Anasayfa /  Dünya

SETA Kızıldeniz güvenliği analizi: Husi saldırıları ve artan jeopolitik riskler!

SETA Dış Politika Araştırmacısı Dr. Tunç Demirtaş’ın hazırlamış olduğu “Kızıldeniz Güvenliği: Husi Saldırıları ve Artan Jeopolitik Riskler” başlıklı çalışma son dönemde yaşanan gelişmeler ekonomik ve güvenlik boyutları ile analiz ediliyor.

Abone ol
Abone ol 17 Ocak 2024 15:39

SETA KIZILDENİZ GÜVENLİĞİ ANALİZİ : HUSİ SALDIRILARI VE ARTAN JEOPOLİTİK RİSKLER

SETA Dış Politika Araştırmacısı Dr. Tunç Demirtaş’ın hazırlamış olduğu “Kızıldeniz Güvenliği: Husi Saldırıları ve Artan Jeopolitik Riskler” başlıklı çalışma son dönemde yaşanan gelişmeler ekonomik ve güvenlik boyutları ile analiz ediliyor. Çalışmada ekonomik güvenlik konusu uluslararası deniz taşımacılığı şirketlerinin alternatif rotaları, küresel ekonomiye maliyeti ve sigorta risk primleri üzerinden; askeri güvenlik konusu ise Bab’ul Mendeb ve Aden Körfezi güvenliği, Afrika boynuzunda yükselen gerilimin Kızıldeniz güvenliğine etkileri ve Körfez ülkelerinin ve Mısır’ın krize yaklaşımları üzerinden inceleniyor.

Küresel ticaretin en önemli geçiş güzergahlarından biri olan Kızıldeniz’e yönelik Yemen’deki Husilerin saldırıları Kızıldeniz güvenliğine yönelik jeopolitik riskleri ve tehditleri artırıyor. 19 Ekimden bu yana İsrail ile bağlantılı olduğunu iddia ettiği 25’ten fazla gemiye füzeler ve kamikaze insansız hava araçları (İHA) ile saldırılar gerçekleştiren Husilerin bölgedeki tansiyonu artırması bekleniyor.

Husilerin Kızıldeniz güvenliğine yönelik tehdidi, küresel ekonomik güvenliği ve deniz seyrüseferini etkileyerek tedarik zincirinde aksamalara yol açmış, yeni rotalara yönelme eğilimini artırmıştır. Söz konusu risklerin de etkisiyle küresel ekonomi ve gemi sigortalarındaki maliyetlere giderek artmaktadır. Küresel konteyner sevkiyatının yüzde 30’u dahil olmak üzere tüm küresel ticaretinin yüzde 15’i Kızıldeniz üzerinden geçiyor. Ayrıca küresel tahılın yüzde 8’i, küresel petrolün yüzde 12’si ve sıvılaştırılmış doğalgazın (LNG) yüzde 8’i Kızıldeniz rotasından sevk ediliyor.

Ancak güvenlik sebebi nedeniyle farklı alternatif rotalar ya da ulaşım türlerinin konuşulması söz konusu olsa da mevcut alternatifler maliyeti artıracak ve sürecin uzamasına sebep olacaktır. İthal edilen ürünlerin deniz yolundan ziyade havayolu ile taşınması bir seçenek olarak gözükse de bir konteyner gemisinin taşıyabileceği yükü 544 adet 84 metre uzunluğunda olan ve en büyük kalkış ağırlığına sahip Antonov ANN-225 Myria adlı dünyanın en büyük kargo uçağının taşıması mümkün. Sadece bu rakam bile deniz taşımacılığının önemini ortaya koyuyor. Ayrıca Husilerin İsrail’e doğrudan ya da İsrail’e gittiğini iddia ettiği ticari gemilere yönelik saldırıları savaş primi sigortasını yüzde 500’den fazla oranda artırmıştır. Bu durum da maliyetlerin artmasına sebep oluyor.

Askeri güvenlik açısından ise Husilerin oluşturduğu tehditle birlikte ABD’nin Ortadoğu’daki önemli bir müttefiki olan Suudi Arabistan’ın ve diğer Körfez ülkelerinin Husilerden algıladığı tehditler, Afrika Boynuzunda ortaya çıkan gerilim hatları gibi çeşitli gündem maddeleri bölgenin askerî açıdan güvenliğini Kızıldeniz jeopolitiği bağlamında daha fazla öne çıkarıyor. Ancak güvenlik konusundaki en büyük riskler arasında ABD ve İngiltere’nin doğrudan Husilere yönelik hava saldırıları Aden Körfezi’ndeki donanmalara saldırı riskini de barındırıyor.

 

https://www.setav.org/analiz-kizildeniz-guvenligi-husi-saldirilari-ve-artan-jeopolitik-riskler/

Yorumlar
Çok Okunanlar