Tarihte 20 Eylül
20 Eylül, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 263. (artık yıllarda 264.) günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 102 gün vardır.
20 Eylül 1519 - Portekizli kaşif Ferdinand Magellan, 270 kişi ve 5 gemiyle İspanya'dan yola çıktı.
Ferdinand Macellan (Portekizce: Fernão de Magalhães, İspanyolca: Fernando ya da Hernando de Magallanes); (d. 1480 İlkbaharı, Sabrosa, Portekiz – ö. 27 Nisan 1521, Maktan Adası, Cebu, Filipinler), Portekizli denizci, gezgin ve kâşif. İspanyol İmparatorluğu'nun desteğiyle denize açıldı. Hikâyesi, bu seyahate eşlik eden Antonio Pigafetta'nın anılarını yazması sayesinde günümüze ulaşmıştır.
Macellan son yolculuğunu tamamlayamadan Filipinler'deki Mactan Savaşı'nda öldürüldü. Ancak daha önce ziyaret ettiği Baharat Adaları'nın ötesine giderek tüm meridyenlerden geçen ilk insanlardan olmayı başardı. Büyük Okyanus'a seferi esnasında okyanusu çok sakin gördüğü için "pasifik" (sakin) ismini veren, ayrıca Güney Amerika’da keşfettiği boğaza kendi ismi verilen Portekizli denizci Macellan, Büyük Okyanus'u aşan bir araştırma gezisi yapmış ilk insandır.
Dünyayı dolaşmak üzere denize açılan 237 (diğer bir kaynağa göre 270) denizcinin sadece 18'i İspanya'ya dönerek seyahatini tamamlamayı başardı. Bu denizcilere Macellan'ın ölümünden sonra yönetimi devralan Juan Sebastián Elcano adlı İspanyol liderlik etmiştir.
20 Eylül 1633 - Galileo Galilei, İspanyol engizisyon mahkemesinde, dünyanın güneşin etrafında döndüğünü söylediği için yargılandı.
Ferdinand Macellan (Portekizce: Fernão de Magalhães, İspanyolca: Fernando ya da Hernando de Magallanes); (d. 1480 İlkbaharı, Sabrosa, Portekiz – ö. 27 Nisan 1521, Maktan Adası, Cebu, Filipinler), Portekizli denizci, gezgin ve kâşif. İspanyol İmparatorluğu'nun desteğiyle denize açıldı. Hikâyesi, bu seyahate eşlik eden Antonio Pigafetta'nın anılarını yazması sayesinde günümüze ulaşmıştır.
Macellan son yolculuğunu tamamlayamadan Filipinler'deki Mactan Savaşı'nda öldürüldü. Ancak daha önce ziyaret ettiği Baharat Adaları'nın ötesine giderek tüm meridyenlerden geçen ilk insanlardan olmayı başardı. Büyük Okyanus'a seferi esnasında okyanusu çok sakin gördüğü için "pasifik" (sakin) ismini veren, ayrıca Güney Amerika’da keşfettiği boğaza kendi ismi verilen Portekizli denizci Macellan, Büyük Okyanus'u aşan bir araştırma gezisi yapmış ilk insandır.
Dünyayı dolaşmak üzere denize açılan 237 (diğer bir kaynağa göre 270) denizcinin sadece 18'i İspanya'ya dönerek seyahatini tamamlamayı başardı. Bu denizcilere Macellan'ın ölümünden sonra yönetimi devralan Juan Sebastián Elcano adlı İspanyol liderlik etmiştir.
20 Eylül 1928 - İtalya'da "Yüksek Faşist Konsey" en yüksek yasama organı oldu.
İtalyan faşizmi, Ulusal Faşist Parti'nin 1922 ile 1943 yıllarında içerisinde yönettiği İtalya Krallığı'nda, 1943 ile 1945 yılları arasında ise İtalya'nın kuzeyinde kurulan İtalyan Sosyal Cumhuriyeti'nin resmî ideolojisi olarak uygulanmış yönetim sistemidir. "İtalyan faşizmi" kavramı, Benito Mussolini'nin kurucusu olduğu faşizmin İtalya'da uygulandığı dönemi tanımlayıp; nazizm, falanjizm ve daha pek çok faşist hareketten ayırmak için kullanılmaktadır.
Mussolini, İtalyan Sosyalist Partisi’nin sendikalist kanadından geliyordu. Parti gazetesi L’Avanti’nin redaktörleri arasındaydı. 1915 yılında Mussolini kendisi sosyalist partinin savaş karşıtı manifestosunu imzalamış olmasına rağmen Fasci d’azione rivoluzionaria örgütünü kurdu. Bu örgüt I. Dünya Savaşı sırasında İtalya’nın savaşa katılımı yolunda faaliyet gösterdi. Mussolini halen Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun idaresinde bulunan Adriyatik Denizi’nin doğu yakasını İtalya’ya dâhil etme amacının propagandasını yapıyordu. Bu faaliyetinin sonucunda sosyalist partiden çıkartıldı. Bu tarihten sonra sosyalist ve komünist hareketlerle onlara yakın işçi hareketlerine karşı şiddetli bir mücadeleye girişti. 1919’da Milano’da Faşist Mücadele Birliklerinin İttifakı (Fascio di Combattimento) kuruldu. Örgüt otoriter bir düzen ve Versailles Barış Antlaşması'nın İtalya lehine düzeltilmesini talep ediyordu. 1919’da I. Dünya Savaşı’nda savaş pilotluğu yapmış olan yazar Gabriele D’Annunzio’nun Fiume’de (bugünkü Rijeka) ele geçirmesiyle korporatif bir sisteme, kitle gösterilerine ve faşizm tarafından devralınan sembolizme dayanan ilk ön-faşist rejim kurulmuş oldu. 1920’den itibaren faşist hareket bir kitle hareketine dönüştü. Taraftarları arasında toprak sahipleri, küçük burjuvalar ve orta sınıf burjuvalar vardı. Politik karşıtlar Squadri adı verilen çetelerin terör eylemleri sonucu saf dışı bırakıldı. 1921 yılında Faşist Mücadele Birliklerinin İttifakı'nın yerine Ulusal Faşist Parti kuruldu. Partiyi destekleyenler arasında bürokrasi, kilise ve ordu bulunuyordu. Roma Yürüyüşü sonucu kral III. Vittorio Emanuele, Mussolini’yi 31 Ekim 1922’de Başbakan ilan etti.
Mussolini 1925’te Sosyalist Parti’yi ve antifaşist örgütleri yasakladı ve kendi lider kültüyle diğer faşist diktatörlükler için bir model kurdu. Kendini Duce (lider) olarak adlandırıyordu. Ona göre Duce üniforması ve savaşçı görünümüyle bir halk adamı, bir işçi, bir baba, bir sporcu, kadınların bir kahramanı ve bir askerdi. Antik Roma’nın dünya imparatorluğu idealinden devralınan bir büyük devlet iddiası İtalyan faşizminin temel düşüncesiydi ve 1935’te Etiyopya’nın yağmasına yol açtı. 1938 sonrası faşizm resmi olarak antisemitist bir politika sürdürdü.
1932’de Mussolini Dottrina del fascismo ile ilk defa İtalyan faşist ideolojisinin bir taslağını yayınladı. Bu eserinde Mussolini Friedrich Nietzsche’nin “iktidar isteği” düşüncesiyle ilişkili olarak ve Vilfredo Pareto’ya dayanarak “büyük adamların” otoriter rejiminin meşruluğu üzerine tezler ortaya atıyordu. Georges Sorel’den esinlenerek siyasi olanın yaratıcı şekillendirme ilkesi için doğrudan eylem ilan ediyordu. Mussolini’nin anlayışında sendikalizme dayanan korporatist bir ekonomik sistemle sınıf karşıtlıklarının aşılacağı düşünülüyor ve birçok kaynaktan beslenen bir milliyetçilikle İtalya Akdeniz imparatorluğunun merkezi olarak görülüyordu.
Peş peşe gelen askeri başarısızlıklar sonucu 1943’te Mussolini faşist devletin en yüksek yürütme organı olan Büyük Meclis tarafından görevinden alındı ve tutuklandı. Ancak Alman Waffen-SS kuvvetleri Mussolini’yi hapisten kurtardı. Mussolini Kuzey İtalya’da İtalyan Sosyal Cumhuriyeti’ni (Repubblica Sociale Italiana) ilan etti. Ancak başarılı olamadı. Daha sonra 28 Nisan 1945'de İtalyan komünistler tarafından idam edildi. Sonraki yıllarda ideolojisi İtalyan halkı tarafından utanç kaynağı olarak nitelendirilmiştir.