Thyateira kazılarında tapınak ortaya çıkarıldı
Thyateira Kazılarının 2019 Yılı Çalişmalari Hakkında Bilgi Veren Adnan Menderes Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Ve Kazı Başkanı Prof. Dr. Engin Akdeniz, Hastane Höyüğünde Yapılan Kazılarda Helenistik Ve Roma Dönemine Ait Tapınağın Ortaya Çikarildiğini Söyledi.
Abone olAdnan Menderes Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve
Kazı Başkanı Prof. Dr. Engin Akdeniz, Thyateira Antik Kenti’nde
Hastane Höyüğü’nde yapılan kazılarda Helenistik ve Roma dönemine
ait bir tapınak bulunduğunu söyledi.
Manisa’nın Akhisar ilçesi merkezinde bulunan antik Thyateira
kentinde iki ayrı bölgede yürütülen kazı çalışmalarında önemli
yapılar ortaya çıkarılmaya başlandı. Hastane Höyüğü olarak bilinen
alanda yürütülen kazı çalışmalarında Helenistik ve Roma dönemine
ait olduğu düşünülen dikdörtgen planlı bir tapınak ve 67 mezara
ulaşıldı. Hastane Höyüğü’nde açığa çıkarılan tapınağın yaklaşık
18x27 metre boyutlarında dikdörtgen planlı, girişi doğudan mimari
olarak İon düzeninde yer aldığı belirlendi. Kültür Varlıkları ve
Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından verilen izin ve destekle 2011
yılında başlayan Thyateira kazıları, Akhisar Belediye Başkanlığı
sponsorluğunda devam ediyor.
"Antik kalıntıların korunmuş olabileceğini düşünüyoruz"
Yürütülen çalışmalar hakkında bilgi veren Adnan Menderes
Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Prof.
Dr. Engin Akdeniz, "2019 yılı ekibimizde benimle birlikte Adnan
Menderes Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Rafet
Dinç kazı başkan yardımcısı olarak görev yapmakta olup, Bolu Müzesi
Uzmanı Kadir Kavuk, Kültür ve Turizm Bakanlığı temsilcimiz olarak
çalışıyor. Thyateira kazısında bu yıl 8 öğrenci ve mezun
çalışmaktadır. Bakanlığımız tarafından gönderilen ödenek bu öğrenci
ve mezun kardeşlerimizin ücretlerinin ödenmesinde kullanılmaktadır.
Bu seneki kazı çalışmalarımız Hastane Höyüğü’nde devam etmektedir.
Adını üzerine 1956 yılında inşa edilen Devlet Hastanesinden alan
Hastane Höyüğü, kuzeydoğu-güneybatı yönünde 355 metre, doğu-batı
yönünde ise 360 metre boyutlarında yaklaşık 10 metre yüksekliğinde
yayvan bir yerleşimdir. Ancak bu höyüğün küçük bir bölümü sit
yapıldığı için büyük bir kısmı modern Kethüda Mahallesi’ndeki
evlerin altında kalmıştır. Bu evlerin bir bölümünün tek katlı
yapılardan oluşması ciddi bir tahribat olmaksızın antik
kalıntıların korunmuş olabileceğini düşündürmektedir. Hastane
Höyüğü’ne adını veren ve atıl vaziyette duran hastane binası ile
eklentileri kazı sahasının genişletilmesi amacıyla 2017 yılında
yıkılmıştır. Ancak arta kalan molozun alınması mümkün olmamıştır.
Moloz alındığı ve yeterli eleman sağlandığı takdirde çok daha geniş
bir alanda kazılar yapılabilecektir" dedi.
"En eski buluntu Son Neolitik-İlk Kalkolitik döneme ait"
Höyükteki en eski buluntunun Son Neolitik-İlk Kalkolitik döneme
tarihlendiğini aktaran Akdeniz, "Hastane Höyüğü kazılarında ilk
olarak 2013 yılında ortaya çıkarılmaya başlanılan dasit blokların
üzerinin mermer ile kaplamasıyla oluşturulan doğu-batı uzantılı,
doğu yönünde altı krepis basamağının in-situ haliyle tespit
edildiği, ancak en az yedi basamaklı olması gereken bu tapınak
yapısı açığa çıkarılan kısmıyla yaklaşık 19x26,5 metre
ölçülerindedir. Tapınak, höyüğün zirvesini kapladığından kazı
alanlarının planlanmasında zorunlu olarak dayanak noktasını
oluşturmuştur. En eski buluntunun Son Neolitik-İlk Kalkolitik
döneme tarihlendiği, özellikle kuvvetli bir İlk Tunç Çağı
yerleşiminin varlığının anlaşıldığı yayvan bir yerleşim olan
Hastane Höyüğü’nün zaman içerisinde yoğun olarak tahrip edildiği,
bu tahribatın bir sebebinin de höyüğün zirve kısmına inşa edilen
anıtsal tapınak yapısı sebebiyle höyük toprağının yukarıya doğru
bir platform oluşturacak şekilde çekilmesinden meydana geldiği
önceki sezon kazılarımızla tespit edilmişti. Höyüğün bir dönem
nekropol (mezarlık) alanı olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Açığa çıkarılan mezarlarda tapınağa ait parçalarla birlikte az
sayıda Orta Bizans mimari ve plastik parçaları da kullanılmıştır.
Önceki yıllarda ortaya çıkartılan mezar tipleri ile benzer şekilde
basit toprak mezar, taş sanduka mezar ve kiremit çatkılı mezar
olmak üzere üç mezar tipinin kullanıldığı görülmüştür. Bugüne kadar
açığa çıkarılan mezar sayısı 67’dir. Bu mezarlar üzerinde
antropolojik incelemeler yani yaş, cinsiyet, ölüm şekli, kadınsa
doğum sayısı gibi çalışmalar da yapılmaktadır" diye
konuştu.
"Höyük uzun bir süre mezarlık alanı olarak kullanılmış"
Yapılan çalışmalarda höyüğün uzun süre mezarlık alanı olarak
kullanıldığını tespit ettiklerini kaydeden Akdeniz, "Akhisar’ın yer
aldığı coğrafyada hakkında çok fazla bilgi olmayan Orta Bizans
dönemine, M.S. 10. yüzyıla tarihlenen parçalar bu süreçte
Akhisar’da höyük zirvesindeki yerleşimin kanıtı olmuştur. Bu
yerleşimin boyutu ve içeriği netlik kazanmasa da saptanan çok
sayıda taş ve mermer mimari parça ile plastik eser incelendiğinde
M.S. 10. yüzyıla ait en az bir dini yapının, olasılıkla bir şapelin
varlığına işaret etmektedir. Ancak bu yerleşimin çok uzun süreli
olmadığı, uzun süren Arap akınları nedeniyle Orta Bizans dönemi
sonları ve Geç Bizans döneminde höyük üzerinin bir bölümünün
tapınağa ve Orta Bizans dönemi yapısına ait taşların da
kullanılarak inşa edilen mezarlardan anlaşılmaktadır. Geçen
yıllarda açığa çıkarılan mezarlarla birlikte genel olarak Hastane
Höyüğü’nde tapınak çevresinde saptanan mezarlar, devşirme olarak
kullanılan eserler de dikkate alınarak incelendiğinde höyüğün
kazılan kısmının mezarların Geç Orta Bizans döneminde en azından
M.S. 10. yüzyıl ile M.S. 12. yüzyıllar arasında uzun bir süre
mezarlık alanı olarak kullanıldığı açıkça anlaşılmaktadır"
ifadelerini kullandı.
"Tepe mezarında sadece bilimsel çalışmalar yapılıyor"
Akhisar’da iki kazı sahası olduğunu hatırlatan Akdeniz,
"Bilindiği üzere Thyateira kazı sahasının ikinci kısmını Tepe
Mezarı ya da Tepe Mezarlığı denilen ören yeri oluşturmaktadır. Tepe
Mezarlığı kazı ruhsatı da ekibimize verilmiştir. Ancak, Tepe
Mezarlığı ören yerinin yaz aylarında özellikle Güneydoğu Asya
kökenli insanların yoğun ziyaret ettiği turistik bir alan
olmasından dolayı ekibimiz tarafından yalnızca bilimsel çalışmalar
yapılmaktadır. Ayrıca bu alandaki Sütunlu Roma Caddesi restorasyon
çalışmaları da başarıyla devam etmektedir. Daha kazımızın ilk
yıllarında 2014 yılında, Tepe Mezarı’nın önemi sebebiyle Mimar
Kiyas Tökmesi ve kazı başkanlığımız tarafından tamamlanan ve ilgili
kurul izinlerinin alındığı restorasyon projesi Manisa İl Kültür ve
Turizm Müdürlüğü tarafından müdürümüz Sayın İbrahim Sudak’ın büyük
gayretleriyle sağlanan ödenek üzerine Akhisar Belediye Başkanlığı
tarafından açılan ihaleyi kazanan Malakari Mimarlık Restorasyon ve
Yapı Koruma Ltd. Şti. tarafından mimar Ahmet Küçük’ün
başkanlığındaki bir ekip tarafından sürdürülmektedir. Çalışmalar
ilgili kurul kararı gereği proje müellifi olarak kazı ekip üyemiz
mimar Kıyas Tökmeci, kazı ekip üyemiz statik uzmanı İnş. Müh.
Mehmet Bülent İliter ve Thyateira Kazı Başkanı Prof. Dr. Engin
Akdeniz tarafından Akhisar Belediyesi ile Manisa Müzesi
elemanlarının da katılımıyla periyodik olarak denetlenmektedir.
Ayrıca İzmir Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ile Röleve Anıtlar
Müdürlüğü de incelemelerde bulunmaktadırlar. Kazı ekip üyemiz
Jeoloji Mühendisi Mahmut Ziya Görücü sütunlu cadde restorasyonunda
kullanılacak mermer çeşitlerinin belirlenmesinde gerek arazi
çalışmalarında, gerekse laboratuvardaki analizleriyle değerli
katkılarda bulunmuştur" dedi.
Sütunlu Roma Caddesi Akhisar’ın simgesi olacak
Akhisar Belediyesi tarafından “Manisa Akhisar Thyateira Antik
yol sütunları restorasyon uygulaması ve antik alanın ziyaret
merkezine dönüştürülmesi işi" olarak adlandırılan çalışmaların 18
Eylül 2018 tarihinde başlatıldığını dile getiren Akdeniz, iki
etaplı bir proje olarak onaylanan çalışmaların tamamlandığında M.S.
2 ila 4. yüzyıllar arasında kullanılan sütunlu Roma caddesinin
bütün ihtişamıyla adeta Akhisar’ın simgesi haline geleceğini
vurguladı.
Ziyaretçi sayısı şimdiden geçen yılı geçti
Tepe Mezarlığı’ndaki ziyaretçi sayısının da her geçen yıl
arttığına işaret eden Akdeniz şunları söyledi:
"Elimizdeki verilere göre geçen yılın tamamında Tepe
Mezarlığı’nı 10 bin kişi gezmiş iken, 2019 yılının sadece ilk altı
aylık döneminde Tepe Mezarı’nı gezen ziyaretçi sayısı 11 bin
282’dir. Tepe Mezarlığı restorasyon çalışmaları Akhisar’a gelen
turist sayısının artmasına, gelen turistlerin daha uzun süre
Akhisar’da kalmalarına vesile olmasını umut ediyoruz. Bu alanda
benzer şekilde restore edilmesi gereken bir diğer yapı Geç Roma
dönemine ait bir bazilika olan apsisli yapıdır. Bu yapıda daha 2014
yılında tıpkı sütunlu Roma caddesindeki projemiz gibi Mimar Kiyas
Tökmeci ile birlikte ayrıntılı çalışmalar yapılmıştır. Gerekli
imkanlar sağlandığında alanın bu bölümü de restore edilerek turizme
sunulabilir.”