Anasayfa /  Foto Galeri

Tarihte 26 Ekim

Tarihte 26 Ekim - Sayfa 1

26 Ekim, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 299. (artık yıllarda 300.) günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 66 gün vardır.

rn

Tarihte 26 Ekim - Sayfa 2

1461 - Trabzon İmparatorluğu, Fatih Sultan Mehmet komutasındaki Osmanlı güçlerine teslim oldu.

Trabzon İmparatorluğu ya da Tzaniti (Lazistan) Krallığı, Ortaçağ'da Doğu Karadeniz'de kurulmuş yerel krallıktır.

Devletin kurucuları olan Komnene Hanedanı, General Isaac Komnene zamanında Doğu Roma İmparatoru VI. Michael'e darbe yaparak tahtı ele geçirmiş, 100 yıldan uzun bir süre Doğu Roma İmparatorluğu'nu yönetmişlerdir. Fakat İstanbul'un Haçlılar tarafından işgal edilmesinin ardından Komnene Hanedanı'nın üyeleri Aleks ile David, halaları Gürcü Kraliçesi Büyük Tamara'nın yardımıyla ata yurtları Karadeniz'e sığınmışlardır. Antik Kolkhis topraklarının doğu uzantısı olan Phasis'e sığınan kardeşler daha sonra Trabzon'a sahip çıkmışlardır.

Tüm iç karışıklıklar, veba salgını, depremler, İtalyan ve Türkmenlerle girilen çatışmalar Trabzon İmparatorluğu'nu zayıf düşürmüş ve Panaret'in Kronik'inde "felaket" olarak adlandırılan Gürcistan'ın Timur tarafından işgali gerçekleşmiştir. 15. yüzyıla girerken de Osmanlı Devleti ile Trabzon İmparatorluğu artık sınır komşusu olmuşlardır. Aynı dönemde Türkmenler de Giresun'a girmişlerdir. Trabzon, Osmanlı tarafından ilk kez 1440'larda kuşatılmışsa da alınamamıştır. Yine akabinde Şeyh Cüneyd önderliğindeki Türkmenler, Trabzon'u kuşatmışlarsa da geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Son olarak Fatih Sultan Mehmed 1461 yılında 140.000 kişilik ordusuyla gelerek yaklaşık 1 aylık bir direnişten sonra şehri teslim almıştır.

Trabzon, Osmanlı fethinden sonra da aşağı yukarı eski yönetim alanına göre eyalete çevrilmiş bu eyalete de Trabzon Eyaleti adı verilmiştir. 1800'lerde de daha çok kültür ve ekonomik yapısına göre yeniden organize edilen topraklar Canik(Samsun), Gümüşhane(Canca), Lazistan(Caneti) ve Merkez (Trabzon) sancakları olmak üzere 4 büyük idari bölümden oluşan Trabzon Vilayeti'ne dönüştürülmüştür. Böylece Trabzon İmparatorluğu'nun kuruluşundan cumhuriyetin ilanına dek varlığını koruyan idari yapıyla Trabzon şehri yüzlerce yıl boyunca Samsun, Ordu, Giresun, Gümüşhane, Rize, Artvin, Batum gibi illerin merkezi statüsünde olmuştur.

Tarihte 26 Ekim - Sayfa 3

1863 - Uluslararası Kızıl Haç organizasyonu Cenova'da kuruldu.

Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi; görevi din, inanç, dil, ırk, toplumsal sınıf veya politik görüş farkı gözetmeksizin insan hayatı ve sağlığını korumak, insan varoluşunun saygı görmesini sağlamak, insanların acı çekmesini önlemek ve acılarını dindirmek olan uluslararası bir insani harekettir.

Hareket, üç farklı kurumsal oluşumu içinde taşımaktadır: dünyanın hemen her ülkesindeki ulusal dernekler; bu derneklerin koordinasyonunu sağlayan bir federasyon (IFRC) ve silahlı çatışmalarda insan hayatını ve onurunu korumaya odaklı bir uluslararası komite (ICRC). Her dört yılda bir komiteden, federasyondan, ulusal derneklerden katılımla toplanan Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Konferansı, hareketin en yüksek tartışma ve karar organıdır.rnKızılhaç fikri, Kuzey İtalya'da gerçekleşen Solferino Muharebesi'nden sonra doğdu. Bir Fransız kolonisi olan Cezayir'deki işleri ile ilgili olarak doğrudan Fransa kralı ile görüşmek isteyen İsviçreli işadamı Jean Henry Dunant, III. Napolyon'un Solferino'daki karargâhını savaşın gerçekleştiği 24 Haziran 1859 gününün gecesinde ziyaret etmişti. Dunant, sağlık hizmeti verecek bir kuruluş olmadığı için savaş meydanında tıbbi yardım alamadan yatan yaralıların durumuna tanıklık etti ve çok etkilendi. Yöredeki sivil halkı yaralı askerlere hangi tarafın askeri olduklarına bakmaksızın yardım etmek için örgütledi. Tüm çabalara rağmen 22 bin Avusturyalı ve 17 bin Fransız asker basit yardımlar alamadıkları için hayatlarını kaybetti.Cenevre'ye döndüğünde savaş deneyimlerini anlatan bir kitap yazdı. Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi'nin temeli olacak fikirler 1863'te yayımlanan “Bir Solferino Hatırası” adlı kitapta ortaya atıldı.

rnDunant kitapta, şu iki fikri ortaya atmıştı: Avrupa ülkelerinde, hangi ulustan olduğuna bakılmaksızın savaşta yaralananlara yardım edecek gönüllü derneklerin barış zamanında kurulması ve ülkelerin, yaralıları korumak ve onlara tıbbi yardım sağlamak amacıyla uluslararası anlaşmalarda taraf olması. Kitabı büyük ilgi gören ve tüm Avrupa dillerine çevrilen Dunant, Avrupa ülkelerin dolaşarak görüşlerine taraftar topladı.

Durant ve arkadaşları 1863'te bu fikirleri hayata geçirmek üzere beş kişilik bir komite kurdular. Başlangıçta “Uluslararası Yaralılara Yardım Komitesi” adını taşıyan komite, 1875’te “Uluslararası Kızılhaç Komitesi” adını almıştır. Komitenin 17 Şubat 1863'teki ilk toplantısı 'uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin kuruluş tarihi kabul edilir.Komitenin 26-29 Ekim 1863'te Cenevre'de organize ettiği uluslararası konferansa on altı devlet ve 4 yardım kuruluşu temsil edildi. Delegeler, devletlerin olası bir savaş sırasında yaralanan askerlere taraf gözetmeksizin tıbbi yardım vermek üzere dernekler kurulması önerisini kabul etti. Özel bir ayırt edici amblem taşıyan yardım araçları ve medikal gereçlerin korunması da kabul edildi.

rnKonferansta 1815'ten beri uluslararası ilişkilerde daimi tarafsızlık statüsüne olan İsviçre'nin bayrağından esinlenen amblem belirlenmiştir. Amblem beyaz zemin üzerine kırmızı bir haç işaretinden oluşuyordu.

Tarihte 26 Ekim - Sayfa 4

1912 - Yunanistan Selanik'i işgal etti.

Selanik ilk olarak Osmanlı Devleti tarafından 1387 baharında Çandarlı Hayreddin Paşa ve Gazi Evrenos kumandasındaki birlikler tarafından uzun süren bir abluka neticesinde ele geçirildi. Yıldırım Bayezid, Selânik karşısındaki bir tepeye Türk garnizonunun varlığını belirten bir burç ya da kale yaptırdı. 1402 Ankara bozgunundan sonra Bizans İmparatoru II. Manuel Paleiologos, Selânik’i alıp kaleyi de yıktırdı. Emîr Süleyman Çelebi ile Bizanslılar arasında Gelibolu’da yapılan antlaşma uyarınca Selânik 1403’te resmen Bizans idaresine geçti ve Çelebi Mehmed dönemi boyunca bu şekilde kaldı.rnrnII. Murad tahta geçince Selânik’i abluka altına aldı. Bizanslılar da koruyamadıkları Selânik’i 1423’te Venedik’e sattı. Osmanlılar buna itiraz etti ve Venedik’e karşı savaş açtı. Konstantin Jireček ya da Apostolos Bakalopoulos gibi tarihçiler, Venedik idaresini şehrin tarihinde görülen en kederli dönem diye nitelemiştir. Venedikliler büyük bir donanma göndermemiş, yeterli miktarda asker yollamamış ve şehir halkına karşı zorbaca davranmıştır. Bir zamanların canlı, zengin ve nüfusu kalabalık tüccar şehrinde bu dönemde açlık ve sefalet hüküm sürdü; halkın çoğu şehri terketti. II. Murad savaşmadan teslim olmaları halinde şehir halkına imtiyazlı bir statü sağlamayı teklif etti, Rum halk bu teklife olumlu yaklaştıysa da Venedik yönetimi II. Murad’ın teklifini reddetti. 29 Mart 1430’da bir ay süren şiddetli bir kuşatmanın ardından bizzat II. Murad önderliğindeki Osmanlı birlikleri surları aştı. Johannes Anagnostos’un anlatımına göre kanlı bir çatışma vuku buldu ve halktan birçok kişi esir edildi. Ancak daha sonra II. Murad fidye karşılığı esirleri serbest bıraktı. II. Murad, Venedikliler döneminde şehri terkedenlere geri dönmeleri çağrısında bulundu ve bunlara önceden edindikleri mal ve mülklerini iade etti. Aynı zamanda civardaki Osmanlı merkezi olan Yenice-i Vardar’dan 1000 kadar Türk’ü Selânik’e yerleştirdi.

rn1492’de İspanya’dan kovulan Yahudilerin bir bölümü başta Selanik olmak üzere Osmanlı topraklarına yerleştirildi. İspanya’dan kovulan yahudiler Selânik’in sur içi kısmına yerleştirilmişti. Burada küçük çaplı dokuma sanayi kuruldu. Yahudiler, yerleştikten pek az bir zaman sonra kayda değer bir bilimsel etkinlik içerisine girerek hukuk ve İbrânî bilgini Rabbi Samuel de Medina’nın liderliğinde zengin kütüphanesi olan bir bilim akademisi oluşturdular. 16. yüzyılın başında Selânik’te kitap basımını tanıttılar. Selanik bu dönemdenitibaren çeşit çeşit Hıristiyan, Yahudi ve Müslüman toplumların hep birlikte uyum içinde yaşadığı önemli bir kültür ve ekonomi merkezi haline geldi.