Tarihte 3 Ekim
3 Ekim, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 276. (artık yıllarda 277.) günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 89 gün vardır.
MÖ 52 - Jül Sezar komutasındaki Roma ordusu Alesia Muharebesini kazanarak Galya'yı fethetti.
Galya (Latince: Gallia ; Fransızca: La Gaule) günümüzde başta Fransa olmak üzere Batı Avrupa'nın büyük bir bölümüne tarihte verilen isimdir. Galya'nın sınırları Fransa'nın yanı sıra günümüzdeki Kuzey İtalya, Belçika, İsviçre'nin batısı, Hollanda'nın bazı kısımlarıyla Almanya'daki Ren Nehri'nin batı kıyısındaki bölgeleri de içeriyordu.
Alesia Muharebesi veya Alesia Kuşatması, MÖ 52 yılının Eylül ayında Mandubi kabilesinin en önemli kenti ve kalesi Alesia çevresinde yapılan savaş. Jül Sezar ve süvari komutanları Marcus Antonius, Titus Labienus ve Gaius Trebonius tarafından komuta edilen Roma Cumhuriyeti ordusu ile Avernilerin lideri Vercingetorix etrafında toplanmış olan Galyalı kabileler arasında yapılmıştır. Galyalılar ve Romalılar arasında meydana gelen son büyük çarpışmadır ve Galya Savaşlarında inisiyatifin Romalılara geçmesinin önünü açmıştır. Alesia Kuşatması, Sezar'ın askeri dehasını gösterdiği en büyük savaşlarından biridir ve günümüzde bile Kuşatma savaşı ve Ablukanın klasik örneklerinden biri olarak kabul edilir.
rnAlesia'nın bazılarının iddia ettiği gibi Auxois dağının zirvesinde, Fransa'nın Alise-Sainte-Reine yerleşim yerinin yukarılarında olması muhtemeldir—ancak bu iddia Sezar'ın savaş tasviri ile örtüşmemektedir. Zaman içerisinde başka iddialar da ortaya atılmış olsa da, Chaux-des-Crotenay (Fransa'da Jura ili sınırları içinde) haricinde kalıntıları günümüze ulaşan yoktur.
3 Ekim 1605 - Sadrazam Sokolluzade Lala Mehmed Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Estergon Kalesi'ni ikinci kez fethetti.
Estergon Kalesi (Macarca: Esztergomi vár) Macaristan'ın başkenti Budapeşte'nin 60 km kuzey batısında Tuna nehri kıyısında yer alan kale.
Macaristan ve Osmanlı tarihinde büyük bir önem taşır. 13. yüzyıl başına tarihlenen kale, Macaristan’ın tarihinde inşa edilmiş ilk önemli yapılardan birisidir. 1241’deki Moğol istilasına kadar Macar Krallığı’nın idari ve dini merkezi olmuştur.
Osmanlı Devleti, ilk defa 1543’te o sırada Avusturyalılar’ın yönetiminde olan kaleyi zaptetti. 1595 yılında Osmanlılar’ın kaleyi teslim etmek zorunda kalması türkülere konu olmuştur. 1605 yılında yeniden zaptedilen kale, 1683’te kesin olarak Osmanlı yönetiminden çıktı. Günümüzde bir turistik cazibe merkezidir
1716 - Nevşehirli Damat İbrahim Paşa sadaret kaymakamlığına getirildi.
rnNevşehirli Damat İbrahim Paşa (d. 1660 - ö. 16 Ekim 1730, İstanbul), III. Ahmed saltanatında, 9 Nisan 1718 - 1 Ekim 1730 tarihleri arasında sadrazamlık yapmış Türk asıllı Osmanlı devlet adamı. Oğuzların Beydilli boyuna mensup Boynuinceli aşiretindendir.İsmi Lale Devri ve Nevşehir ile özdeşleşmiştir. Enderun'dan yetişen sadrazamların on üçüncüsü ve Osmanlı sadrazamlarının yüz otuzuncusudur.rnİbrahim Efendi, 1716 yılında Avusturyalılarla yapılan Petrovaradin Muharebesi'nde bulundu. Mağlubiyetten ve sadrazam ve serdar-i ekrem olan Silahdar Damat Ali Paşa şehit olduktan sonra vaziyeti Padişaha arz etmek üzere bir arıza ile ordu tarafından Edirne'ye gönderildi. III. Ahmed çok güvendiği İbrahim Efendi'yi geri göndermeyerek birinci ruznameci yaptı. Birkaç gün sonra da 3 Ekim 1716'da sadaret kaymakamlığına tayin etti.
İbrahim Paşa, şehit Silahdar Damat Ali Paşa'nin dul kalmış bulunan III. Ahmed'in kızı Fatma Sultan 'la 1717'de nikahlanarak Damat oldu. İbrahim Paşa'nın teşebbüsleri sayesinde Avusturyalılarla barış yapılmasının kararlaştırılmasından sonra, 1718'de sadrazamlığa getirilerek Avusturya ile Pasarofça Antlaşması'nı imzaladı. Aynı yıl Venediklilerle de barış yapıldı.
İbrahim Paşanın on üç yıl süren sadrazamlığı zamanında İran ile bir kez savaş yapıldı. Ancak oluşturulan genel barış ortamında devlet bir huzur dönemine girmiştir.
Lale, Çırağan, Sadabad ve diğer mesirelerde, helva sohbetleri düzenlenmesi de bu dönemde oldu. Bunun yanı sıra ilk matbaanın tesisi ve sanayi müesseselerinin kurulması onun gayretleri ile gerçekleşti.
İbrahim Paşa, Eylül 1730'da meydana gelen Patrona Halil İsyanı sırasında Sultan III. Ahmed'in heyetiyle birlikte vardığı karar uyarınca öldürülerek cesedi isyancılara teslim edildi. Cesedi paramparça edildi.