SOMA' YA AĞIT
3 gün bekledi ocağın başında Fatma Ana.
Gelmedi!!
Çıkaramadılar ne canlı, ne de ölü. Çalışmalar bitti dediler. Beklemeyin artık, kalanların mezarı oldu burası dediler. Öylece bıraktılar orada kalanları. Göçük aldı bedenleri, intikam alırcasına.
Fatma Ana' yı oğlunun mezarının başından zor aldılar. Ağıtlar yükselirken selalar okunuyordu minarelerden. Bir köyden 8 can gitmişti. 8 tabut, birisi boş. Olmayan beden için cenaze namazı kılındı. 7 cenaze yan yana verildi toprağa. 8. cenaze zaten toprağın altındaydı.
Fatma Ana, zor ayakta duruyordu. Son bir kez dokunamamıştı oğlu Ahmet' in yüzüne. Öpememişti ellerinden. Elleri ile dokundu fotoğrafına, okşadı inceden.
Ahmet işe gireli 3 ay olmuştu. Askerden geldikten sonra çok çabaladı. Madene gitmemek için çok direndi. Olmadı, tek çare madendi, mecbur kaldı.
Fatma Ana, oğlu Ahmet' i işe giderken dualar ile uğurluyordu. Korkuyordu ana yüreği. Neredeyse her evde acı bir geçmiş vardı. Bir değil, iki değil. Çok can almıştı maden.
Doğanın intikamı acı olur. Karnını deşer insoğlu. Acımasız, insafsız.. Toprak bir gün gelir cevabını verir. Kapatır açılan yerleri. Canları alır, vermez geri.
Dualar bitti..
Ağıtlar yeniden başladı. Fatma Ana' nın gözlerindeki yaş kurudu. Sesi çıkmıyordu artık. Bir tek oğlunu toprak almıştı. İsyan etmeden kabullenmişti olanları.
Soma kabul etmedi önce olanları. Kalabalıklardan sesler yükseldi. Acılarını haykırdılar en yüksek tondan.
Duyan olmadı.
Sesi çok çıkanları tekmeledi birisi.
301 can sessizce öldü.
"Güzel öldüler" dedi bir diğeri.
"Soma unutulmaz" dediler.
Çok sürmedi unutuldu.
Unutan sen, ben, o..
Unutmayanlar da var, ölenlerin yakınları onlar.
Bir kişi daha var;
Mezarı olmayan Ahmet' ini unutmayan Fatma Ana..