Semt sinemaları yıkılıyor; Semtler ruhunu kaybediyor
Tüm sıkıntılı haberlerin, kaygılı bekleyişimizin arasında üzücü bir haber daha aldık. Şu an sinemaların hepsi kapalı ama bazıları gerçekten bir daha açılmamak üzere kapanıyor ya da dönüşüm geçiriyor.
Festival sinemalarından olan Atlas Sineması, uzun zamandır kapanmamak için mücadele veriyor, sadece festival zamanlarında dolup taşıyordu. Şimdi de bir büyük çaplı bir sinema müzesine dönüşüyor. Biraz zorunlu bir kopuş olsa da en azından sinemadan kopmuyor diye avunabiliriz belki. Ama Emek Sinemasının kapatılmasının konuşulduğu dönemde Kültür ve Turizm Bakanlığı dahil yıkımın sorumlusu olan bütün aktörler süreç boyunca “Yıkmıyor, taşıyoruz” yalanını dillerine dolamışlardı. Yerine Madame Tussauds açıldı ve elbette ki taşınmadı. Rexx sinemasının ise tahliye işlemleri başladı bile. Kimileri kapanmasının nedeninin bağlı bulunduğu vakıfla yaşanan problem olduğunu söylüyor ama biraz geri çekilip baktığımızda,kapısı sokağa bakan sinemaların genel sorunu gibi duruyor. Can suyu olan seyirciyi kaybetmek büyük sinema kompleksleriyle baş edememek, zamana ,mekana ve izleme algısına yenik düşmek… Ben özellikle Rexx sinemasında çok film izledim.Bir çok festival filmiyle orada tanıştım, havasını soludum.
İstanbul doğumluyum. Bu yüzden Emek sinemasının kapatılması sürecine de tanık oldum. Emek Sineması benim kişisel tarihimde, kayıp gitmesin diye verdiğimiz mücadeleyle yer etti desem yalan olmaz. Ama Emek Sinemasının bir kentin tarihinde kapladığı yeri, toplumsal belleğimizde bıraktığı izi çok iyi biliyorum. Tıpkı üç sene önce kapanmanın eşiğinden dönen Beyoğlu Sineması gibi, ekonomik açıdan zorlanan, kapısı sokağa açılan diğer sinemalar gibi. Gerçekten çok üzücü keşke bu değerleri gerçek halleriyle yaşatmanın bir yolu olsa.
Kadıköy’ün ayakta kalan bağımsız sinemalarından biri olan Rexx’in ve Beyoğlu’nun tarihinin eşlikçisi olmuş Atlas Sinemasının kapılarını kesin olarak kapatmaya karar verdiğini öğrendik. Sinemayla ilgili alışkanlıklarımız hızla değişse de, sinema salonları çoğunlukla AVM’lerin üst katlarında yer bulsa da “Film salonda izlenir” şiarına sıkı sıkı tutunanlar, Kadıköy’de yaşayanlar, İstanbul’un birçok farklı yerinden çıkıp sinema aşkı için bağımsız sinema salonlarını dolduranlar, film festivallerini yakından takip edenler; hepimiz çok üzgünüz.
Rexx, sadece film izlediğimiz bir sinema salonu değil, 1962 yılından beri ayakta kalmaya çalışan bir sinema salonu. O yıllardan çok daha önce; 1922’de Afife Jale’nin sahneye ilk çıktığı yer olan Apollo Tiyatrosu hatta. 100 yıllık koca bir tarih, İstanbul’un önemli kültür merkezlerinden biri, çoğumuzun önünde bir tanıdığıyla buluştuğu, kimimizin sevgilisinin elini ilk tuttuğu yer belki de… Rexx kapanırsa, Atlas kapanırsa sadece sinema salonu kapanmış olmayacak. Bir kentin belleğine kazınmış önemli bir parçayı; yazılara, romanlara, filmlere, kim bilir belki de şiirlere konu olmuş bir parçamızı yitiriyoruz.
Dönüp bakıyorum da anılar biriktirdiğimiz sokakların simgesi sinemalar hayata yenik düşüp perdelerini kapatmak zorunda kalabiliyor; sistemin gücü karşısında “güçsüz düşerek. “Şimdilik” hayatımızdaki tüm değerler rant ekonomisine kurban ediliyor. Şimdilik! Değişecek, değişmeli. Ya değiştireceğiz ya da hep beraber yok oluşu izleyeceğiz. Çok mu geç bilmiyorum ama Beyoğlu Sineması için elimizi taşın altına koyup hep birlikte nasıl didindiğimiz ve sinemamızı nasıl kurtardığımı ortada. Aynısını Rexx ve Atlas için de yapabilmemizi sağlayacak dayanışma ve mücadele gücü de içimizde. Umut tükenmeden hiçbir şey tükenmez.