Şiir Kıraathanesi’nin konuğu Şair Hüseyin Atlansoy
Şiir Kıraathanesi’nin konuğu Şair Hüseyin Atlansoy
Abone olBüyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. tarafından İbrahim Paşa Kültür Merkezi’nde düzenlenen Şiir Kıraathanesi’ne konuk olan 1980 sonrası kuşağın şiir alanında en önemli temsilcilerinden şair Hüseyin Atlansoy, edebiyat yolculuğuna ilişkin açıklamalarda bulundu.
Genç yaşta şiir yazmaya başladığını belirten Atlansoy, şair kimliğinin uzun yıllar sonra farkına vardığını söyledi. Moderatörlüğünü Devrim Tülay’ın yaptığı programda şiir yazmadaki tecrübe ve deneyimlerini paylaşan İstanbul Üniversitesi sosyoloji bölümü mezunu olan Atlansoy, “Çok şiir okudum çok şiir yazdım ama tek bir şiir yazmışım sonradan anladım. Aslında şairliğimin de farkında değildim bu 1987 yılına kadar sürdü.” dedi. Kendisinin aynı zamanda öğretmen olduğunu ancak öğrencilerinin kendisinin şair olduğundan uzun süre haberleri olmadığını ifade eden Atlansoy, 1982 yılından bu yana şiirlerini yayınladığını ve 30 yılı aşkındır edebiyatın içinde olduğunu vurguladı. Atlansoy, şiirde kendisini besleyen faktörlerin, klasik müziğin batılı ve doğulu formlarını dinlemek ve âşık olma tecrübesi ile doğu, batı, kuzey ve güney edebiyatının örnekleriyle birlikte birbirinden çok farklı insanları tanıma imkânı bulması ve vedaları olduğuna vurgu yaptı. Tüm şairlerin bazı şiirlerine karşı zaafı olduğunu, 1991 yılında yazdığı 'İyi Günler İleride Anneanne' şiirini kendisinin okumakta zorlandığını, şiirde bahse konu kişileri kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığını söyleyen Atlansoy, eserlerinde çok fazla ironi yaptığına dair yorumlara ise 'farkında değilim' yanıtını verdi. Atlansoy, şöyle konuştu: “İroni şair için bir avantadır, imkândır ama ironiye kurban olabilirsiniz yani ironinin büyüsüne kapılıp kendinizi bunun içinde savunulmuş bir halde bulabilirsiniz. Bizim şiirimizin geleneği, ironi ile birlikte sıkı bir sağlam duruşu da gerektiren niteliğe sahip. Şiir yazmaya cüret etme niyeti, esaslı bir duruşu gerektirir. Bazen söylediğiniz sözler sizin uçmanızı sağlayabilir ama uçarken kanatlarınızı soğutmanız gerekir yoksa düşersiniz. Caka satma pozisyonuna girdiğiniz de özelliğinizi, niteliğinizi, sözünüzü yitirme olasılığınız mümkündür. Bir şey yazdığınızda o yazılan hakikatten şiir ise o sizde ben bittim hissi oluşturuyor. Özellikle öyle bir duygu uyandırmayan ve intiba bırakmayan şiir ise çok sinmiyor içinize. Çok kalabalık ortamlarda ya da çok tenha durumlarda yazabiliyorum nedense ortası olmuyor bu durumun. Ben de çok hızlı bir biçimde gerçekleşiyor yazma işi bazen yazmaya yetişmekte zorlanıyorum.”