Rapçi Ezhel: "Aç kaldım sosis ve salam çaldım suç mu? Asıl suç insanları aç bırakmaktır!"
YouTube uzun süredir onunla sallanıyor. Müzik platformlarının en çok dinlenenler listesinde başı çekiyor. Videoları viral dolaşımda geziniyor. Rap’çi Ezhel, evde kaydettiği ilk albümü ‘Müptezhel’ ile Türkiye Hip-hop dünyasını birbirine katıyor. Karşınızda Ezhel...
Abone olAltı aydır yatıp kalkıp onu dinliyorum.
Genç yaşlı önüme çıkan herkesin kulaklarını tutup içlerine Ezhel’i
basıyorum.
Bazıları silkeleniyor, bazıları ‘Bu ne?!’ deyip şaşkınlıkla
bakıyor.
90’lı bir ‘Ankara bebesi’ Türkiye gençliğinin bir kısmını ‘kötü’
etkiledi.
Onlara isyanı, enerjiyi, eğlenceyi, boşvermişliği ve özgürlüğü
hatırlattı.
‘Kendi patronum benim. Takım elbisemse kapüşonum, berem’ diyerek
tali yolu gösterdi.
‘Bazen seni yıkan şeyler tekrar eder inşa!’ diyerek güç verdi.
‘Ay, güneşten daha güzel’ diyerek özgürlüğe çağırdı.
Çağrısı, Sezen Aksu’nun ‘Bu çocuk yıkılır!’ twitiyle yayıldı.
Ve sadece bir rap’çi değil, iyi bir ‘hikaye anlatıcısı’ olan Ezhel,
her kelimesi hakiki olan şarkılarını yüzbinlere ulaştırdı.
Henüz yeraltı ile yerüstünün sınırında dolanıyor.
Biraz daha görünür olunca ne olacağını kestiremiyorum.
Çünkü aç kaldığı için süpermarketten sosis salam çalmasını, aşık
olduğu kadının bedenine duyduğu şehveti, savaşmak yerine sevişmeye
çağrısını, kafasından kurtulmak için denediği yöntemleri suç
saydığınızda, demek kolay ki, ilk albümü Müptezhel’in içinden ‘suç’
fışkırıyor. Parasız ve aç kalmış, polisten kaçmış, illegali de
legali de görmüş, 30’una gelmeden en kötüsünü yaşamış, babasının
terk ettiği bir çocuktan ne kadar suç çıkacaksa hepsini
sıralıyor.
Aksi gibi, kazanmayı da sevmiyor.
Herkesin öne geçmek için birbirini ezdiği yolun aksine gidiyor.
Yakışıklı bir şekilde, kibarca, isteyerek, özenle kaybediyor.
Çünkü ‘kazanmak’ için kaybetmeyi göze aldığımız ne varsa, o
‘kaybederek’ hepsini kazanıyor.
Öyle ya da böyle... Ezhel, düzenin emirlerine direnen bir özgür
olarak plastiklerin içinde bir Rodin heykeli kadar gerçek. Asi,
hüzünlü, içine kapanık, ışıl ışıl ve özgür. İstediği gibi
yaşayamayacaksa, içinden geleni yapamayacaksa, sigarasını içip
keyfini çıkaramayacaksa yaşamasın daha iyi gibi…
Bayanlar baylar, karşınızda Ezhel!
Sayende sokaklarda “Süpermarketten çalsak bi' şey; sosis
ve salam!”diyerek dolanan insanlar var! Gerçekten hırsızlık yaptın
mı?
Evet, karnımı doyurmak için çok çaldım. Açlığı bilmemiş insana kötü
ya da komik gelebilir ama benim için çok gerçek bir durumdu açlık.
Gidip mahalle bakkalından çalmıyordum, süpermarketten ton balığı,
sucuk, salam çalıyordum.
Bunu ‘suç’ olarak görüyor musun?
Çok açsan yapacak bir şey yok. Suç, karnın açken sosis ve salam
çalmak değildir; suç, insanları aç bırakmaktır, bence. Hem
hırsızlığın yüceltildiği bir toplumda yaşamıyor muyuz zaten? Bu bir
erdeme dönüşmüş gibi geliyor bana.
KENDİMİ SANSÜRLEMEYECEĞİM
Herkesin saklayıp gizlemeye çalıştığı hırsızlık, seks,
uyuşturucu gibi hikayeleri sen apaçık ve sansürsüz olarak
anlatıyorsun şarkılarında. Ama burası Türkiye! Müziğin yayıldıkça
korkmaya başladın mı?
Ne olursa olsun söylediklerimin, anlattığım hikayelerin
arkasındayım. Evet, bu kadar yayılacağını düşünmüyordum ama sonuçta
bir şekilde yayılacaktı. İnternetin önüne geçilemez, oraya bir şey
koyduğun zaman kalıyor. Gelecekte de, ne olursa olsun şarkılarımın,
sözlerimin arkasında duracağım.
İleride yazacağın şarkılar da bu kadar radikal olabilecek mi? Yoksa
bir otosansür gelişir mi?
Ben içimden geleni yapmaya devam edeceğim, kendimi
sansürlemeyeceğim. Hiçbir şeye özen bile göstermeyeceğim, sadece ne
geliyorsa o. Kafamda anlatacak başka şeyler de var, onlara
yoğunlaşacağım.
En büyük sorun çocukların da seni dinleyip sevmesi… İster
istemez örnek alanlar oluyor. Sen bu konuda ne
düşünüyorsun?
Ben kimseye kötü örnek olacak bir şey söylediğimi düşünmüyorum ama
çocukların beni dinlemesi beni de rahatsız ediyor. Fakat tüm
dünyada böyle sözler yazan rap’çiler var. Ben de küçük yaşlarda
rap’i Eminem ile tanıdım. Onun sözleri bin beterdir. Bu bir sorun
ise, çözümü aileler düşünmeli. Çocukların küçük kontrolsüz
internetle kullanması engellenmeli.
YASAKLANAN ŞEY GÜÇLENİR
Zaten artık RTÜK de interneti denetleyecek. Bu seni
nasıl etkileyecek?
İstediklerini yapsınlar biz bir şekilde hallederiz. Yasaklar sadece
işlerin büyümesine, güçlenmesine yol açar. Yasakladığın her ne ise
mutlaka bir yerden patlar.
Televizyona çıkmıyorsun değil mi?
Çıkarmazlar zaten diye düşünüyorum. Televizyonluk bir insan
değilim. Sakıncalı.
Sezen Aksu’nun ‘Bu çocuk yıkılır’ twitini görünce ne
hissettin?
O zamana kadar hakkımda söylenen kötü şeyleri, küfürleri duydukça
“Aga ben çok kötü bir şey yaptım galiba”, “Sercan, sen ne yaptın
ya?” diyordum kendi kendime. Sezen Aksu'nun "Yıkılır" twitini
görünce kendime yüklenmeyi bıraktım. “Yapmak istediğimi yaptım, kim
ne derse desin artık umurumda değil. Sezen Aksu beni sevdiyse,
başkaları da mutlaka anlayacaktır” dedim.
Asıl adın Ömer Sercan İpekçioğlu. ‘Ezhel’ nereden
çıktı?
Ezhel, Osmanlıca’da ‘aklı bir karış havada olan’ demek. 15 yaşında
elime geçen Osmanlıca bir sözlükten seçtim bu adı. O zaman çok
ergendim, zaten hala da aklım havada.
Artık para kazanıyor musun?
Evet, kendi hayatımı idare edebiliyorum. İstediğim zengin ya da
ünlü olmak, pahalı arabalar sürmek değildi. Kendi müziğimi yaparak
aç kalmamak, kimseye muhtaç olmamak, sosis ve salam çalmamak
istiyordum. Bunu da başardım.
TÜM AİLE ALAYLI MÜZİSYEN
Yanağında ‘06’ dövmesi var. ‘Ankara çocuğu’ olmak nasıl bir
şey? ‘İstanbul bebeleri’ne anlatır mısın?
Şarkısı var ya, “Ankara Ankara yetersin sen bana, güzel Ankara”
diye. Aynen öyle, Ankara yeter insana. İstanbul'da hep keşfedilecek
yeni bir şey varmış duygusuyla yaşıyorum. Ama Ankara’nın haritası
avucumda açık.
Nasıl bir ailede doğdun?
Bizde tüm aile alaylı müzisyendir. Annem, devlet halk dansları
topluluğunda dansçıydı. Dedem klarnetçi, Erzincanlı. Anneannem de
şarkı türkü söyler hep. Ben küçükken annem ve anneannem masaya
vurarak bana ritm öğretirlerdi. Belki içimdeki ritim duygusu o
sıralarda doğdu
Sen neler çalabiliyorsun?
Gitar, bağlama, ney, davul. Ama tabii hiç birinde usta değilim.
Dayım da birçok enstrüman çalabiliyordu. Onu dinler, taklit
ederdim.
BABAMI HİÇ GÖRMEDİM
Babandan hiç bahsetmedin…
Babam emekli gazeteci ama çok görüşmedim, tanımıyorum. Ben bir
yaşındayken ayrılmışlar. Bir daha görmedim. Sadece Bodrum'da
olduğunu biliyorum.
Peki, annen senin ünlü olmaya başlamanla ilgili
endişeleniyor mu?
Annem en büyük paniği ben 15 yaşındayken yaşadı. Bir gün okuldan
döndüm ve “Ben okulu bırakıyorum, rapçi olacağım” dedim. O günden
sonra hiçbir şey o gün yaşadığı paniğin üzerine çıkamadı.
Niye bıraktın okulu?
Mantıksız geldi. Zamanımı boşa harcadığımı hissediyordum.
Kullanmayacağım tonla bilgiyi kafama sıkıştırmaktansa hayatın
içinde öğrenmeyi tercih ettim. Okullar sen boş bir adam ol, düşünme
diye var, gibi geliyor bana.
İlkokul mezunu musun?
İlkokul mezunuydum ama annem üzüldüğü için sonradan açık liseyi
bitirdim. Annem hep, “Oku, iş bul, çalış” diyordu. Rap ona, genç
eğlencesi, serserilik gibi geliyordu. Ama şimdi çok
mutlu.
Hiç patronun oldu mu?
Oldu tabii. Çok işte çalıştım daha önce. Yastık atölyesinde de
çalıştım, cafe’de de, duvar da ördüm, otelde bellboy’luk da yaptım.
Anladım ki ben patrona gelemiyorum. Varoluşuma aykırı. Kimsenin
cebini doldurmak için çalışamıyorum. Beraber emek verdiğim
arkadaşlarımla kazandığımızı elbette paylaşırız. Ama o kapitalist
sömürü düzenine girmektense aç kalırım daha iyi.
ALBÜMÜ EVİN SALONUNDA KAYDETTİK
Albümü hazırlayacak parayı nereden buldun?
Albüm için para harcamadık ki. Arkadaşımın evinin salonunda
kaydettik. Evde sadece bir koltuk, bir bilgisayar, bir de mikrofon
vardı. Uyanır uyanmaz arkadaşlarla başlıyorduk kayıt yapmaya. Ben
rap yaparken susuyorlardı, kaydı durdurunca herkes konuşmaya
başlıyordu. Öyle bir ortam…
Arabesk müzik sevdiğini duydum. Rap ve arabesk duygusal olarak
benziyor mu sence?
Acı benziyor. Ama Rap Çarliston biberidir, arabesk sağlam bir Chili
biberi gibidir. Farkı ise arabesk acıyı kader olarak kabul eder,
Rap isyan eder. Arabesk, Türkiye'nin Blues’udur.
KONSERDE PARMAĞIMI KIRDILAR
Parmağına ne oldu?
İzmir’deki konserde bir seyircim kırdı! Tam sahneden inerken
birisi şapkamı çekti, ben de tuttum refleks olarak. “Şapkanı verir
misin?” diye sorsa verirdim belki ama benden zorla alınca
sinirlendim. Bırakmadım. O tutunca beş kişi daha tuttu. Ben de
onlara karşı çekerken kırılmış.
Sonra adama küfür ettin Instagram’dan...
Ettim valla.
Özür diledi mi?
Hayır.
Sana küfür edenlere karşılık veriyor musun?
Küfür ve eleştiri umrumda da değil. Ama karşılık veririm,
küfürleşiriz karşılıklı.
‘Küvet’ şakısında anlattığın kız, şarkıyı dinleyince ne
dedi?
Ne desin! Güldü hahaha.
Devam ediyor mu ilişkiniz?
Hayır ilişkimiz bitti ama arada görüşüyoruz, kötü değiliz.
Işıl CİNMEN / Posta
[email protected]
Ezhel'in fotoğrafları: Muhsin AKGÜN
İmza fotoğrafları: Şafak GÜVEN