ZERAFET
“Görgü’’ yaşamın mihenk taşıdır, hayattaki tavrımızdır, yaşam biçimimizdir.
“Nezaket” günümüzde önemini hızla yitiren ‘’Adab-ı Muaşeret’’ dediğimiz kuralların tümüdür. Başkalarına karşı incelikli ve saygılı davranma biçimimizdir.
“Tevazu” (Alçakgönüllülük) ise, ölçülü olmak, başkalarını küçük görmemek, büyüklenmemektir.
Bu önemli üç paragraftan sonra, öyle bir başlık atacağım ki, ilk üç özelliğin yanında bir insanda varsa bu özellik, o insan gerçek bir hazinedir.
İşte asıl başlığı yazıyorum şimdi.
“Zerafet”
Zerafet İnceliktir, güzelliktir, zarifliktir.
Zarif insanlar çevresini değiştirirler. Yaşadıkları her yere ruh katarlar onlar. Çevre dediğimiz şey aslında hepimizin yaşamında sıradan bir mekandır. Bazıları İçin deniz kenarında cumbalı bir ev, bazıları İçin şehrin göbeğinde bir apartman dairesi, bazıları İçin her hangi köyün en kenarındaki sıradan kerpiç bir evdir.
Zarifliğin kadını, erkeği yoktur. Zariflik inceliktir, düşüncedir. Zerafetin bir cinsiyeti yoktur ne dişi, ne de erkektir. O ruhumuzun en derininde bulunan müthiş bir hazinedir.
Zarafet her şeyden önce kibar düşünmekle başlar.
Zarif olmak İçin zengin veya fakir olmaya gerek yok. İnsan olmak yeterlidir.
Çiçekli bir bahçe, belki balkonda çocuklar üşümesin diye yere serielen renkli bir kilimdir zerafet.
Zerafetin olmazsa olmazı, vazgeçilmezi çiçeklerdir...
Baş köşede hep çiçekler olmalıdır.
Tertemiz bir evdir zerafet...
Evin bahçe kapısından girerken daha toprak patikanın kenarındaki güller, zambaklar, leylaklar, erguvanlar, kasımpatılar, aslanağızları dır zerafet. Evin dışından baktığınızda dış kapının duvarındaki begonvillerin salkım salkım döküldüğü güzelliklerdir zerafet.
Yastıklara işlenen kaneviçedir zerafet. Yorganların konulduğu işlemeli sandıktır zerafet. Bir seccadeye el emeği göz nuru ile işlemedir zerafet. Küçük bir kitaplıktır zerafet. Bir kadının eşarbındaki iğne oyasıdır zerafet. Bir erkeğin ceketinin ön cebinde taktığı bir güldür zerafet. Bir annenin kızının saçını örüp üzerine taktığı kurdeledir zerafet.
Bir babanın, akşam eve geleceği saatte ailece camda beklemektir zerafet. Ailesini gören babanın çocuklarına gülümsemesidir zerafet. Her gece çocuklarını masal kitabı okuyarak uyutmaktır zerafet.
Her sabah uyandığında günaydın aşkım diyebilmektir zerafet. Eşlerden biri kızdığında “haklısın” diyebilmektir zerafet.
Kızmadan, kırmadan, yıpratmadan ve üzmeden birlikte yaşayabilmektir zerafet.
Bazen güneşin doğuşunu, ay ışığını, yıldızları ve güneşin batışını birlikte izlemektir zerafet. Hediye almaktır zerafet. Hediye etmektir zerafet.
Yaptığın leziz yemekten komşuna bir tabak ikram etmektir zerafet. Bir çocuğa sokakta gülümsemektir zerafet. Tanımadığın birine selam vermek, merhaba diyebilmektir zerafet. Sokağa en güzel ve en temiz elbisenle çıkmaktır zerafet.
Hal hatır sormaktır zerafet.
Teşekkür ederim, rica ederim demektir zerafet. Lütfen diyebilmektir zerafet. Özür dilerim diyebilmektir zerafet. Hoş geldin demektir zerafet. Misafirimizi yolcu ederken kapıya kadar geçirip “güle güle, tekrar bekleriz” demektir zerafet. Hal hatır sorup “Nasılsın?” demektir zerafet. Güle güle kullan, iyi geceler, hoşçakalın, merak etmeyin, rica ederim demektir zerafet. Biri konuşurken “izninizle” deyip söz almaktır zerafet. Başarılar dilerim, çok mutlu oldum demektir zerafet.
Yani kısaca...
Tatlı dildir,
Gülümsemektir,
Tebessümdür,
Hürmettir,
Asalettir,
Saygıdır,
Sabırdır.
Kibarlıktır zerafet.
Para ile satın alınmayan ne varsa odur işte zerafet.
“Nezaket insanın gerçek düşünceleri arasında seçim yapabilme sanatıdır” unutmayalım efendim.
Sevgi ve hürmetle efendim.