Türkiye'de kaç milyon Suriyeli var? Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda, İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği (İSİPAB) 16. Konferansı Açılış Oturumuna katıldı. Erdoğan Türkiye'de kaç milyon Suriyeli olduğunu açıkladı.
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda, İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği (İSİPAB) 16. Konferansı Açılış Oturumuna katıldı. Erdoğan Türkiye'de kaç milyon Suriyeli olduğunu açıkladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda, İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği (İSİPAB) 16. Konferansı Açılış Oturumu'na katılıyor. "Afganistan'ın tekrar çatışmaya sürüklenmemesi için gayretlerimizi devam ettiriyoruz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Afganistan'daki gelişmelerin göç akını riskini arttırdığı malumunuzdur. 3.6 milyonu Suriye'den gelenler olmak üzere yaklaşık 5 milyona yakın yabancıya ev sahipliği yapan ülkemiz yeni bir göç yükünü kaldıramaz" diye konuştu.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları:
Sizleri ülkemizde ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum. Konferansın ana temasının 'Paylaşım, vicdan ve İslam, Filistin, göç ve Afganistan' olarak belirlenmesini isabetli buluyorum. İnsanlık olarak son 2 yıldır şimdiye kadar 5 milyona yakın kişinin hayatına mal olan büyük bir salgınla mücadele ediyoruz. Aralarında sevdiklerimizin de olduğu pek çok vatandaşımızı kaybettik. Mevladan bizi bu virüs musibetinden bir an önce kurtarmasını niyaz ediyorum. Salgın dönemde insanı merkeze alan bir yaklaşım sergiledik. Her fırsatta insanlığa demokrasi, hak ve hukuk dersi verenler kendi sınırları dışındaki dramlara kulaklarını tıkarken elimizdeki tüm imkanları dost ve kardeş ülkelerle paylaşmaya hassasiyet gösterdik. 160 ülkeye yardım ulaştırdık. 11 ülkeye aşı tedarikinde bulunduk. Yerli aşımız Turkovac için acil kullanım onayına kısa süre önce başvurduk. Bir an önce neticelendirmeyi arzu ediyoruz.
İŞGAL, ŞİDDET POLİTİKALARINDA ISAR ETMENİN ARTIK KİMSEYE BİR FAYDASI YOKTUR
Filistin meselesi hepimizi bir araya getiren yapı taşlarından birisidir. Kudüs davası yalnızca Filistin'deki bir avuç cesur Müslümanın davası değildir, İslam aleminin ortak davasıdır. Filistin davası gündemimizin en üst sıralarında yer almayı sürdürüyor. Batı Şeria'da tek taraflı uygulamalar günden güne artıyor. Filistinli kardeşlerimizin sokak ortasında infaz edildiğini görüyoruz. Gazze'ye yönelik haksız abluka da devam ediyor. Filistin'i nefessiz bırakan bu politikalar Filsitinli kardeşlerimizin şanlı direnişi sayesinde şimdiye kadar hedefine ulaşamamıştır. Bir avuç fanatik dışında ne İsrail'e ne de bölge halkına faydası olmamıştır. İşgal, şiddet politikalarında ısar etmenin artık kimseye bir faydası yoktur. Biz asla acılar ve ölümler arasında ayrım yapmadık, yapmıyoruz. Ne suretle olursa olsun bir halkın ötekileştirilmesini asla kabul etmiyoruz. Zulüm kimden gelirse gelsin karşı durmak bizim inancımızın bir gereğidir. Kudüs'ü 400 yıl boyunca adaletle yöneten ecdadın torunları olarak Filsitin'de zulüm görmek istemiyoruz. Doğu Kudüs'ün statüsüne yönelik hassasiyetimizi kararlılıkla sürdürüyoruz.
Önümüzdeki dönemde bölgemizde barış ikliminin güçlenmesini bizim atacağımız adımlar belirleyecektir. Uluslararası sistemdeki engellere rağmen Filistin davasının dünya gündeminde hake ttiği yere getirilmesi için gayretlerimizi sürdürmeliyiz. Filistinlilerin de kendi aralarındaki tefrikayı sonlandırmaları yürütülen çalışmaların başarıya ulaşması için son derece önemlidir. Beklentimiz Filistinli kardeşlerimizin birliğini güçlendirerek bu sürece destek vermeleridir.
ÜLKEMİZ YENİ BİR GÖÇ YÜKÜNÜ KALDIRAMAZ
Afganistan'ın kalıcı barışa kavuşması temennimizdir. Şu anki zor kış şartlarında Afgan kardeşlerimize yönelik insani yardımların sürdürülmesi öncelik taşıyor. Devam eden siyasi süreçte içimize sinmeyen özellikle kapsayıcılık noktasında eksik bulduğumuz hususlar vardır. Tavsiyelerimizi net biçimde muhattaplarımıza iletiyoruz. Afganistan'ın tekrar çatışmaya sürüklenmemesi için gayretlerimizi devam ettiriyoruz. Afganistan'daki gelişmelerin göç akını riskini arttırdığı malumunuzdur. 3.6 milyonu Suriye'den gelenler olmak üzere yaklaşık 5 milyona yakın yabancıya ev sahipliği yapan ülkemiz yeni bir göç yükünü kaldıramaz. Göç ve mülteciler meselesinde asıl yükü sesi çok çıkan Batılı ülkelerden ziyade bizim gibi ülkeler çekiyor.
Batı dünyası hep üç maymunu oynadı. Aylan bebeğin hepimizin yüreğini dağlayan dramları karşısında yine bir şey yapmayan bunlardır. DEAŞ'la mücadele kılıfı altında PKK, YPG gibi terör örgütlerini desteklemekten çekinmediler. Yardım sözlerinin önemli kısmını yerine getirmediler. Suriye'de bir milyona yakın kişi hayatını kaybetmişse bunda rejim ve terör örgütlerinin saldırıları kadar batı dünyasının riyakarlığının da payı vardır. Hem Batılı ülkelerin vicdansızlığının faturasını masum Suriyeli kardeşlerimiz ödemiştir. Müslümanlar olarak sadece koronavirüsle değil giderek yükselen İslam düşmanlığı ile de mücadele ediyoruz. Müslümanlar özellikle Müslüman kadınlar başta olmak üzere ırkçı politikaların mağduru oluyor. Batı ülkelerinde nefret söylemleri günlük hayatı da esir alıyor. Sokakta, iş yerinde, pazarda, markette ırkçıların saldırısına uğrayan bir vatandaşımızın haberini alıyoruz. Farklılıklarımız, görüş ayrılıklarımız olabilir. Bize düşen safları büyütmektir. Ümmetin yarınlarının bugünlerinden çok daha iyi olacağına inanıyorum.