SOSYAL UYGUNLUK VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK NEDİR?

Son yıllarda “sosyal sorumluluk” – “işyerinde adil muamele, eşit ücret, işyerinde ayrımcılık” kavramları neredeyse her yerde karşımıza çıkıyor. Özellikle yurtdışı ölçekli firmalarda hızla gelişen ve yurtdışına ihracını yaptığımız büyük markalar bu alanda büyük çalışmalara yapıyor.“CSR- firmaların sosyal sorumluluğu, şirketlerden oluşan iş aleminin kendi değerleri ve davranışlarını, yalnızca müşteriler ve yatırımcılar değil aynı zamanda işçi ve çalışanların ve özel çıkar gruplarının da içinde olduğu tüm çıkar sahiplerinin beklentileriyle uyumlu hale getirme amacıyla, gönüllülük temelinde bulunduğu taahhütler bütünüdür. Bu tanım, tahmin edilebileceği gibi CSR kavramını dünya literatürüne ekleyen, aralarında BP, McDonalds, Shell, Nike, Toyota, Coca-Cola, Nestle, Unilever gibi “şöhret” yapmış şirketlerin de bulunduğu uluslarötesi sermayeye aittir. Şirketler, bu alana daha çok kaynak ayırıyor. Sürdürülebilirlik planlamasının olmazsa olmaz maddesi olarak karşımıza çıkıyor. Kavramın kendisi tartışılırken karmaşa da beraberinde geliyor. Şirketlerin satışlarına doğrudan etki edecek çalışmaların “sosyal sorumluluk, işyerinde adil muamele, eşit ücret, işyerinde ayrımcılık” kavramları çalışmaları içinde değerlendirilmemesi gerektiği yönündeki anlayış her geçen gün biraz daha kuvvetleniyor. Kavramın, CSR adıyla ilk ortaya çıkışının, dünyanın Enron’la başlayan skandallar dizisinin tarihleriyle çakışması bazı yorumlara göre tesadüf değildir(Wilton, B. Temmuz 2005/Uluslar arası İşverenler Teşkilatı). Bu görüşe göre, ulus ötesi şirketlerin zedelenen imajının acilen güçlendirilmesi gerektiği için CSR dünya gündemine yerleştirilmiştir.    
Bunun yanı sıra Denetçiler arasında yeni bir yaklaşım öne çıkıyor. Corporate Social Responsibility (CSR) artık Corporate Responsibility’ye dönüşüyor.
Corporate Social Responsibility (Kurumsal Sosyal Sorumluluk) Corporate Responsibility (Kurumsal Sorumluluk) Benim de çalışmasını sürdürdüğüm, denetçilik görevini üstlendiğim bu sektörde çalışana verilen hakların genişletildiği, çalışana verilen emeğin titizlikle sürdürüldüğü, sosyal paydaşlar ve çalışanları için değer üretmeleri, üretip kazanırken zenginliklerini ve haklarını korumaları, iş sağlığı ve güvenliği konuları temel unsurlarından biri haline geldi. Büyük markalara üretim yapan büyük ve küçük ölçekli atölyelerde Kurumsal Sosyal Uygunluk Denetçileri tavsiyeleri ile bir misyon haline yavaş yavaş geliyor. Yeni yeni gelişmekte olan bu alanda deneyimli, konusunda uzman ve kuralları şirketler içinde ilke haline getiren denetçi sayısı da oldukça az. Ürün ve hizmetlerin birbirine bu kadar yaklaştığı bir ortamda müşteriler, şirket ve markaların, içinde yaşadıkları topluma, çevreye neler kattığını bilmek istiyor. Hatta bunu yapması gerektiğini düşünüyor, yapmasını istiyor. Bu beklenti, zihninde aynı konuma sahip iki markadan birini seçerken, eskisinden çok daha fazla rol oynuyor. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken nokta şu; sürdürülebilirlik çalışmaları artık şirketlerin yaptığı bir jest olarak değil, bir gereklilik, zorunluluk olarak algılanıyor. Hatta çalışmaların varlığı belki artı puan getirmeyecek ama yokluğu eksi puanı getirecek. Gerçekleştirilen çalışmaların, faaliyetlerin paylaşılması işi var. Yurtdışındaki örneklere baktığımızda 2000’den fazla şirketin yıllık CSR Report hazırladığını görüyoruz. Dahası var. CSR Report, artık şirketlerin bilançoları kadar önemli ve şirket anlaşmalarında, sözleşmelerde, satış pazarlama gibi bölümlerde zorunlu dokümanlar arasında yer alıyor. Sosyal Uygunluk ve Sürdürülebilirlik şirketlerin neler yaptığını gösterirken neler yapacağının önünü aydınlatıyor.

Bir anlamda ilgili şirket ben sizlerle kazandım ve hepimiz için şunu, şunu yaptım diyor. Sosyal paydaşlarını, şeffaflık içinde bilgilendiriyor. Sosyal Uygunluk – Sürdürülebilirlik denetçileri’nin raporları hazırlamaları başlı başına bir uzmanlık alanına dönüşmüş durumda.

Bunun için kurulmuş çok sayıda danışmanlık hizmeti olarak görev şirketler mevcut. Kurumsal Sosyal Uygunluk – Sürdürülebilirlik alanında hizmet veren, Türkiye geneli 20 ilde, 40’a yakın atölye çalışanları ve işverenlere yol göstericilik ve rehberlik yapan, çalıştığı kurumda geçen 10 küsür yıldır veren, akla gelen isimlerden biri de Sanem Tanrıyar… Kendisini örnek aldığım ve alanda her daim danıştığım isim sürdürülebilirlik ve sosyal uygunluk konularında binlerce çalışana ve işverene rehberlik ediyor. Ülkemizde ise nitelikli ve alanda çalışan yetiştiren bu eğitimleri veren kurumlar ise oldukça az. Kuşkusuz bunda henüz yeterince bilgi sahibi olmayan, bu bilincin aşılanmadığı “Kurumsal Sosyal Uygunluk – Sürdürülebilirlik kavramında yaşanan karmaşa ve konu hakkında yeterli donanıma sahip olmama yatıyor. Belki de birçok başarılı uygulama, çalışma göz önünden kaçıp gidiyor, unutuluyor. Temennim ülkemizde daha çok sürdürülebilir kaynaklara verilen değerin artması ve alanında uzman kişilerin yetişmesidir.

Yorumlar