincisinin bitimini takiben yine İstanbul’da biten kısacık ama dolu dolu bir ömür..
Şair 13 Nisan 1914’te Yalıköy İshak Ağa Yokuşu’nda merhaba der dünyaya. Doğduğunda kayıtlara aşağıdaki not düşülür..
Bir Veli pak nihade lutfedüp Rabb-ı Celil
Verdi bir Mahdüm-ı mergüp kim misal-i atfab
Nur-ı Ahmed pertevinden halk olan Orhan’ın hak
Ömrün efzun eylesin, hem kendisin alicenab..
Doğum tarihini ebced hesabıyla veren bu levhanın günümüz Türkçesini de aldım aşağıya:
Ulu Allah bu temiz gence bir veli lütfedip, güneş misali sevilen bir hanım / efendi verdi. Hazreti Muhammed’in ışığından yaratılan Orhan’ın Allah ömrünü uzun etsin; hem de O’nu şereflilerden kılsın..
Hangi tarihte kaleme aldığı belli olmayan bir metinde ise; şiirlerinde olduğu gibi son derece sade ve naif anlatır kendini ozanımız:
1914’te doğdum. 1 yaşımda kurbağadan korktum. 2 yaşımda gurbete çıktım. 7’sinde mektebe başladım. 9 yaşımda okumaya, 10 yaşımda okumaya merak sardım. 13’te Oktay Rıfat’ı, 16’da Melih Cevdet’i tanıdım. 17 yaşımda bara gittim. 18’de rakıya başladım ve şarkı söylemesini çok sevdim. 19’dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşımdan sonra para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25’te başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok aşık oldum. Hiç evlenmedim..
Rivayete göre; Nazım’ın bir şiirini okuduktan sonra tepkisini ‘ Garip ‘ olarak vermesinden dolayı o adla anılan akımın diğer iki ozanı ve dostları Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday’dır..
Ölümünden bugüne değin ve umarım bundan sonra da en çok okunacak şairlerden Orhan Veli’nin şiirleri yaşadığı dönemin ünlü edebiyatçılarının çoğu tarafından acımasızca eleştirilmiş ve hatta geleneksel Türk Şiiri’ne bir ihanet olarak algılanmıştır!. Düşünüyorum da; Makber’in yaratıcısı Abdülhak Hamit başta olmak üzere edebiyatın dev isimleri arasından sivrilmeye çalışan gencecik üç isim, müthiş.. Hele Kitabe-i Seng-i Mezar adlı şiirinde Süleyman Efendi’nin nasırından bahsetmesi edebiyat ekabirlerini adeta çıldırtır!. 1977 yılına kadar yayım hayatına devam eden Akbaba Dergisi’nde Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon bu yeni şiir akımını yerden yere vururken; Nurullah Ataç ve Şevket Rado yanlarına dururlar. Hepsi kitapta var..
Üç kardeş.. Orhan, Füruzan ve Adnan çoktan bindiler sessiz gemiye; göçüp gittiler. Vefatından 17 yıl sonra bu yalan dünyadaki ilk tokatı ebesinden yiyen bir ölümlü, kardeşiniz, bendeniz büyük ozan Orhan Veli’yi satırlarına taşımakla hem çok mutlu, hem de hüzünlüyüm!. Kitabın arka kapağında Füruzan Hanım’ın sözcükleri yüreğimi dağlarken kara bir hüzün, ‘ Gün Olur ‘ şiirini okurken bir mutluluk peydahlanıyor yüreğime..
Önce Füruzan Hanım:
Annemi, babamı, Adnan Ağabeyimi, eşimi, arkadaşlarımı kaybettim. Ama hiçbiri Orhan Ağabeyimin ölümü kadar şu kalbimi acıtmadı..
‘ Gün Olur ‘ diyelim şimdi de..
Gün olur, alır başımı giderim
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda
Şu ada senin, bu ada benim
Yelkovan kuşlarının peşi sıra…
Edebiyatla olalım, kitapla yaşayalım..
Sevgiyle kalalım…