Yargı sonucu olmaksızın cezaevleri tıka basa dolu
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, geçtiğimiz günlerde cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlü sayılarına ilişkin Adalet Bakanlığı'ndan bilgi edinme talebinde bulundu. Talebe yanıt veren Adalet Bakanlığı, 15 Haziran 2017 tarihi itibarıyla ceza infaz kurumlarında 85 bin 105'i tutuklu, 139 bin 773'ü hükümlü olmak üzere 224 bin 878 kişi bulunduğunu bildirdi.
Abone olCHP Ankara Milletvekili Murat Emir, geçtiğimiz günlerde cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlü sayılarına ilişkin Adalet Bakanlığı'ndan bilgi edinme talebinde bulundu. Talebe yanıt veren Adalet Bakanlığı, 15 Haziran 2017 tarihi itibarıyla ceza infaz kurumlarında 85 bin 105'i tutuklu, 139 bin 773'ü hükümlü olmak üzere 224 bin 878 kişi bulunduğunu bildirdi.
Ayrıca cezaevleri kapasitesinin de 202 bin 676 kişi olduğu belirtildi. Sonuçları değerlendiren Emir, "Kişilerin yargılanırken tutuksuz yargılanmaları esastır. Ama öyle bir noktaya geldik ki hakim tutuklamazsa kendisinin tutuklanacağından korkuyor. Yani cezaevlerini tıka basa doldurmuşuz. Ve yargı sonucu olmaksızın doldurmuşuz" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Murat Emir, cezaevlerinde kapasitenin üzerinde tutuklu ve hükümlü bulunmasıyla ilgili yargı sistemini eleştirerek, "80 binin üzerinde kişinin tutuklu bir biçimde yargılandığını görüyoruz. Cezaevlerindeki kalabalıklığın asıl nedeni bu. Aslında kişilerin yargılanırken tutuksuz yargılanmaları esastır. Ama öyle bir noktaya geldik ki hakim tutuklamazsa kendisinin tutuklanacağından korkuyor" dedi.
"YARGI SONUCU OLMAKSIZIN CEZAEVLERİ TIKA BASA DOLU"
Konuyla ilgili açıklamada bulunan CHP Milletvekili Emir,
cezaevlerinde kapasite fazlası 22 bin kişi bulunduğunu ve çoğunun
da kötü koşullar altında yaşamak zorunda olduğunu belirterek,
şunları söyledi: "Burada sorunu, cezaevi yetersizliğinden öte
cezaevine koyduğumuz vatandaşların fazlalığı üzerinden ele almak
lazım. Özellikle tutukluların çok fazla olduğunu görüyoruz. 80
binin üzerinde vatandaşın tutuklu olduğunu görüyoruz. Ve bu aslında
son derece tehlikeli bir şey. Tutukluluk aslında bir önlemdir, bir
tedbirdir ve istisnai bir durumdur. Kişilerin yargılanırken aslında
tutuksuz yargılanmaları esastır. Tutuklama bir istisnadır. Nadiren
başvurulması gereken bir şeydir. Ama 80 binin üzerinde kişinin
tutuklu bir biçimde yargılandığını görüyoruz. Bu da aslında
cezaevlerindeki kalabalıklığın asıl nedeni. Tutukluluğu böylesine
bir cezalandırma yöntemine dönüştürürseniz ve insanları yargısız
cezaevine koyarsanız gelinecek sonuç budur. Bize verilen
rakamlardan çarpıcı olanlardan birisi de, 20 binin üzerindeki
tutuklunun yatağının dahi olmamasıydı. Mesala Ankara Sincan'daki
cezaevinde koğuşta kalan tutuklu ve hükümlü sayısı neredeyse olması
gerekenin 2 katı. Yani cezaevlerini tıka basa doldurmuşuz. Ve yargı
sonucu olmaksızın doldurmuşuz. Bu da tabi Türkiye yargısı açısından
ve infaz sistemi açısından son derece kötü bir durumu işaret
ediyor.
"TUTUKLAMALARDA HUKUK ÖLÇÜTLERİ YOK"
15 Temmuz darbe girişiminden sonra çok geniş çaplı tutuklamalar
yapıldığını belirten Emir, bunların bir bölümünün anlaşılabilir
olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: "Özellikle darbe girişimine
katılanlar açısından elbetteki tutuklama şart. Ama ilgili-ilgisiz
herkesin tutuklandığını görüyoruz. Ciddi suç isnatları olmasına
rağmen iktidara yakın olanların tutuksuz yargılandığını ama
delillerin son derece yetersiz olduğu veya darbe girişimiyle yakın
bir ilişki kurulamayacak kişilerin de tutuklu yargılandığını
görüyoruz. Yani tutuklamalarda hukuk ölçütlerinin kullanılmadığını
sıklıkla görüyoruz. Tabiki darbe girişimi, cezaevlerindeki tutuklu
sayısının artması açısından anlaşılabilir ama bu ölçüde yapılmış
olması anlaşılamaz. Özellikle darbe girişiminden sonra cezaevleri
boşalsın diye ceza kanununda değişiklik yapıldı ve bazı şartlı
salıverme olanakları genişletildi. Ve buna rağmen bu durumda."
"HAKİM TUTUKLAMAZSA KENDİSİNİN TUTUKLANACAĞINDAN
KORKUYOR"
Partilerinin 'af' gibi bir önerisi olmadığını da vurgulayan Emir,
konuşmasının devamında şunları söyledi: "Bizim af gibi bir önerimiz
elbette yok. Burada yapılması gereken, tabiki cezaevlerini daha
uygun koşullara getirmek bir çözümdür. Ama bunun bir başka çözümü
de yargılamaları doğru dürüst yapmak, hızlı yapmak, etkin yapmak.
Ve özellikle tutuklama yapılırken çok dikkatli olmaktır. Öyle bir
Türkiye'ye geldik ki hakim tutuklamazsa kendisinin
tutuklanacağından korkuyor. Burada asıl altı çizilmesi gereken
nokta budur. 80 binin üzerinde tutuklunun olması ve yargılamaların
neredeyse tamamının tutuklu yürütülüyor olması bir hukuk devleti
açısından son derece tehlikeli ve kaygı verici bir durumdur.
Tutukluğun bir cezaya dönüştürülmüş olması, cezaevlerinin böylesine
tıka basa dolmuş olmasında ana etkenlerden birisi."